28 Şubat davası'nda Tansu Çiller ifade verdi
AA

28 Şubat davası'nda Tansu Çiller ifade verdi

28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan yargılandığı davada, dönemin DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, İstanbul'dan telekonferans sistemiyle Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesine bağlanarak ifade verdikten sonra tarafların sorularını yanıtladı.

28 Şubat'tan sonra kurulan yeni hükümette askerlerin inisiyatifiyle görev alan bakan olup olmadığı sorusu üzerine Çiller, 28 Şubat döneminde yaşananları hatırlatarak, "Bütün bunlardan sonra Anasol-D hükümetinin kurulmasında askerin dahlinin bulunmadığını söyleyebilir misiniz?" dedi.

BUGÜNE KADAR NEREDEYDİNİZ SAYIN SAVCI?

TSK'ya ilişkin hassasiyete sahip bir devlet büyüğü olarak görüldüğü belirtilerek, bir savcının 15 yıl önceki olayı sorgulaması karşısında, "Siz bugüne kadar neredeydiniz Sayın Savcı' dediniz mi? Ki o savcı bugün cezaevinde" sorusuna karşılık Çiller, bu soruşturmanın açılması için herhangi bir adım atmadığını, bunun birçok nedeni olduğunu söyledi.

"BEN ORADAYDIM, BUNU YAŞADIM"

Geçmişte, TSK ile çok yakın bir mesai yürüttüğünü, o dönemki terör mücadelesi olmasa bugün Türkiye'nin farklı bir noktada bulunabileceğini ifade eden Çiller, "Ama soruşturma açıldıktan sonra bana gelip başvurulduğu an benim için doğruları söylemekten başka çare yok. Çünkü benim o dönemde tarihe mal olmuş bütün demeçlerim var, ben oradaydım, bunu yaşadım." diye konuştu.

Çiller, bunların sonrasında eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun 28 Şubat'ın bin yıl süreceğine ilişkin sözüne meydan okuduğunu, bunun karşısında durduğunu anlattı.

"BENİM DÜŞÜNCEM BUDUR"

28 Şubat davasının Balyoz ve Ergenekon gibi TSK'yı hedef alan davalarla birlikte açıldığının belirtilmesi üzerine de Çiller, "Bazı mağduriyetlere üzülmem başka bir şey, 28 Şubat gibi gerçek bir davada bana başvurulduğunda doğruları söylemem başka bir şey." dedi.

TSK'nın itibarsızlaştırılması konusunda büyük hassasiyet duyduğunu dile getiren Çiller, 28 Şubat'ın sadece TSK'nın meselesi olmadığını söyledi. Tansu Çiller, konunun tüm TSK'ya mal edilmesini doğru bulmadığını, TSK'nın tamamen bunun içinde yer aldığını kabul etmesinin mümkün olmadığını ifade etti.

28 Şubat soruşturmasını 15 yıl sonra açan savcılar ile davayı ilk görenlerin cezaevinde olduğunun belirtilmesine karşılık Çiller, "Davayı açanlar cezaevinde olabilir ama davaya bakanlar cezaevinde değil, karşınızda ve saygın hakimler olarak davaya bakıyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener'in, 28 Şubat toplantısının ardından çıkardığı genelgede, TSK mensuplarına çeşitli görevler verildiği, istihbarat paylaşımı yapılmasının istendiği belirtilerek, bu genelgeden haberi olup olmadığı sorulan Çiller, şunları söyledi:

BİZ GÖREVİ İÇİŞLERİNE VERDİK, ASKERE DEĞİL

"Haberim var, evet. Biz hükümetin tepesindekiler olarak Meral Akşener'e böyle bir görev veririz. Bu görevi istediğimiz kapsamda veririz. Bu görevi de Meral Akşener yapmakla görevlidir, kanunlar çerçevesinde görevlidir. Ama aynı görevi biz Genelkurmaya, askere vermedik. Asker eğer Akşener'in görevini yapmadığını, yeterli olmadığını, eksik olduğunu düşünerek bu görevi yapmaya kalkışıyorsa işte o zaman suç işliyordur. Bunun tutanaklara geçmesini istiyorum, gelecek nesiller için."

"AKŞENER FİŞLEYİN Mİ DİYOR?"

Bu belgede TSK mensuplarına birtakım görevler yüklendiği kaydedilerek, "TSK mensuplarının bu toplantılara hiçbir faaliyet, hazırlık yapmadan, istihbarat toplamadan, bir konu mankeni olarak katılmasını mı beklerdiniz?" sorusu üzerine de Çiller, "Akşener'in genelgesinde 'Camilere gidin, laiklik karşıtı ne var, bunu toparlayın, bunu astlarınızla yapın. Özellikle valileri, kaymakamları fişleyin' mi diyor? Ayrıca 'Bütün Kur'an kurslarına gidin laiklik karşıtlığı var mı hele bakın, fişleyin, yurtları, özel okulları denetimden geçirin, bütün dernekleri, siyasetçileri, siyasi teşkilatları fişleyin' diyor mu?" ifadelerini kullandı.

"BİZE ULAŞAN BELGELER ÖYLE DEĞİL"

TSK'dan çıktığı belirtilen fişlemeye ilişkin belgelerin MİT, Emniyet istihbarat tarafından TSK'ya gönderildiğinin kaydedilmesi üzerine Çiller, "Eğer bu böyleyse o zaman devletin arşivleri bunu gösterir, gereği yapılır. Ama bize ulaştırılan belgeler öyle değil." ifadesini kullandı. Çiller, soru üzerine, buna ilişkin birçok belge bulunduğunu söyledi.

Sanıkların hükümeti cebir ve şiddetle devirmek suçundan yargılandığına işaret edilerek, cebir ve şiddete uğrayan bir tanıdığı olup olmadığı sorulan Çiller, pek çok isim bulunduğunu, bunların bir kısmının vefat ettiğini dile getirdi.

Çiller, "Eğer bir cumhurbaşkanının, başbakanı çağırarak 'Darbe geliyor, asker ayakta' demesi şiddet ve cebir değilse başka siyasi bir cebir zaten yoktur. Eğer tutup da siz Gölcük'te toplantı yapıp arkasından Genelkurmayda olan üst rütbeli generaller olarak 'PKK'dan daha fazla önemli bir tehdit irticadır ve onun kaynağı hükümettir.' diyebiliyorsanız bundan daha büyük bir şiddet yoktur." diye konuştu.

Sorular üzerine, o dönemde, Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) ilişkin özel bir rapor bulunmadığını ancak Harp Okullarına sızmanın başladığının şimdi anlaşıldığını aktaran Çiller, Yüksek Askeri Şura kararlarına hiçbir zaman şerh koymadığını anlattı. Harp Okulları sınavlarının YÖK'e devredilmesinin kendi döneminden sonra yaşandığını belirten Çiller, bundan sonra sıkıntıların başlamış olabileceğini düşündüğünü dile getirdi.

"KİMSENİN HADDİ DEĞİL BANA BUNU SÖYLEMEK"

"Burada yargılanan herhangi bir komutandan doğrudan 'Koalisyon kurmayın, darbe yaparız' şeklinde tehdit aldınız mı?" sorusuna da Tansu Çiller, "Kimsenin haddi değil bana bunu söylemek. Genelkurmaydan şu kuvvet komutanı gelip de bana 'Sayın Başbakan Yardımcısı hadi bakayım yap da göreyim' nasıl desin? Hayatın doğal akışına uygun mu? Anlattığım gibi yaptılar, o dönemde Genelkurmayın, askerin yarattığı atmosferdir benim söylediğim." diye konuştu.

"DEMİREL ASKERLE YÜRÜMÜŞ VE YOL AÇMIŞTIR"

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i de eleştiren Tansu Çiller, şunları ifade etti:

"Sayın Cumhurbaşkanımız o süreçte demokrat kimliğini zaman zaman askıya alarak askerle yürümüş ve yol açmıştır, bu bir gerçektir. Sincan'da tanklar yürüyor, Cumhurbaşkanı 'Eğitim yapıyorlar ne var ki' diyor. Brifingler veriliyor, Türkiye ayakta, her gün Genelkurmay Başkanlığının ışıkları açık mı değil mi diye bakılıyordu, bunlar gerginlik değil mi? Sonra Batı Çalışma Grubu ortaya çıkıyor, Cumhurbaşkanına bilgilerini veriyoruz, Devlet Denetleme Kuruluna versin diye, o gidiyor bunu askere, 'Bilgileri bana verdiler, bakın buna' diyerek tevdi ediyor."

"ERBAKAN, ASKERDEN GÖRDÜĞÜ BASKI NEDENİYLE İSTİFA ETTİ"

Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın, askerden gördüğü baskı nedeniyle istifa ettiğini, bunu "Büyük sıkıntı var" diyerek kendisine ilettiğiniaktaran Çiller, "Askerler brifing verdi, kadın derneklerine, yargıya, rektörlere, sendikalara, üniversitelere. Bunlar hep darbe çerçevesinde yapıldı." dedi.

Süreçte askerle hükümet arasında net bir gerginlik yaşandığını, hükümetin baskı altına alındığını anlatan Çiller, "Sonuç itibariyle Erbakan gibi hiçbir biçimde koltuğunu bırakmak istemeyen birisi istifasını vermiştir." sözlerine yer verdi.

Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)