28 Şubat'ın son mağduru: Cihat Özbolat

28 Şubat'ın son mağduru: Cihat Özbolat

Cihat Özbolat, bir birahaneye taş atmakla suçlandığında 18’ine yeni basmıştı. Suçu kanıtlanamadı ama müebbet aldı. Geçen 22 senede saçı sakalı ağardı.

Özbolat'ın davasındaki hukuksuzlukların ayrıntılarını Avukat Hamza Uçan ayrıntılarıyla anlattı:

28 Şubat'ın son mağduru: Cihat Özbolat

28 ŞUBAT'IN ARKASINDA FETÖ'NÜN OLDUĞU ANLAŞILDI

28 Şubat süreci ile özellikle hukuk alanındaki mücadele son birkaç yıldır yoğun bir şekilde yapılmaktadır. Döneme ait onlarca dava dosyasında yargılamanın yenilenmesi ile açılan yoldan alınan beraat kararları ile bu mücadelede belli bir aşamaya gelindi. Ancak dönemin hukukuyla hesaplaşma henüz bütünüyle gerçekleşmemiştir. Bunun siyasi ve hukuki olarak birkaç sebebinin olduğunu düşünüyorum. Öncelikle ülkede yaşanan 17-25 Aralık sürecine kadar 28 Şubat hukuksuzluğunun arkasında Ergenekon ve benzeri yapı ve anlayışın olduğu düşünülüyordu. Bu tarihten sonra ise sadece bu yapının olmadığı ve aslında bu yapı ile birlikte FETÖ/PDY terör örgütünün yargı ve bürokrasi ayağındakilerin de olduğu anlaşıldı.

BU KÖRLÜK 15 TEMMUZ'A KADAR DEVAM ETTİ

Özellikle 2002 sonrasına sarkan yargılamalardaki hâkimlerin FETÖ/PDY üyesi olduklarının tespit edilmiş olması bunu açıkça gösteriyor. 17/25 Aralık sürecine kadar bu mücadelenin yeteri kadar mesafe alamamasının en temel sebebi bu sürece kadar yargı ve bürokraside kendilerini gizleyen bu yapının oluşturduğu bariyerdir. 17/25 Aralıkt’an sonra ise 28 Şubat mağduriyetlerinin arka planında ERGENEKON ile birlikte FETÖ nün olduğu gerçeğinin bürokrasi ve hukuk mekanizmasında görülememesidir. Tâ ki bu körlük 15 Temmuz 2016 tarihine kadar devam etti.

Bu tarihten sonra ise millet iradesine ambargo koyan onu hiçe sayan yapı kendisiyle bağlantılı olan diğer yapılarla birlikte yetkililer nezdinde görünür hale geldi. Hukuk açısından baktığınızda ise her ne kadar spesifik olarak belli davalar üzerinden mağduriyetler yargılamanın yenilenmesi denilen müessese üzerinden giderilmiş olsa da bu yol döneme ilişkin hukuksuzlukları bütünüyle giderecek çözüm değildir. Çünkü yargılamanın yenilenmesi hâkimin takdir alanı içinde gerçekleşen ve hâkimin takdirine bağlıdır. Henüz FETÖ ve benzeri yapılara bir şekilde iltisaklı olan ve hâlâ 28 Şubat kafasıyla düşünen hâkimlerin yargı mekanizması içindeki varlığı devam etmesi yargılamanın yenilenmesi yolunun kalıcı ve kuşatıcı çözüm olmasına yeterli olmasına engeldir. Bu sebeple sorunun çözümü için mutlak surette hakime takdir alanı bırakmayan yargılamanın yenilenmesi ve benzeri düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

SABAH KOMUTANI ZİYARET ETTİ, ÖĞLEN İDAM CEZASI VERİLDİ

“Cihat Özbolat, Devlet’in güvenliğine karşı işlenen suçlar başlığı ile 146/1 olarak bilinen meşhur idam maddesi ile idam cezasına çarptırılıyor. Cezalandırma yolu bilinen bir durum. Başörtüsü yasağının protesto edildiği gösterilere katılıyor. Askeri vesayetin belirgin bir şekilde hissedildiği 28 Şubat ortamında kolluk ve yargı mensupları vesayet makamından aldıkları tâlimat gereği Cihat Özbolat’ı türban yasağını protesto ettiği birkaç arkadaşı ile birlikte gözaltına alıyor.

Dönemin Kuvvet Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, bir dönem Kemalist bir dönem FETÖ’cü hâkim ve savcıların üssü konumundaki Beşiktaş’taki Devlet Güvenlik Mahkemesi’ni 28 Şubat günü sabah saatlerinde ziyaret ediyor. Öğleden sonra da Cihat Özbolat ve arkadaşları idam cezasına çarptırılıyor!

Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun DGM’yi ziyaret ettiği gün yaptığı ve ertesi gün Cumhuriyet Gazatesi’nin ilk sayfada yayınlanan “Şeriatçılara af yok” beyanı belli ki Cihat Özbolat’ı mahkûm eden hâkim ve savcılara tâlimat olarak iletilmiş!

Cihat Özbolat’ın 28 Şubat mağdurları arasında özel bir yeri mevcut. Özel durumdan kastımız, dosyasında yer alan hukuksuzluğun yoğunluğu ve başörtüsü protesto gösterilerinde tanıştığı ‘suç ortaklarının’ lideri olarak gösterilmesi. Lider olduğunu ispatlamak için de diğerlerinde daha fazla eylemle suçlanmış. Bu eylemlerle bağlantısı tespit edilememiş ama bu durum onu mahkûmiyet kararından kurtaramamış.

İddianameyi hazırlayan savcı, Cihat Özbolat ile ilgili ‘Zeytinburnu Emniyet Müdürlüğü’ne bombalı saldırı düzenlemiştir’ iddiasında bulunuyor. Zeytinburnu Emniyet Müdürlüğü, “Müdürlüğümüze belirtilen tarihte bombalı saldırı yapılmamıştır” şeklinde cevabi yazı gönderiyor. “Olmayan eylemden İdam cezası verilir mi” diye sormayın! Eğer 28 Şubat döneminde yargılanmışsanız mahkûm olmanız için suçlanmanız yeterli! Delile ihtiyaç yok, gözaltında ve savcılık aşamasında avukatınız yok ama bolca işkence var. Tam bir hukuk garabeti sözkonusu...

28 Şubat yargılamaları, yakın tarihte alınan bazı yeniden yargılama kararları ile bertaraf edilmeye başlandı. Ancak birkaç kişi hakkında verilen iyileştirici nitelikli kararın mağduriyetleri külliyen ortadan kaldırdığını söylemek mümkün değil. Cihat Özbolat için 28 Şubat 22 yıldır devam ediyor. Hakkında yapılan yeniden yargılama talepleri inceleme dahi yapılmadan reddediliyor. Nedeni aşikâr! Cihat Özbolat, geçen sene Star Gazetesi yazarı Yakup Köse’ye verdiği röportajdaki “Türkmen Dağında olamadığım için duvarları yumrukluyorum” feryadı yeniden yargılama talebinin neden reddedildiğini anlatmaya kâfi.

AYNI MAHKEME YÜKSEKDAĞ'IN EŞİNE 7 YIL HAPİS VERDİ

Bahsini etmeden geçemeyeceğimiz bir nokta var. İşkenceyle alınmış ifadeyle idam cezasına çarptırılan Cihat Özbolat’ın yargılamanın yenilenmesi talepleri İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddediliyor. Aynı mahkeme, “Sırtımızı terör örgütlerine dayadık” diyen Figen Yüksekdağ’ın eşine, 155 eylemin yer aldığı dosyadan 7 yıl 6 ay hapis cezası verdi!

Şu notla bitiriyorum: Özbolat’a idam cezasını isteyen Savcı Zekeriya Öz! Kararı veren mahkeme başkanı ise Fethullah Gülen hakkındaki yakalama kararını kaldıran Şerafettin İste! İste Kemalist, Öz FETÖ’cü. 28 Şubat davalarında Kemalist FETÖ ittifakı var...”

CİHAT ÖZBOLAT'TAN MEKTUP VAR

Selam ve dua ile...

“Yakup, İnşaallah iyisindir, çok şükür bizde de bir yaramazlık yok.

Yakup sana benim dosyayla ilgili olarak, çok zaman önce bizim avukatın hazırladığı bilgilendirme dosyasını gönderiyorum. Bu dosyada bize yüklenen suçlamalara verilen cevaplar var. Bu kağıtları okuduğunda nasıl bir kahpelikle karşı karşıya olduğumuzu daha somut olarak göreceksin.

Malumundur, insanlar idamı, müebbeti duyunca bizi câni filan zannedip bizim dosyamızla ilgili konuşmaktan çekiniyorlar. Bu dosyalardan sana sekiz takım gönderiyorum. Eğer sen de uygun görürsen -en önemlisi senin uygun görmen- sen okuduktan sonra bizimle ilgilenebilecek, hakkımızda yazı yazabilecek olan kişilere verebilirsin. Hani 28 Şubat yaklaşıyor ya, maksat elde somut bir şeyler olsun. Benim dosyanın içeriği insanların zihinlerinde şekillenirse, herkes görecektir bu davanın hukukla vs. ilgisinin olmadığını, 28 Şubat’çıların düşmanca tutumunu. Yakup’um bu mevzu böyle, sen ne dilersen öyle yaparsın, hiçbir şeye gerek duymazsan öyle davranırsın, benimkisi sadece kendimce bir şeyi ihmal edip boş bırakmamak. Hadîd Suresi 22-23’e bak demek istediğimi anlarsın.

Canım kardeşim, ziyarete geldiğiniz gün bizim için burada oldukça keyifli geçti. Lakin sürenin kısıtlılığından geniş geniş konuşup hasret gideremedik adam gibi. Bizim dertleri konuşmaktan senden bahsedemedik bile. Oğlun Muhammed Erdoğan’dan bahsedemedik her şeyden önce, Allah analı babalı büyütsün, tertemiz bir Müslüman olarak uygun ömürler nasib etsin, babası gibi bir koçyiğit eylesin; AMİN. Yakup; senin yürüdüğün hayat yolu itibarıyla biz oldukça memnun ve mesutuz Allah yar ve yardımcın olsun. Yakup’um seninle geçirdiğimiz mahbusluk süresi boyunca ne ben senin bir gün kalbini kırdım ne de sen benim, bu da ayrıca memnunluk verici bir durum bizim için. İnşaallah oğlun da sana benzer. Senin gibi etrafına neşe katan biri olur. Hani sana Halil için en büyük özelliğinin o çocuksu yüzüyle hep itidal halinde olmasıdır demiştim ya, sendeki en önemli özellik de bence bulunduğun her yere hayat katman, hep yaşam dolu olman ve mücadeleciliğin. Seni somurturken gören bir insan var mıdır acaba. Bu temiz yüreklilikten gelen bir özellik olsa gerek. Değerli kardeşim bunları seni övmek için söylemiyorum, sana olan muhabbetimden söylüyorum.

Yakup, bu 15 Temmuz nasıl bir geceydi öyle, bu millet nasıl da kükredi öyle. TV’den şehitlerin hikayelerini dinledikçe insanın içi eriyor. Ya Halil’e ne demeli Çengel attı, Çengelköy’de köpeklere. Ama ne kadermiş be Halil’inki he! Kaç tane gazilik üst üste kimse bilmez bunu. Her sürgün gönderildiği cezaevinde, her türlü eziyete direnişiyle de gazi. Ve nihayetinde şehitlikte taçlanan bir son. Son mu. ne sonu? En büyük başlangıca tertemiz, pırıl pırıl, bir geçiş. Şehitlerimizi ne kadar yüceltsek az.

Said ile Murat nasıllar, onları görürsen de selamlarımı iletirsin. Bak az kalsın unutuyordum, sana geçen sene yağlı boya bir resim yollamıştım onu aldın mı, almadıysan tekrar yapıp göndermeyi düşünüyorum, gerçi bu dönem beni atölyeye çıkarmıyorlar. PKK’lılardan bize fırsat kalmıyor. Şu içeriye boya aldırma işi hallolsaydı çok iyi olurdu.

Yakup, Ethem Sancak ağabeye hassaten ilgilerinden dolayı ne kadar teşekkür etsek az, kendisine çok çok selamlarımızı iletirsen sevinirim. Yine bizi soranlar olursa çok selamlar. Bir de en son Haber Gazetesi’nden bir isim söylemiştin hatırımda kalmadı Serdar mıydı acaba, ona da çok selamlar.

Sana iki adet de hat yazısı gönderiyorum. Yakup, bu zarfı aldığından haberim olması gerek o yüzden buraya bir faks çekersen hem bu zarfı aldığına dair hem de geçen sene yolladığım resmi alıp almadığını yazan çok iyi olur. Hat yazıları sana hediyem. Duvara bantla güzel görünür.

Allah’a emanet.”