Abdülhey mermi değil sevgi dolu

Abdülhey mermi değil sevgi dolu

Kurtlar Vadisi'nin Abdülhey'i Kenan Çoban Akşam'a çarpıcı açıklamalarda bulundu. 11 yılda yüzlerce kişiyi öldüren oyuncu gerçek hayatta tam bir melek: Aslında sevgi doluyum, yüreğim temizdir.

İşte o röportaj...

- 11 yıldır ekrana gelen Kurtlar Vadisi'nin bu kadar istikrarlı gitmesini neye bağlıyorsunuz?
Senaryonun güçlü olmasına... Halkımız ilk bölümden itibaren bizi yalnız bırakmadı. İnsanlar büyük bir merakla perşembe akşamını bekliyor. Diziye 30'uncu bölümde girmiştim. Sanki aradan 11 yıl geçmemiş gibi ilk günkü heyecanı yaşıyorum.

- 'Adam kesmekten arta kalan zamanda kitap okuyorum' şeklinde bir demeciniz olmuş.
Bana ait bir cümle değil. Kitap okuduğum sırada fotoğrafımı çektiler. Kitap okumanın önemine değindim, farklı yansıtılmış.

"ASIK SURATLI DEĞİLİM"

- Rolünüz gereği sert bir imajınız var. Dışarıda da öyle misinizdir?
Asık suratlı davransam kaç kişi benim yanıma gelebilir? Dizide zaten çekiniyorlar, bir de dışarıda asık suratlı olursak olmaz. İnsanlar bizi çok seviyorlar. Yüreğimdeki sevgiyi onlara yansıtmaya çalışıyorum.

"ATA BİNERİM, SU KAYAĞI VE OFF ROAD YAPARIM"

- Beş ayrı dalda spor yaptığınız doğru mu?
Futbol oynadım, tekvandoyla uğraştım. At binerim, su kayağı ve off road yapıyorum. Atıcılık da hobim.

- Profesyonel mi top koşturdunuz?
Amatör. Babam futbolcu olmamı istemedi.

- Oyuncu olmanıza karşı çıktı mı?
Hayır. Branşım olmayan bir meslekti ama kendisi de zamanla diğer yakınlarım gibi alıştı.

"YÜREĞİM TEMİZDİR"

- Duygularınızla mı hareket edersiniz yoksa mantığınızla mı?
İçime kapanık bir insanım, duygularımı belli etmem. Aslında sevgi doluyumdur, yüreğim temizdir, hiçbir şeye kötü ve art niyetli bakmam. O benim en büyük avantajım. Karşımda kötü bir şey olsa bile görmemezlikten gelip yardımcı olmaya çalışırım. Hiçbir zaman içime kötülüğü koymadım. Bununla gurur duyuyorum. Yaradılanı Yaradan'dan ötürü severim, insan çünkü... İnşallah bundan sonra da böyle devam eder.

- Yoksa Mevlâna'nın felsefesinden mi etkilendiniz?
Ocak ayında 39 yaşına gireceğim. Bir kötüyü düzeltebiliyorsam ne mutlu bana. Onu da ancak sevgiyle düzeltebilirsiniz, herhangi bir şeyle düzeltilmez. Sadece sevgi vereceksin, karşı tarafta er geç o sevginin değerini anlayacaktır. Huzursuzluk gördüğüm zaman gerçekten çok rahatsız oluyorum. Bu neyin kavgası, neden kırıyoruz ya da kırılıyoruz? Neden inciniyoruz? Ne gerek var insanların kalplerini kırmaya?