Alex Haley'den bir dava adamının hikayesi: Malcolm X

20. yüzyılın en önemli insan hakları aktivistlerinden Malcom X’in hayatı, mücadelesi bu kitapta detaylıca anlatılmaktadır. Kitabın ayırt edici özelliği, yazarın Malcolm’la bire bir yaptığı görüşmelerden, konuşmalardan oluşmasıdır. 19 Mayıs 1925’te dünyaya gelen X’in asıl adı Malcolm Little'dır. Müslüman olduktan sonra adı Malik El Şahbaz olmuştur.

Babası siyahilerin hiçbir zaman gerçek bağımsızlığa ve özgürlüğe kavuşacağını sanmıyordu. Malcolm, daha küçüklüğünde acılarla tanışmaya başladı. Henüz beş yaşındayken evleri başlarına yıkıldı. Babası 1931 yılında “Ku Klan” tarafından öldürüldü. (24 Aralık 1865 ABD'de Tennessee'de kurulan siyahi karşıtı faşist bir gizli örgüt.) Bununla beraber ailesi büyük maddi ve manevi çöküntüye sürüklendi, sekiz kardeşiyle beraber farklı yetimhanelerde hayata tutunma mücadelesi verdiler. Anneleri ise bir akıl hastanesine yatırıldı.

HAYATIN KİRLİ YÜZÜ

Malcolm X, evlatlık verildiği aile yanında hayatından oldukça memnundur. Küçük yaşta çalışmaya başlayan Malcolm’un en büyük ideali avukat olmaktır. Okulda da başarılıdır, hatta liseyi birincilikte bitirmiştir. Öğretmeni avukatlığın siyahilere göre olmadığını marangoz olmasını söyler. Liseyi bitirip üniversiteye gidemeyince kendini farklı bir yaşam içerisinde bulur. Kumar ve fahişelik işlerini organize etmeye başlar. 1946’da ise hapishaneyle tanışır; hırsızlık yaptığı gerekçesiyle 10 yıl hapis cezasına çarptırılır.

Alex Haley'den bir dava adamının hikayesi: Malcolm X

Üniversiteye gidemediğini yukarıda sizlere anlattım ama kendisi üniversiteyi Harlem (New York'un bir bölümü) caddelerinde, sokaklarında tamamladığını, doktora tezini ise hapishanede tamamladığını anlatır. Şartlı tahliye olduktan sonra soyadı kanunundan faydalanıp “Litte” olan soyadını “X” olarak değiştirir. Litte’nin köle adı, X’sin ise kayıp kabile anlamına geldiği için bu tercihi yapmıştır.

Alex Haley'den bir dava adamının hikayesi: Malcolm XMalcolm X ünlü boksör Muhammed Ali'yle

AYRI DEVLET DÜŞÜNCESİ

Amerikan İslam Misyonu adlı siyahi hareketinin ikinci ve en önemli lideri olan ve aynı zamanda Malcolm’la dava arkadaşlığı yapan Elijah Muhammed, siyahilerin beyazlardan ayrı bir devlet olarak kendi kaderlerini tayin etmek istediklerini güçlü bir şekilde dile getirir. Öte yandan ırkçı bir görüşe sahiptir, Tanrının bile siyahi olduğunu söyleyebilecek kadar ileri gitmiştir.

Alex Haley'den bir dava adamının hikayesi: Malcolm XKonuşma yaparken

Malcolm’u parlatan isim olan Elijah Muhammed, Malcolm'u Harlem mabedinin imamı olarak tayin eder. Gazete, dergi ve televizyonlarda yayımlanması için konuşma metinleri düzenler. Malcolm’un da güçlü hitabetiyle buluşan bu metinler dinleyenlerin büyük beğenisini kazanır.

Müslümanlar için önemli rol model olan X, artık tanınan biri kişi olmuş, gün geçtikçe taraftar toplamaya başlamasının yanında iki defa da hac vazifesini yerine getirir. Amacı siyahilerin de beyazlar kadar temel hak ve özgürlüklere sahip olmasıdır. Bunu düşünürken de beyazlara karşı herhangi bir ırkçı söylem ve harekette bulunmamıştır.

Alex Haley'den bir dava adamının hikayesi: Malcolm XVurulduğu ana dair bir fotoğraf

Alex Haley'den bir dava adamının hikayesi: Malcolm XThomas Hagan, Malcolm X'e suikast yapıldıktan sonra polisle mücadele ediyor.

MÜCADELERLE DOLU BİR HAYAT

Malcolm X, hayatını Amerika’da yaşanan ırkçılığa ve ayrımcılığa adayan, çoğu kesim tarafından sevilen ve ortaya koyduğu eşsiz mücadeleyle adını tarihe altın harflerle yazdırır. Maruz kaldığı baskılara, hakaretlere rağmen bildiği yoldan geri adım atmamıştır. Onun isteği sadece Amerika’da ırkçılığa tabi tutulan siyahiler için değil; bütün dünya halkları için ayrımcılığın son bulmasıdır. Hiçbir mücadele bedel ödenmeden gerçekleştirilmiyor.

Alex Haley'den bir dava adamının hikayesi: Malcolm X

Malcolm da 15 Şubat 1965’te halka hitap ederken yanına kadar sokulan tetikçi tarafından kurşun yağmuruna tutulur. Hastaneye götürülene kadar hayatını kaybetmiştir.

“İNSAN OLARAK GÖRMEK GEREKİYOR İNSANI”

Malcolm X, bir televizyon programında siyah ve beyaz ırkları hakkında açıklama yaparken insanlık dersi de veriyor;

“Ben her insanın insan yerine konulması gerektiğine inanıyorum; yani beyaz olarak, siyah olarak, kahverengi ya da kırmızı olarak değil; ancak ve ancak insan olarak görmek gerekir insanı. Zaten asıl itibariyle bütün insanlığı tek bir aile olarak kabul ettikten sonra, siyah-beyaz kaynaşması ya da siyah-beyaz evlenmeleri diye birtakım problemler de kalmayacaktır ortada. O zaman mesele, sadece bir insanın başka bir insanla evlenmesinden, bir insanın daha başka insanlarla bir arada yaşamasından ibaret olacaktı.” (syf 71)

Kitap sayfası için iletişim: ergul.tosun@ensonhaber.com