Çin gezi rehberi: Google’da çıkmak için bu başlık şart
Özel Haber

Ensonhaber Seyahat/ Mehmet Temel Kartal

Başlık ve spotta yaptığımız ironiyi devam ettirelim. Anglosakson gazeteciliği yani Amerikan ve İngiliz ekolü, hikayeleştirilmiş girişe bayılır. Kıta Avrupası gazeteciliğiyse direkt olaya girer. Okura iletişim öğrencisi muamelesi çekmeyi bırakıp konumuza dönelim.

“Gelecek Çin’de” derken, bir taraftan da Alman müşteriye dilinin döndüğünce Adana kebabı tarif etmeye çalışıyordu.

Yukarıdaki cümlede yan yana gelen farklılıklar, aslında Çin mucizesinden bir kesit taşıyor. İsmail Bölükbaş, Şangay’ın Nişantaşı'sı sayılabilecek HengShan’da “Anadolu” adlı bir Türk lokantasında garsonluk yapıyor. Kadıköy Anadolu Lisesi’ni bitirir bitirmez iki sınıf arkadaşıyla birlikte Çin’e geleceğini şekillendirmeye gelmiş. Üniversite okumak için Çin’e kadar gelen bu üç Türk gencinin sınırları aşan hayallerine hayran olmamak elde değil.

Çin'in en büyük sanayi ve ticaret kenti olan Shangay’da Jiaotong Üniversitesi'nde okuyorlar. Yakın bir gelecekte dünyanın en iyi mühendis yetiştiren üniversitesi olmayı hedefleyen bir okuldan bahsediyoruz. Çin'in ilk iç yakmalı makinesi, ilk nükleer denizaltısı, ilk taşıyıcı füzesi ve ilk uydusu, bunların hepsinde Jiaotong Üniversitesi'nin imzası var. İsmail ‘Önce Çince’yi öğreneyim, sonra elektronik okuyacağım’ diyor. Türk restoranında İsmail gibi Çin rüyasından pay kapmaya gelmiş değişik ülkelerden müşteriler var. Türk çalışanları sayesinde öğrendiği Adana kebabı iştahla yiyen Alman iş adamı, ucuz hammadde için Çin’de. Bir başka masadaki kalabalık Rus iş adamı grubu ise, Çin’in balık-sebze ağırlıklı yemeklerinden sıkılıp farklı bir lezzet denemeye gelmiş.

Çin gezi rehberi: Google’da çıkmak için bu başlık şart

WANG XİNWEİ OLDU ECE

Biz de Çin’le kültürel değişim program çerçevesinde bir haftalık bir programla Çin’i tanımaya çalıştık. Bizi Pekin’de All China Journalists Assoc’tan Wang Lin ve çevirmen Wang Xinwei karşılıyor. Çin’de soyadı, isimden önce kullanılıyor. Bizi karşılayan iki hanımefendi, akraba olmadıkları halde Çin’de yaygın olan Wang soyadını sahipler.

Lin Türkçe bilmiyor, tüm organizasyonun sorumlusu o. Xinwei siyaset bilimi okuyor, öğrenci değişimiyle Türkiye’ye gelip Türkçe öğrenmiş. Türkçe telaffuzu mükemmel. Çin küresel güç olma yolunda dünyanın her köşesine öğrenci gönderiyor. Var olan pazarları daha da geliştirmek, yeni pazarlar açmak için bu bir devlet politikası halini almış durumda. Çince zor bir dil. 3 bine yakın sembolden oluşuyor; harf değil sembol. Çince klavye yok. Latin harfleriyle telaffuzu yazıyorlar, ekranda kimi zaman o telaffuzun çağrıştırdığı birkaç kelime çıkıyor ve oradan hangi kelimeyi kastettiğini seçiyorsun.

Çin gezi rehberi: Google’da çıkmak için bu başlık şart

Xinwei, Türkçe isim olarak Ece’yi kullanıyor. Yabancılarla iletişim içinde olan Çinliler, temasta oldukları ülkeye göre bazen iki isim bile taşıyabiliyorlar. Bu, ilişkileri kolaylaştırıyor. Yoksa Xinwei gibi isimleri doğru telaffuz etmek, akılda tutmak hayli zor. Ece, Çince vurgulu, kulağa hoş gelen Türkçe’siyle bizim bitmek bilmeyen sorularımıza bıkmadan usanmadan cevap verdi. Gerek Lin, gerek Ece mihmandarlık ve organizasyon konusunda biz Türkler’e nasıl programlı olunacağı konusunda dersler verdiler.

AMERİKAN RÜYASI OUT ÇİN RÜYASI İN

Çin'de son günlerde en sık duyulan sözlerden biri Çin rüyası. Xi Jinping, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna “Bir rüyam var” diye oturdu.

Amerikan rüyasının, kendi halkına refah ve mutluluk getirirken, dünyanın geri kalanına, bilhassa Orta Doğu halklarına neler getirdiği ve onlardan neler götürdüğü ortada.

Çin, bunun tersini başarmak iddiasında. 20 yıl sonra Amerika’yı geçip süper güç olma iddiasındalar.

Çin gezi rehberi: Google’da çıkmak için bu başlık şart

30 YIL ÖNCE TÜRKİYE PAZARINDA İKİ ÇİN MALI VARDI

Çocukluğumdan hatırlıyorum; Çin malı dikiş iğnesi seti ve Kaplan markalı alüminyum gövdeli el feneri vardı. Bu ikisi dışında Made in China yazılı bir ürün göremezdiniz. Bugün neredeyse her şeyimiz Çin malı.

Çin imalatçı bir ülke; imalat sanayinden büyük kâr sağlıyor. Söz buraya gelmişken sanayi devriminden başlayarak dünya ekonomisinin geldiği noktayı birkaç cümleyle özetleyeyim. 1900’lü yılların başında sanayi devrimini başlatan İngilizler, dünyanın en zengin ulusu haline gelmişti. 1900 yılında İngiltere dünya nüfusunun yüzde ikisini oluştururken dünya ticaretinin yüzde kırkını üretiyordu. Amerika da tıpkı İngiltere gibi imalat sayesinde devasa bir şekilde büyüdü. Ülkeleri güçlü kılan ve zenginliğe götüren şey imalattan başkası değil. Batı dünyası, son 20 yılda imalattan hizmet endüstrisine kaydı. Amerika’nın ve Batı'nın artan maliyetlerle sürdürmekte zorlandığı imalat sanayisini Çin devraldı.

Çin gezi rehberi: Google’da çıkmak için bu başlık şart

2030 YILINDA ABD’YE FARK ATACAK

Çinlilerin gururla paylaştığı büyüme rakamlarına bakın ve gelecekte nasıl bir ekonomik devin geldiğini görün. 1990 yılında dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında 10’uncu sıradaydı. 2030 yılı tahminlerine göre ABD’yi yakalayacak. Devamında 70 trilyon dolarlık büyüklükle bir numara olacak. ABD 40 trilyon dolar ile Çin’in büyüklüğüne boyun eğmek zorunda kalacak. Sıralama; Hindistan, Brezilya, Endonezya, Japonya, Almanya ,Meksika, Fransa ve İngiltere diye gidiyor.

350 BİN MİLYONER VE 4 DOLARA ÇALIŞANLAR

Çin bu kadar hızlı büyürken gelir dağılımındaki uçurum da gittikçe açılıyor. Çin’de 350 bin milyoner olduğu söyleniyor. Ve yine denildiğine göre 115 milyarder var ama kırsal bölgelerde, Çin’in orta bölgelerinde günlük 4 dolara çalışan insanlar da var. Üstelik bunlar hiç de zenginleşmiyor. Evet, 40 yıl önce olduğundan daha iyi durumdalar ama hala gelir adeletsizliği büyük bir sorun.

Yılda 20 milyon kişinin iş bulmak için Çin’in kırsal bölgelerinden şehirlere akın ettiği tahmin ediliyor. Bu da Çin’in önümüzdeki on yıl içerisinde 200 milyon yeni istihdam yaratması gerektiği anlamına geliyor. Bu epey büyük bir iş. Artık Çin’de de maliyetler artıyor. Bazı köylerde ayaklanmalar var ve insanlar grevdeler, ama bunu görmüyoruz. Çünkü Komünist Parti çok ama çok sert tedbirlerle bu tür isyanları bastırıyor.

ÇİN’İN BİR İKİNCİSİNİ YAPAMADIĞI TEK ŞEY

30 yıllık bir yasaktan bahsediyoruz, dile kolay. 1.3 milyarlık dev ülkede nüfusu kontrol altında tutabilmek için ikinci çocuğa izin verilmiyordu. Yasak kalkalı 3 yıl oldu. İçlerinden biri, ailesinin tek çocuğu olan çiftlere, iki çocuk sahibi olma izni verildi. Kardeşi olmayan milyonlarca insandan bahsediyoruz. Sokakta özgürce oynayan koşan çocuk göremiyorsunuz. Tek çocuk o kadar değerli ki bir ikincisini yapma şansınız olmadığı için el bebek gül bebek büyütüyorsunuz.

Çin gezi rehberi: Google’da çıkmak için bu başlık şart

INSTAGRAM’I YASAKLAMAYI UNUTMUŞLAR

Çin ekeonomide kısmen kapitalist düzeni benimsemiş olmasına rağmen bir çok alanda komünist uygulamalar hakim. İnternet yasakları da bunlardan biri. Facebook’u yasakladıkları yetmezmiş gibi olduğu gibi klonlayıp Renren diye bir sosyal ağ oluşturmuşlar. Üyelerin girdiği datanın Çin’de olması sosyal ağın devlet tarafından kontrolünü sağlıyor. Amerikan malı Facebook’a izin verseler ‘yasa dışı’ örgütlenmeleri kontrol altında tutamazlar. Twitter’ın da çakmasını yapmışlar: Wei bo. Youtube ise Youku olarak olduğu gibi kopyalanmış. Instagram’ı yasaklamayı unutmuşlar. Söz paylaşmak sakıncalı ama fotoğraf değil. Oysa fotoğraf ve video daha etkili değil midir?

ÇİN MUTFAĞI KÖPEK-BÖCEK DEĞİL

Heyetteki bazı gazeteci arkadaşlarımız Çin’de aç kalmamak için bavullarına konserveler, poğaçalar ve bisküviler koymuşlardı. Koca Çin mutfağını böcek -köpek sananlar vardı. Oysa bir Çin işi ocakbaşı diyebileceğimiz huo guo’ya (hotpot) gidince Çin’in ne kadar zengin bir mutfak olduğunu görüyorsunuz. Önce, kocaman bir döner masa etrafına oturuyorsunuz.

Çin gezi rehberi: Google’da çıkmak için bu başlık şart

Önünüze içinde sıcak su olan altı ısıtılan küçük bir tencere konuluyor. Döner masaya dakika başı konulan çeşit çeşit et, sebze ve makarnaları tencereye atıp “kendin pişir kendin ye” yapıyorsunuz.

Çin gezi rehberi: Google’da çıkmak için bu başlık şart

Çin mutfağında baharat ve soslar çok fazla kullanılıyor. Restoranların olduğu sokaklar ağır yemek kokularından geçilmiyor. Sokaklardaki ayak üstü atıştırmalık yerlerde şişlere takılmış böcekler, kurbağa ve kaplumbağa gördüğümü hatta bunları yiyenleri de gördüğümü söylemeliyim. Köpek eti yiyene rastlamadık. Çin’in çok küçük bir bölgesinde yenildiği söylendi. Sokata hiç köpek görmemek de şaşırtıcıydı.

Çin gezi rehberi: Google’da çıkmak için bu başlık şart

Çin gezi rehberi: Google’da çıkmak için bu başlık şart

ALIŞVERİŞ RAHATLATIR DERLER, ÇİN’DE KEYİFTEN UÇURUR

Şangay sokaklarında dolaşırken yanınıza yaklaşıp Rolex saat, Louis Vuitton çanta diyenlere bir kez dönüp baktınız mı yandınız. İkna edene kadar peşinizi bırakmıyorlar. Sizi ara sokaklarda her türlü çakma malın bulunduğu dükkanlara götürüyorlar. Fiyatlar öyle şişirme ki, dedikleri fiyatı verseniz hayatınızın kazığını yersiniz. 900 yuan denilen çantaya (yaklaşık 600 lira) siz “pahalı” der demez fiyat anında yüzde elli iniyor. Çoğunlukla İngilizceleri zayıf olduğu ya da olmadığı için beden diliyle anlaşıyorsunuz. Bu rakama da itiraz edince size hesap makinasını uzatıp “teklifini yaz” anlamında bir işaret yapıyor. İşte bu noktada mümkün olduğunca düşük fiyat verin. 90 yuan yazdığınızda Çinli çılgına dönüyor. “Olmaz” diye bağırıyor. Siz dükkandan çıkarkan 200 yuan, 100 yuan gibi teklifler duyuyorsunuz. Kazanmak istiyorsanız sakın kanmayın, dönüp bakmayın.

600 lira denilen çantayı 60 liraya alırken bile Çinli’nin mutlu olduğunu görüyorsunuz, muhtemelen yine kazıklandınız. Her şey bu kadar ucuz işte. Kalite değil marka arıyorsanız 500 liraya bavul dolusu eşya alabilirsiniz. Hemen her şeyin çakmasını üreten Çin’de çok kaliteli çok pahalı ürünler olduğunu da belirtmek lazım.