Başbakan'ın canlı yayın açıklamaları

Hükümete yönelik operasyon sonrası Fethullah Gülen'in AK Parti'ye oy vermeyin talimatı verdiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Paralel yapının başındaki zat Pensilvanya o kainatın imamıdır. Şöyle diyor ben oy kullanmadım kullanmayacağım diyor ama yönlendiriyor. Bu yapılan nedir? Denizli'de SMS'ler geçiliyor. AK Parti dışında hangi partiye oy verirseniz verin deniliyor." dedi.

"HOCAEFENDİNİN ALÜFTE İLE NE İŞİ VAR?"

Erdoğan, "Paralel yapıya, cemaat tarafından yapılan faaliyetlere, paralel devlete gereken hesabı soracağınızı söylediniz. Ancak, bir çok insan var ki yurtlar da kalıyor, gönüllü olmuş ve destek vermiş cemaate. Bu insanların kaygıları var, ne dersiniz bunlar için? Nasıl bir hesap sorulacak ve kimler bunun muhatabı olacak" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Düşünebiliyor musunuz? İşte bazı şeyler ortada, çıktı. Yayınlandı, siz de duydunuz biz de duyduk. Her türlü senaryoyu kalkıp Pensilvanya'ya soruyorlar. 'Şunun şöyle olması, bunun böyle olması...' Her türlü... Böyle bir devlet olabilir mi? Sen oraya nasıl sorarsın böyle bir şeyi? Yok yargı imamı, yok emniyet imamı, yok şuranın imamı, yok buranı imamı. Biz imamı camide tanıdık, bildik ama bu tür kurumların içinde bu tür şeyleri görmek yenilir yutulur şeyler değil.

Bakıyorsunuz, 'alüfte...'(iffetsiz, oynak, cilveli) Bir hocaefendinin alüfte ile malüfte ile ne işi var? Böyle bir şey olabilir mi? Toplum, 'Ha demek ki aşüftenin yanında bir de alüfte varmış...' Bunu da bu vesile ile öğrenmiş oldu. Böyle bir şey olabilir mi? Ben bir Başbakan olarak bunları konuşurken haya ediyorum. Biz bu hallere düşecek miydik? Bu milleti, bu toplumu bu hale nasıl getirdiniz? Nasıl bu adımları attınız? Hiç acımadınız mı bu millete? Çünkü bu adımlar, milletin parçalanmasına doğru yürüyor. Buna çanak tutan iş adamları da var. Buna çanak tutan sanatçısı da var gazetecisi de var hepsi var. Onlar zannettiler ki 'Hiç biz bu işten zarar görmeyeceğiz.' Biz de öyle düşünüyorduk. Ama işte zarar çıktı ortaya. İyi ki çıktı. Şu anda bu bir şer olarak görünüyor ama inşallah bundan sonra hayrolacak."

Başbakan'ın canlı yayın açıklamaları

Erdoğan: Paralel yapının başındaki zat Pensilvanya o kainatın imamıdır

ERDOĞAN'IN AÇIKLAMALARININ SATIR BAŞLARI

Mitingimizin ardından Mardin'e geçtik. Mardin'i de bugüne kadar böyle görmedim. Gerçekten gecikmeli gittim, yaklaşık bir 2 saati buldu gecikme. Zaman zaman hava da yağışlıymış, hiç dağılmamışlar. Orda da coşkulu bir miting yaptık.

GEZİ SONRASI ARTAN MİTİNG KATILIMI

Bunu Gezi Parkı olaylarıyla şuan yaptığımız mitingleri bağlantılamak doğru değil. Bizim Gezi Parkı sonrasında bir dizi miting yaptık hakikaten muhteşemdi. Orada milli iradeye karşı ciddi bir saldırı vardı. Bu saldırı halkı ciddi manada rahatsız etmişti. Bu bir milli irade hırsızlığıydı. Havalimanındaki karşılama 100 bini aşkın insandı. Ankara'da yapılan miting, arkasından İstanbul mitingi. Hepsi birbirini tetiklemişti.

17 ARALIK SONRASI GELİŞMELER

Yerel seçime geldik ama yine Gezi Olayları'na benzer 17 Aralık tetikleyicisi var. Bunu halkımız darbe gibi görüyor tabi biz de böyle görüyoruz. Bu paralel yapıyı ben zaman zaman paralel devlet olarak da niteledim. Devletin kurumlarını ele geçirme, işgal etme buradaki art niyetin bir faturası ortaya çıktı. Bunu ilk zamanlar belki vatandaşa yansıtılmadığı için hissetmiyor olabilirdi. Ama vatandaş son olaylarla da özellikle MİT Müsteşarıma ilişkin olay, gezi olaylarıyla bunu bütünleştirmeye başladı.

TELEFON DİNLEMELERİ

Hakikaten bu montaj bir çok görüntüler, çeşitli telefon dinlemeleri. Düşünün ben bir başbakanım benim telefonumnu dinleyemezler, Cumhurbaşkanını dinleyemezsin, mahkeme kararı ile bile dinleyemez benim telefonumu. Benim Adalet Bakanı ile yaptığım konuşma dinleniyor düşünün. Bunu bulup çıkarmak bizim görevimiz değil mi görevimiz. Bunu teşhir ediyorsun bundan rahatsız oluyorlar. Biz bir kısmına ulaştık. Şuanda bazı şeyleri açıklamaya kalkarsak bu işi çözemeyiz. Bu işi yapacaksak bunu tam kazımamız lazım, tam hukuk içerisinde yerli yerine oturtmamız lazım. Dikkatli olmaya mecburuz. Devletin kendi içindeki çarkların daha sağlıklı döndüğnü görmemiz lazım. Bunu gördüğümüz anda da o zaman bu işe müdahalenin vakti gelmiş demektir.

YILLAR ÖNCE BU DURUMU DÜŞÜNÜR MÜYDÜNÜZ?

Aklımın ucundan geçmezdi. Hep iyi niyetle baktık, art niyetimiz olmadı. Sizin de bu noktada bugüne kadar böyle bir düşünceniz olmadı. Ama dün çok dostça oturup yemek yediğiniz dertleştiğiniz insanlar şimdi bakıyorsunuz tamamiyle karşınıza geçmiş size atışlar yapıyor. Bize zaten her türlüsünü yapıyorlar ve daha da öteye gitmek suretiyle bu akşam aldım 80 bin broşür bastırmışlar bunları dağıtıyorlarmış. Bu noktada bunlar yakalandı. Aynı şekilde Siirt'te söylediler iki gün önce 5 bin adet 5-6 sayfalık broşürleri kapılardan atıyorlar. Seçim gününe kadar bunun bu şekilde devam edeceği ortada. Biz de içişleri ve emniyet olarak istihbari olarak çalışmaya girerek gerekli müdahaleler yapılıyor. Paralel yapının başındaki zat Pensilvanya o kainatın imamıdır. Şöyle diyor ben oy kullanmadım kullanmayacağım diyor ama yönlendiriyor. Bu yapılan nedir? Denizli'de SMS'ler geçiliyor. AK Parti dışında hangi partiye oy verirseniz verin deniliyor. Bu nedir 10 yıl önce Pensilvanya'daki zat o zaman diyelim ya doğru yaptı ya yanlış yaptı. O zaman bizimle birlikte hareket ediyorlardı. Biz aynı AK Parti'yiz. Şimdi ne oldu? Ya orada yanlış yaptı ya burada.

DERSHANELER CEMAAT'İ BİTİRMEK İÇİN Mİ KAPANACAK?

Ben başbakan olduktan kısa bir süre sonra hükümeti kurduk. O zaman MilliEğitim Bakanı Hüseyin Bey'e ben bu dershane sistemine karşıyım dedim. Bu konuda hazırlıklarını yap bunu bi defa reforme edelim. Bunlarla bizim yürütmemiz mümkün değil dedim ve bunun adımını atma yoluna girdik. Siyasette dün bir bugün iki birisi değilim ama arazide 10 yıllarımı vermiş birisiyim. Anadolu'da benim halkım bizi ne zaman bunlardan kurtaracaksınız diyor. Dershane doğru ise devletin okulları niye? Devletin okulları bişey veremiyor dershane mi veriyor? Siz alacaksınız ilk okul, ortaokul, lise yetiştireceksiniz 3-5 ay bir dershaneye gidecek kazanacak okulları sileceksiniz. Böyle bir mantık olamaz. Bu akşam Mardin'de bir hanım yanıma geldi ben dedi ortaokulu kendim okudum, liseyi hakeza dışardan okudum ardından da hukuk fakültesini bitirdim dershaneye falan da gitmedim dedi. Şuanda da partide çalışan birisiyim. Bu hanımı dinlediğim zaman ben işin gerçeğini gördüm ve davarını satacak, bilziklerini satacak çocuklarını okutacak. Bunun yüzde 100 teminatı var mı yok. Biz burada dershaneler olayını reforme edelim, kaldıralım derken diyorduk ki okullara dönüşelim. Bunun da ilk adımını hatırlarsanız biz hizmet alımı yoluyla dedik ki bu tür kurulmuş okullara öğrenci verelim maliyeti ne ise ödemelerini yaparız onlar da bu hizmeti verirler. Biz de okul yatırımını minimuma indiririz. Danıştay o zaman reddetti. O zamanki gazeteleri hatırlayın Cemaate destek olsun diye hükümet bunu yaptı diyorlardı. Hatta ben kendilerine söyledim nasıl düşünürsünüz bunu diye. Şimdi burada da böyle bir durum asla söz konusu değil.

Devletin daireleri ile dershanelerin ne alakası var. Kaldıki mesela dünyanın değişik yerlerinde okulları var. Yaptığımız seyahatlerde o okullara bizi davet ederlerdi gittik, bakan arkadaşlarım gitti. O ülkelerin devlet başkanları hükümet başkanları biz onlara refere olduk. Onların da bakışı bizim bakışımız sebebiyle değişikti. Bu yaklaşımı ortaya koyan iktidar burada niçin böyle birşeyle uğraşsın ki?

DİNLEMELER KONUSU

Bunların içerisinden olup da ayrılan bazı arkadaşların ifade ettiği gbii bizim de yaptığımız bazı tespitlerle şunu görüyoruz. 30-35 yıldır böyle bir hazırlık yapılmış ve bununla da devletin belli kurumlarına hassas kurumlarına sızmayı başardılar. Bu niyet samimi değildi art niyetliydi. Bir de biz bu devleti bu yollarla nasıl ele geçireceğiz. Bu son gelişmelerin en hayırlı boyutunu bu gelişmelerle görüyorum. Bu iyiki oldu, burada bize düşen ciddi manada devleti bu virüslerden temizlemek. Atılacak adım şimdi budur. Nerelere kadar nüfus ettiği görülmüyor. Peyderpey önümüze bilgiler akmaya başladı havuz zenginleşiyor ve son MGK'da da yaptığımız basın açıklamasında söylendiği gibi burada ulusal güvenliği tehdit var. Bu tehdidi biz görmemezlikten gelemeyiz. Biz burada gerekli olan tedbirleri almak zorundayız. Bizim attığımız adım gerekli tedbirleri almak istikametindedir. Benim Enerji Bakanı ile yaptığım görüşme Tahkim Kurumu ile ilgili atması gereken adım veya bana verilen bilgileri dinliyorsun. Bu tamamen casusluktur. Bunu yapacak kadar bunlar istikametini şaşırmış vaziyette. Bunların olayı sıradan değil. Basit bir ajanlık olayı da değil casusluk bu.

ENDİŞENİZ VAR MI?

Biz bu endişeyi kışa göre tedbirimizi alalım yaz olursa bahtımıza.

KENDİNİZİ ELEŞTİRİYOR MUSUNUZ?

İyi niyetimizin kurbanı olduk. Biz devletin kurumları içerisindeyken böyle birşey düşünemeyiz ki. Bu kavun değil ki insan. Memur alıyorsun devlete alıyorsun bunun iç güvenlik incelemeleri yapılır ve bunlar girer. Bunlar oralara girmişler. İstihbarat Teşkilatı'na girmişler. Sen istihbarata güvenmezsen sen art niyetli davranırsın. Eğer ben emniyet teşkilatının istihbaratına güvenemezsem MİT'e güvenemezsem nereye güveneceğim. Bunu biz kurmadık ki elimizde bulduk ve bununla çalışıyoruz. İstediğiniz kadar denetleyin. Denetleme görevini verdiğiniz kişi de o. Bu iş şirazesinden çıkmış. Bu olay olunca bir şeyi tespit ettik ben bilmezdim. Bunların 3 önemli hasleti var. Takiyye var, yalan var, iftira var. Üçünün neticesi fitne var fesat var. Böyle çok rahat takiyye yapıyorlar. Şia bunların eline su dökemez. Yalan hakeza. Senin çok iyi bildiğin arkadaşlarının içinde bunlar var.

"HER TÜRLÜ İFTİRAYI YAPTILAR"

Adeta bu kandırmadır diyebiliriz. Biz onlara dedik ki bunlar yalan söyleyecek insanlar değil dedik ve öyle de bakmadık. Ama şimdi ağzıyla kuş tutsa bitti bu iş. Bizi her yönüyle bilmelerine rağmen her türlü iftirayı yaptılar. Bu işler bitti şimdi bu tür bir şeyi tespit etmek delillendirmek bunların ortaya çıkmış olması bundan sonra atacağımız adımlarda bizi neticeye ulaştıracaktır.

"İŞADAMLARI ORADA MASAYA OTURTULMAK İSTENDİ"

Yalanın bizim inancımızdaki yeri çok çok ileri bir tehlike. Yalan denince ayağa kalkıyor asla diyor. Ben şimdi meydanlarda bir şey anlatıyorum. İşadamları vs diyorum. Bazı işadamları kalkar bunlarla özel ilişkiler içerisine girerse açığı da varsa ben nasıl çözeceğim o işi? Böyle bir tehdit altında ise kendi bu noktada ben dürüstüm, dürüst bir işadamıyım diyorsa ve böyle de bir tehdit altında ise bunların bize güvenmesi lazım. Bunlar hala bize güvenmiyor oraya güveniyorsa işte bu paralel devlettir. Gel bize güven yahu. Bu ülkenin devleti biz değil miyiz? Gel bize söyle şifreleri çözelim. İster istemez kullanacağım. Namuslular namussuzlar kadar cesur olmazsa bu iş çözülmez. İstediği kadar tehdit olsun. Biz koruma altına alırız. Ama burada sen kalkar da kurtulmak için fedai mal edersen, rüşvetle değil de ben bunu çözerim devletime de güveniyorum der gelir ortaya herşeyi koyarsan biz o zaman oradan da gireriz. Bazılarına bakıyorum heyat. Paralel yargıda bir kısım bu tür yollara giriyor. Bu yolların içerisinde. Şimdi 25 Aralık olayının içerisindeki yapılan hareket bir çok şeyi ortaya çıkardı. Hiçbir şeyle ilgisi olmayan işadamları orada masaya oturtulmak istendi. O işi yapan savcının nasıl bir kişi olduğu ortaya çıktı. Adam çıkıyor, İstanbul Adalet sarayı önünde medyayı topluyor ve açıklama yapıyor.

"13. AĞIR CEZA MECLİS'İ TANIMADI"

İşte bu Paralel yapının nerelere ulaştığını gösteriyor. HSYK şimdi devreye girdi. Bundan önce de benzer şeyler olması gerekiyordu olmadı. Bu tür mekanizmalar devreye girmezse bu tür yerlerde olanlar teftiş kendileri üzerindeki bir makamın bunları yarın hesaba çekeceğini düşünmezse siz bu ülkede adaleti tesis edemezsiniz. şimdi devran değişiyor.

"BUGÜN SADECE 811 KİŞİ O YURTLARDAN AYRILDI"

Onlara cemaat demeyin onlar örgüt. Siz yurtlarınızda evlerinizde kalan öğrencileri paralarını alarak oralarda tutacaksınız. Bakanlara, başbakana beddua ettireceksiniz, aralarından biz memnunuz diyenleri de kapıya koyacaksınız. Bu mu cemaat bu örgüt yahu. Bizim ülkemizde hizmet eden cemaatlar var. Onlar hayır işi yapıyorlar. Bakın sadece bugün 811 kişi o yurtladan ayrılıp devletin yurduna gelen kişi sayısı. Ben her zaman söylüyorum bu tür yerlerden ayrılmak istiyorsanız bize başvurun sizleri KYK'da yoksa otellerde misafir edeceğiz. Biz sizi dışarda bırakmayacağız. Bunların o acımasız ellerine yavrularımızı bırakmayız. Bizim şuanda 27 173 boş kontenjanımız var. Şuanda özel sektörün öğrenci kapasitesi 234 bin. Barınan öğrenci sayısı 116 bin. KYK'da yüzde 92. Bu bişeyi ifade ediyor. Biz yoğun bir şekilde yurt yapımlarını ve kiralamaya devam ediyoruz. Ama bizim yurtlarımızda ikna odaları yok bunlarda ikna odaları da var. Biz malum üniversitelerde neler yapıldığını sizler yazdınız çizdiniz bizler de konuştuk. Şimdi aynını bunlar yapıyor. Benim o noktada halkıma olan güvenim tam. Meydanların dili onu söylüyor. Meydanlar artık bunu aştı, artık eski Türkiye yok yeni Türkiye var. Yeni Türkiye milli iradesine saygı istiyor.

"HALK BUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN NE YAPACAKSINIZ DİYE SORUYOR"

Çağırın gelsin işlerini buradan yapsın, işlerini burada yürütsün. Cami imamlığı diye birşey yok herşey ortada. Cebrail Aleyhisselam parti kursa ona bile oy vermem diyor. Ben burayı anlamakta zorlanıyorum. Pensilvanya kadar bilmesem de biz meleklere imanın itikadi olduğunu biliyoruz. Hazreti Cebrail'in zaten parti kurmak gibi bir derdi yok görevleri belli. Ama öyle bir teşbih yapılıyor ki o bile kursa ona kusura bakma oy vermem derim diyor. Öte yandan Miraç'tan Sevgili Efendimiz'i indiriyorlar bu kadar çirkin insanı küfre götüren bir tabloyu kendi TV'lerinde kendi dizilerinde oynatıyorlar. Gittiğim yerlerde bunlarla karşı karşıyayım. Halk çok rahatsız. Bizden şimdi halk bunların çözümüne ilişkin ne yapacaksınız diye bize soruyor. Çünkü icra makamında olan biziz.

YEREL SEÇİM ANKETLERİNDE AK PARTİ'NİN SON DURUMU

Şuanda yerelseçim havasından adeta çıkmışız diyebiliriz, genel seçim havası var. İşi buraya mevcut gelişmeler götürdü. Partimiz 45-50 arasında bir yeri koruyor. Biz 4 tane şuanda bir araştırma şirketi ile çalışmamız var. Bir 5'inciyi de onunla çek edelim diye yapıyoruz bütün bunlara baktığımızda 45-50 arasında partimiz götürüyor. Yerel seçim için böyle bir oy ideal bir oy. Yerel seçimi partinin kendi ilkelerinden öte kişiler de etkiliyor, adaylar etkiliyor. Aday tespitlerinde başarılı olduysanız bu oyunuzu arttırır. Başarılı olamadıysanız ki bu mümkün, o ismin birşey verip vermeyeceği önemli değil bu kişi iyidir diyor. Bu buraya hizmet verir mi diye bakmıyor. hiç birşey yapmamış ama orada karşılığı var. Tam aksi olan yerler var. Yeterli olan ikili ilişkileri kurabilmektir. Vatandaşlarla gayet iyi ilişkiler içinde olmanız lazım.Evnie gidersiniz, makamınıza davet edersiniz. O gönülleri birbirine bağlıyor. Şuanda bizim bu seçimin bir başka yönü daha var. 16 Büyükşehirden 30'a çıktık. Bu 30 Büyükşehir seçmen sayısının yüzde 75'ini oluşturuyor. Dolayısıyla bu işin kaderini belirleyecek olan bu 30 büyükşehir. Bu dağılım çok önemli, AK Parti'nin ne alacağı önemli diğerlerinin ne alacağı önemli. İstanbul Ankara'da iyi bir noktadayız.

"İZMİR GİBİ BİR ŞEHİRDE VAHŞİ DEPOLAMA YAPILIYOR"

İzmir'de Binali bey orada başa baş oynuyor diyebilirim.Her an orada Allah'ın izniyle Binali Bey de İzmir'den gelecek diye düşünüyorum. Binali Bey'in karşılığı oluştu. Belediyecilik bir hizmetse Oradaki CHP'nin adayı Binali beyle yarışamaz. Binali Bey projeleri ile konuşuyor ama CHP adayının ortada doğru düzgün eseri yok. İzmir gibi bir şehirde hala çöp konusunda vahşi depolama yapılıyorsa benim İzmirli vatandaşım da hala İzmir'e modern bir depolamayı getiremeyecek birine oy veriyorsa benim söyleyecek birşeyim yok. En güzel yerlerde gecekondular var. Kentsel dönüşümü İzmir daha öğrenememiş. AK Partili olan yerlerde kentsel dönüşümü başlattık. Ankara'dayız havalimanından ankara'ya girerken Kuzey Ankara yolunda eski gecekonduların olduğu yeri hatırlıyorsunuz kaldı mı hepsini yıktık bitirdik şimdi oradalarda modern binalar var. Yarın biz şimdi Çay Yolu'nda metro açılışını yapacağız. Biz hizmet getiriyoruz. Büyükşehir belediyemiz başladı biz tamamladık. İzmir'de de Binali Bey çöp olayıydı, ulaşımla ilgili atılması gereken adımlardı bütün bunlar çok kararlı projelerle İzmir halkının karşısında. İzmir hakikaten kendisine layık olan hizmeti alacaksa 30 Mart'ta Binali Bey'e seninle birlikteyiz deme kararını vermelidir.

"ŞU ANDA BİZİM GETİRDİĞİMİZ SU KULLANILIYOR"

Biz zaten oradaki belediye başkanının farklı partide olmasına bakmadan bizim oraya yaptığımız çevre yollarından tünellere varıncaya kadar. Şimdi oraya Çandarlı Limanı'nı yapıyoruz. Raylı sistemi Büyükşehir yapamadı onu biz Binali Bey'e talimat verdik o bitirdi. Su getirmek Büyükşehir Belediyesi'nin işidir biz DSİ'yi devreye soktuk ve barajlardan İzmir'e suyu getirdik. İzmir şu anda bizim getirdiğimiz suyu kullanıyor.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ

Benim bütün hafıza kaydımın içerisinde 30 Mart var. 30 Mart'ı tam manasıyla görmemiz lazım. Gördükten sonra oturacağız konuşacağız ve bu konuyu Cumhurbaşkanımızla da değerlendiririz ondan sonra da nihai kararımızı verir adımımızı atarız. Şuanda 30 Mart'ı tartıyorum. 30 Mart benim için çok önemli. Arkadaşlarımla bunun değerlendirmesini yapıyoruz.

CUMHURBAŞKANI İLE GERİLİM VAR MI? SORUSU

Bugüne kadar vermedim bundan sonra da vermem. O özlem içerisinde olanların yazılarıdır onlar. Bunu hep yazdılar. Eşlerimiz arasında sıkıntılardan bahsettiler. Biz bir defa bugüne kadar öyle zamanlar oldu ki asgari haftada bir gün görüşüyoruz. Şuan seçim zamanı araziye çıkıyoruz buna rağmen bile birşey görüşmemiz gerekirse bakanlarımla çıkar bunu görüşürüz. O özlem içerisinde olanlar var ama.

ERGENEKON KONUSU

Bu cezaevlerinde 10 yılı bile bulan insanlar var. Bunu hiç olmazsa 5 yıla indirelim dedik. Bunu hükümet olarak biz yaptık. Türkiye'de bireysel başvuru hakkını kim getirdi bizim iktidarımız getirdi. Şuanda çıkanların yani bireysel başvurudan çıkanların hiç birinin AK Parti hükümetine teşekkürünü duymadım. Önemli değil biz insani görevimizi yaptık. MHP, CHP, BDP buna karşı çıktı. Yüzde 58 ile meydanlarda koşturduk, dağ taş demedik o 26 maddelik anayasa değişikliğini yapıp bunu çıkardık. İşte 5 yılın altında olduğu halde Sayın Başbuğ, böylece çıkmış oldu. Benzer olaylarda olabilir buna mani bir hal yok. Ama şuanda bu şu anlama gelmiyor artık bunların işi bitti beraat ettiler diye birşey yok. Bunlar tutuksuz olarak yargılanma süreci içerisindeler. Benim İlker Paşa ile ilgili başından itibaren düşüncemi biliyorsunuz. Ben bu ülkede genelkurmay başkanlığı yapmış bir insanın tutuksuz yargılanma yerine tutuklanmasının yanlış olduğunu ve hatta bunun yüce divanda yargılanması gerektiğini dile getirdim. Konuyla ilgili Cumhurbaşkanımızın bir açıklaması oldu. Dolayısıyla buradan çıkan netice benim için geç de olsa gecikmiş bir adalet oldu ama gecikmiş adalet, adalet değildir.

7 Ay gerekçeli kararı açıklamıyorsun. AYM buna da atıfta bulundu. İşte Paralel yapı. Adeta intikam timleri oluştu. Devletin kurumları içerisinde intikam timleri. Bunu kendileri için yapıyorlar böyle birşey olamaz. İçerde bu denli yatanlar veya yatırılanlar ne yazıkki hep bunun neticesinde oldu. Tabi, bunca insan burada günahsız olarak içerde olanlar var. Gerçekten suçu işlemişse kararını ver geciktirme bu işi. Kimse önünü göremiyor böyle birşey var. Bir savcı, bir hakim bu tür kararı verirken şunu sormalı biz niye bekliyor veya niye bekletiliyoruz. Emekli de olsa bunlar bu ülkede general olmuş bir kısmı muvazzaf onlar da kuvvet komutanlığı yapmış bunlar neden bu kadar bekletiliyor demediler. Kalsın yahu, bir gün olur onları da yargılarız bu mantıkla gidildi. Hayatlarında bunların birşey yok onlar orada yatmanın ne olduğunu görmediler.