Ahmet Altan CHP'nin Ergenekon'a yaklaşımını eleştirdi

Ahmet Altan CHP'nin Ergenekon'a yaklaşımını eleştirdi

Genel seçimlere 4 aydan daha az bir süre kaldığı şu günlerde, Balyoz Darbe Planı'na dair gelişmeler ve Ergenekon tutuklamaları gündemdeki yerini korurken, iktidar ve muhalefet bu konular hakkında ayrı ayrı görüşler belirtiliyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun gündemdeki bu gelişmelere karşı karşı aldığı tavrı ve seçim politikalarını eleştiren Taraf yazarı Ahmet Altan, bugünki köşesinde ''CHP ve Ergenekon'' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

İşte Ahmet Altan'ın ''CHP ve Ergenekon'' başlıklı yazısı...

Acaba Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'la gizli bir anlaşma mı yaptı diye düşünüyorum bazen; acaba gidip ona, "sen ne istersen yap, ne istersen söyle, hiç canını sıkma, ben sana tarihî bir zafer kazandıracağım, büyük bir oy patlaması yaşatacağım" mı dedi? Kılıçdaroğlu'nun söylediklerinin, "gizli bir AKP destekçiliğinin" dışında bir manası yok çünkü..."Getirin Ergenekon belgesini, ben de imzalayıp, üye olacağım" lafının başka ne anlamı var?

ERGENEKON YANDAŞLIĞI OY GETİRSEYDİ EĞER..

Bakın, eğer "Ergenekon yandaşlığı" oy getiren bir şey olsaydı Ergenekon'a gerek kalmazdı; öyle darbe hazırlıkları, suikastlar, cinayetler yapılmazdı, her yere silahlar gömülmezdi, gidip halka "Ergenekon" düşüncesi anlatılır ve oyları alınırdı.

Ergenekon'a halk destek vermediği için Ergenekon kuruluyor, onca plan yapılıyor, onca cephane toprağa gömülüyor. Halk, askerî vesayete karşı olduğu için kaos yaratılıp darbe hazırlanarak, halk sindirilmek isteniyor.

Bu mantığı anlamak gerçekten bu kadar zor mu? Bunu anlayamayan bir siyasi partinin herhangi bir seçimi kazanması mümkün mü? Ergenekon'un destekçisi olan bir kitle var elbette. Ama o kitle küçük bir azınlık. Tarihimizde, Ergenekon tarzı bir yapıyı, ordunun siyasete müdahalesini, darbeciliği destekleyerek seçim kazanmış bir tek parti var mı? Halk bir tek kez bile böyle bir partiye oy vermiş mi?

27 NİSAN'DAN DERS ÇIKARMIYOR MU KILIÇDAROĞLU?

27 Nisan muhtırasını destekleyen CHP'nin 22 Temmuz'da aldığı oyla, o muhtıraya karşı direnen AKP'nin aldığı oyları kıyaslamak bir siyasetçiye gerçeği göstermez mi? 27 Nisan muhtırasının ertesinde yaşanan seçimin sonuçlarından hiçbir ders çıkarmıyor mu Kılıçdaroğlu?

Doğrusu ya Kılıçdaroğlu'nun, 27 Nisan muhtırasına tepki gösteren herkesin "şeriatçı", o muhtırayı destekleyen herkesin de demokrat ve laik olduğuna inanacak kadar "saf" olduğunu hiç zannetmiyorum.

ÜÇÜNCÜ BİR İHTİMAL VAR MI ?

Öyleyse bunu niye yapıyor? Ya ''gizli bir AKP destekçisi'' olduğundan... Ya da siyasetten tümüyle ümidi kesip, bütün geleceğini bir darbe hayaline bağladığından. Ergenekon destekçliğiyle oy alınamayacağı, seçim kazanılamayacağı böylesine ayan beyan ortadayken Kılıçdaroğlu'nun politikalarını açıklayabilecek üçüncü bir ihtimal var mı?

Bence yok.

Kılıçdaroğlu, bu politikayla partisini eritip bitirir; bunun böyle olup olmadığını beş ay sonra göreceğiz zaten.

Hala Ergenokon'u desteklemek dışında bir politika bulamamış bir partinin erimesi sorun değil CHP'nin bu tutumu, AKP'ye alabildiğine fütursuzca kullanabileceği bir ''kurnazlık'' fırsatı veriyor.

Karşısındaki muhalefetin kendi kendini yok ettiğini gören, o muhalefet tarafından hiç zorlanmayan AKP, ''rejimin'' büyük sorunlarını çözmek için tek bir adım bile atmıyor, saçma sapan tartışmalarla vakit geçiriyor ve sadece Ergenekon'a ve darbeye karşı olduğu için oyları topluyor.

AKP hükümetine, Hrant Dink cinayetinin gerçek sorumlularının niye hala bulunamadığının hesabını sormayan , AKP'nin bu ateşkes sürecinde neden barış için bir hamle yapmadığını sorgulamayan bir muhalefet, Ergenekon'u destekleyerek, darbelerden ve darbecilerden nefret ede bu halktan nasıl oy alacak?

Eski Genelkurmay Başkanı, darbe planlarına ''kağıt parçası'', bulunan cephanelere ''boru'' demişti, söylediklerinin doğru olmadığı anlaşıldı daha sonra; CHP, o genelkurmay başkanının çizgisinde mi ilerleyerek seçim kazanacak?

CHP, aslında Ergenekon'a değil, ''yıkılmış'' bir rejime sahip çıkmaya çalışıyor, halkın büyük çoğunluğunun nefret ettiği, askeri vesayete dayanan bir rejimi savunmaya çabalıyor, bundan bir sonuç alamaz ama onun ''rejim muhafızlığı'' adına ''demokratik muhalefet'' alanının boşaltması, AKP'yi seçim yarışında rakipsiz bırakıyor.

AKP'NİN BİR ŞEY YAPMASINA GEREK YOK, KILIÇDAROĞLU BÖYLE YAPTIKÇA..

Bu rakipsizliğin farkında olan AKP de demokratik adımlar atmak için hiç zahmet etmiyor; AKP'nin bir şey yapmasına gerek yok ki, Kılıçdaroğlu böyle konuştukça onun oyları otomatik olarak artıyor, neden fazladan risk alarak hamleler yapsın?

Heykelle, diziyle, içkiyle uğraşan, ciddi sorunlardan hiçbirine kalıcı bir çözüm getirmeyen bir iktidarla, darbeciliği, Ergenekonculuğu savunan bir muhalefet arasında sıkışıp kaldık.

SİYASETTE YENİ KIRILMALAR..

Bu iki parti, siyaseti gittikçe daha dar bir alana sıkıştırıyorlar ama yetmiş milyon insanın, bunca karmaşık ve büyük sorunla birlikte o alana sığması mümkün değil. Benim görebildiğim kadarıyla siyaset yeni ''kırılmalar'' yaşayacak.

Ne topu sürekli taca atarak AKP iktidarını uzun zaman sürdürebilir, ne de CHP Ergenekon'u savunarak siyasette kalabilir.

Ya bu partiler değişecek...

Ya da Türkiye bu partileri değiştirecek.