Salvador Dali'den Frida Kahlo'ya birçok ressamın yaptığı bazen sıra dışı, bazen hüzünlü resimler ardında ne gibi hikayeler barındırıyor dersiniz? Sonuçta her şeyin bir hikayesi var. İşte ünlü 6 tablonun ardındaki hikayeler...
Arnolfini'nin evlenmesi
Tablo, 1389 – 1441 yıllarında yaşamış Hollandalı sanatçı Jan Van Eyck tarafından yapıldı. Bu resmin en önemli özelliği, tarihi açıdan da bir ilk olması. Tabloda evlenme anı resmedilmiş. Bu yönüyle "evlilik cüzdanı” değerinde kabul edilmiş.
Ancak eseri bu kadar önemli kılan bir de detay var; ayna. Duvardaki ayna, müthiş bir akis tekniğiyle anı derinleştirme amaçlı kullanılmış. Öyle ki, aynaya dikkatli baktığınızda ressamın da resmin içinde olduğunu görebilirsiniz. Van Eyck, kendini ana dahil ederek, sanata farklı bir bakış açısı kazandırmıştır.
Irl with a pearl earing – İnci küpeli kız
"Kuzey'in Mona Lisa”sı olarak betimlenen "İnci Küpeli Kız”, 1632 – 1675 yıllarında yaşayan Hollandalı sanatçı Johannes Vermeer tarafından yapıldı. Özellikle genç kızın bakışları resmin de etkileyiciliğini artırmış; bu da Varmeer'in başarısına yansımıştır.
Tablonun ana objesi inci küpelerdir. Ancak genç kızın sarılı mavili örtü de en az küpeler kadar dikkat çeker. Kızın kim olduğuna dair ise çeşitli söylemler var. Bunlardan biri ve muhtemelen en etkileyicisi, Tracy Chevalier'in "İnci Küpeli Kız” adını verdiği kitabında yazdığı hikaye. Kitaba göre, İnci Küpeli Kız, Vermeer'in gönlünü çalan hizmetçi kız. Etkileyici bakışlar da sanki bu hikayeyle örtüşüyor.
Vase with two sunflowers – Vazoda on iki ayçiçeği
1853 – 1890 yılları arasında yaşamış Hollandalı ressam Vincent Van Gogh'un en ünlü tablolarından biri "Vazoda on iki ayçiçeği”. Özellikle renklerinin canlılığı, resme de canlılık katıyor. Van Gogh, 12 ayçiçeğini, gerçeklikten çok, kendi iç dünyasını dışa vurmak için tuvale boyadı. Belki de en çok bu samimi aktarım sebebiyle beğenildi.
La Persistencia de la memoria – Belleğin azmi
Sıra dışı çalışmaları ile akılları zorlayan İspanyol ressam Salvador Dali, "Belleğin azmi” adını verdiği eserini 1931'de yaptı. Yine sürrealist bir yaklaşımla cep saatlerini eritmiş; zamanı ve belleği kullanmıştı. Bu tablo aynı zamanda Dali'nin yumuşaklık ve sertlik anlayışına da bir örnekti.
Dali, bu eseri, bir ağustos güneşi sıcağında eriyen Camembert peynirinden ilham alarak yaptı. Değişmez olan zaman anlayışını protesto etmek istiyordu.
The two Fridas – İki Frida
Geçirdiği trafik kazasından sonra sakatlanan Meksikalı ressam Frida Kahlo, tüm hayatı boyunca yaptığı tablolarda çektiği acıları resmetti. Acısını dindirmenin yolunu annesinin tavana yaptırmayı düşündüğü aynadan kendi portrelerini yaptırmakta buldu. İki Frida da bunlardan biriydi.
The Scream – Çığlık
1863 – 1944 yıllarında yaşamış Norveçli ressam Edvard Munch'ın eseri "Çığlık”, umutsuz, karamsar, korkak bir insanın yüzündeki oluşacak ifadeyi mükemmel bir şekilde yansıtır. Resim, "doğanın çığlığı” olarak da betimlenmektedir. Aslında Munch, gün batımında trabzanlara yaslanmış bir insanın, doğanın sesini duyduğu andaki yüz ifadesini resmetmiştir.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış