Atatürk ve kitap sevgisi
Özel İçerik

Atatürk ve kitap

Atatürk’ün yaşamının nasıl başladığını ve sonrasında Türkiye için çabasını biliyoruz. Kuşkusuz hepimiz okul sıralarından beri bunu bilen çocuklar olarak büyüdük. Bugün ise,  onun 80. Ölüm yıl dönümü…

Bugün elbette herkes kendine göre Atatürk’ten bahsediyor. Her yıl olduğu gibi yine bu yıl da saat 9’u 5 geçe yine bir dakikalık durdu hayat. Çalan sirenler, duran trafik, ona duyduğumuz sonsuz özlem ve saygı… Hepsi birden onu anmak adınaydı.

Ben de bugün onu en çok sevdiği ve yapmaktan hiç vazgeçmediği eylemlerden biriyle anmak istiyorum: Kitap okumak. Atatürk’ün tüm yaşamı göz önünde alındığında, kuşkusuz onun en çok yaptığı şey kitap okumaktı. Hatta etrafındakilere, “Eğer kitap okumasaydım, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım” diyerek bu konuyu mümkün olduğunca da pekiştiriyordu.

Özellikle okumayı aşılamak için de pek çok eylemlerde bulunacak, okumaktan ve üretmekten hiç vazgeçmeyecekti. Zira kayıtlara göre o, tüm yaşamı boyunca, şu anda 2151 tanesi Anıtkabir’de, 1741 tanesi Çankaya Köşkü’nde,  102 tanesi İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde ve 3 tanesi de Samsun Gazi İl Halk Kütüphanesi’nde bulunmak üzere toplam 3997 kitap okumuştu…

Atatürk ve kitaplara olan bağlılığı

MİNBER GAZETESİNİ ELLERİYLE YAZDI

Mustafa Kemal’in Harp Okulu’nda okuduğu yıllardı. Memleket meseleleri daha çok ilgisini çeker olmuştu. Sürekli okumak, her şeyi öğrenmek, daha çok şey bilmek istiyordu. Ara ara arkadaşlarıyla okudukları üzerine tartışıyorlardı. Voltaireler, Rousseaular…

Dönemin yasak olan kitaplarını da bir şekilde temin ediyor ve gizli gizli yatakhanede, kör ışıkta okuyordu. Hafta sonları da Galatasaray Lisesi’nin hemen yakınındakini Zeuve Birahanesine gidiyor; burada da tüm gün yabancı gazeteleri okuyor, başka ülkelerde de neler olup bittiğini öreniyordu. Sonunda çocukluğundan beri öğrenip biriktirdiklerini ve dolayısıyla oluşan fikirlerini arkadaşlarıyla daha da kalıcı paylaşabilmek için el yazısıyla bir gazete hazırlamaya karar verdi: Minber Gazetesi.

Atatürk ve kitaplara olan bağlılığı

CEPHEDE DE OKUYORDU

Çocukluğu, gençliği derken okumak onun en vazgeçilmez eylemi olmuştu. Öyle ki, cephede dahi her fırsatta elinde bir kitap vardı. Tarihi kayıtlara göre, Milli Mücadele sırasında da kitap tutkusu devam ediyordu.

Üstelik okunmakla yetinmiyor, zaman, mekan, savaş demeden okuduklarını tavsiye de ediyordu. Örneğin Büyük Taarruz öncesi yaverlerine o sıralar bitirmek üzere olduğu Reşat Nuri’nin (Güntekin) Çalıkuşu’ndan şu cümlelerle bahsediyordu: “Biliyor musunuz, gece Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanını okumaya başladım. Çok beğendim. Geç kalınmış Anadolu’yu, genç bir hanım öğretmenin yaşadığı zorlukları ne güzel anlatmış. Bitirince İsmet’e vereceğim. Sonra da sizler okuyun”.

Çalıkuşu, onun başucu kitabı olacaktı. Bunun dışında Grigoriy Petrov’un Beyaz Zambaklar Ülkesi'nde kitabını da özellikle tavsiye ediyordu. Jean Jacques Ruosseau’dan Toplumsal Mukavele, Ziya Gökalp’ten Türkçülüğün Esasları en sevdikleri arasındaydı.

En son okuduğu kitap ise, Belleten olur. Manevi kızı Prof. Afet İnan, bu konuyla ilgili şu bilgileri vermişti: 15 Ekim 1938’de, Atatürk, kendini iyi hissetmiyordu. İnan’dan, Türk Tarih Kurumu’nun çalışmaları hakkında bilgi istemişti. TTK’nin çıkarmakta olduğu Belleten’i görmeyi çok istemişti. Son  kez Belleten’in 5/6 sayılı nüshasını okudu…

Atatürk ve kitaplara olan bağlılığı

MECLİSTEN ÖNCE KÜTÜPHANE

Henüz meclis açılmamıştı. Atatürk, Ziya Gökalp ve Yunus Nadi’den bulduğu kadar kitabı alıp getirmelerini istedi. Bu kitaplar, Maarif Kütüphane’sinin temellerini atmış oldu. Hükümet kurulduktan sonra da Milli Eğitim Bakanlığı içinde oluşturulan Kültür Dairesi himayesine alındı.

Özellikle İstanbul’a geldiği zamanlar kendi kütüphanesinden özenle ayırdığı kitaplarını, görkemli bir sembol haline gelmiş bir ritüelle Kütüphane Memuru ile baş sofracısına boş cephe sandıklarına koydurur, yanında getirirdi. Yıldız Sarayı Kütüphanesi ve İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ne bağışlar, buradan da incelemek için muhakkak başka kitaplar istetirdi…

Atatürk ve kitaplara olan bağlılığı

EN ÇOK TARİH KİTAPLARI OKURDU

Mesleği buna daha çok yön vermiş olsa da, ilgi alanı da yine tarih kitapları üzerineydi. Dönemi içinde yazılmış hemen bütün tarih kitaplarını okuduğunu söylemek yanlış olmazdı. Özellikle Türk ve İslam Tarihi hakkındaki yazarları özenle okumuştu. Aşıkpaşazade, Ahmet Refik, Hoca Sadeddin, Mustafa Celalettin gibi Türk Tarih yazarlarının yanında, Leon Cahen, Wells gibi Türk ve İslam Tarihi konularında yazan yazarları da büyük bir ilgiyle takip ediyordu.

Elbette bu konuda da okumanın ötesine gitmeli ve tarihi en başından bu yana inceleyen bir birime ihtiyaç duymuştu. Nisan 1931’de Türk Tarih Kurumu’nu kurdu…

Atatürk ve kitaplara olan bağlılığı

KİTAP YAZDI

Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’unu bilmeyenimiz yok elbet. Tüm yaşamı boyunca araştırmacı ruhunun kazancı olan öğrendiklerini paylaşmaktan geri durmadı.

Nutuk’u 1927’de yazmıştı. Ancak ondan öncesinde İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra (23 Temmuz 1908) tüm dikkatini yoğunlaştırdığı askerlik üzerine kitapların desteğine ihtiyaç olduğunu duymuştu. Birikimlerini aktardığı ilk kitabına, Tâbiye Meselesinin Halli ve Emirlerin Sureti Tahririne Dair Nesayih adını verdi.

1908’de, Takımın Muharebe Talimi’ni, 1912’de Bölüğün Muharebe Talimi’ni Almanca’dan çevirdi. 1909’da Cumalı Ordugâhı – Süvâri: Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları, 1911’de Tâbiye ve Tatbikat Manevraları’nı, 1918’de de Zabit ve Kumandan ile Hasbihal’i yazdı.

1930’da Vatandaş İçin Medeni Bilgiler’i manevi kızı Afet İnan’ın adıyla yayımlanırken, Geometri de isimsiz yayımlandı…

...

Atatürk’e sonsuz saygı ile…

Instagram: biyografivekitap