Çanakkale Savaşı'ndaki efsaneler ve gerçekler
Özel İçerik

Bugün elimize ulaşabilen Çanakkale gazilerine ait 60 civarında ses kaydı bulunuyor. Onların anlattıkları gerçekler, sonradan uydurulan mitlere, efsanelere, hikayelere nazaran çok daha az biliyor. Cephede sağ kalmayı başarmış, hikâyenin asıl kahramanları genel anlamda unutuldu; sonradan ortaya atılan efsane ve uydurmalarsa popüler hale geldi. #Tarih dergisinin ekim sayısında Mustafa Onur Yurdal'ın makalesinden en meşhur Çanakkale efsaneleri ve gerçekleri...

Çanakkale Savaşı'ndaki efsaneler ve gerçekler

BOMBACI ÇOCUK FOTOĞRAFI VE PROPAGANDA

TSK’nın da yayın organlarında “Gönüllü Bombacı” olarak kullandığı Ali Reşad Çavuş fotoğrafı. Fotoğraf, Çanakkale Savaşı sırasında bir Alman gazeteci tarafından propaganda amacıyla çekilmiş, sonradan gerçek kabul edilmişti.

Çanakkale Savaşı'ndaki efsaneler ve gerçekler

ÇANAKKALE SAVAŞI’NDA ÇOCUK ASKERLER

Berliner illustrirte Zeitung gazetesinin 22 Ağustos 1915’te çıkan “Çanakkale Özel” sayısının 9. sayfasında “Türk ordusunun en genç çavuşu 15 yaşındaki Ali Reşad” başlığıyla yayımlanan fotoğraf ve haber, büyük ihtimalle efsanenin kaynağı. Bu meseleyi tetikleyen bir diğer konu da, Anadolu’da çalınıp söylenen ve bir ağıt olan ‘Onbeşliler’ türküsü. Türküde bahsi geçen 15’lileri, 15 yaşında cepheye giden askerler olarak algılıyorduk. Oysa ki durum çok farklı. 12 Mayıs 1914 tarihinde çıkarılan Geçici Askerî Yükümlülükler Kanunu’na göre, o dönemde 21 yaşındakilerin askere alındığı görülüyor.

15’LİLER TÜRKÜSÜNÜ DE YANLIŞ BİLİYORUZ

3 Ağustos 1914 tarihinden sonra ise tahsilli olanlardan veya tahsili devam edenlerden 1887 ile 1894 (21 ile 28 yaş arası) yaşta olanların silah altına alınması kanun ile yürürlüğe sokulmuştu. Birçoğumuzun bildiği üzere o dönemde Osmanlı Rumî takvim kullanıyordu. Yani türküde geçen 15’liler, 15 yaşındaki gençleri değil, 1315 doğumluları işaret ediyordu.

Çanakkale Savaşı'ndaki efsaneler ve gerçekler

251 BİN ŞEHİT VERDİK EFSANESİ

Bugün “kayıp” olarak ifade edien “zayiat” kelimesinin karşılığı savaşdışı kalan demek oluyor; yani verilen rakamlar şehit sayısını değil, muharebelerin sonunda hesaplanan kayıp miktarı ve bunlar şehitlerin yanısıra yaralıları, akıbeti belirsiz olanları ve esirleri de kapsıyor. Çanakkale cephesi için Genelkurmay Başkanlığı’nın gösterdiği resmî kayıp miktarı; 86.692 şehit, 164.617 yaralı, toplam 251.309 kişi. Türk Asker Hekimliği Tarihi’ni yazan Dr. Kemal Özbay’a göre 1915’te Çanakkale cephesinde yaralanıp tedavileri devam etmekte olan askerlerden bir kısmı, daha sonra kaldırıldıkları hastanelerde şehit olmuştu. Onun tespitlerine göre toplam şehit sayısı 100.000 dolaylarında. Görülen şu ki, toplam zayiatı birileri hep şehit sayısı olarak göstererek yaygınlaştırdı.

SEYİT ONBAŞI VE TAHTADAN TOP MERMİSİ

18 Mart günü yaşanan hadise sonradan fotoğraflanmak istenince Seyit Onbaşı doğal olarak mermiyi kaldıramamış, top mermisinin tahtadan yapılmış maketiyle poz verdirilmişti. Bugünkü modern Seyit Onbaşı heykelinde ise mermi kucağa konmuş!

Çanakkale Savaşı'ndaki efsaneler ve gerçekler

ÇANAKKALE’DE AÇLIK MESELESİ

Çanakkale ile ilgili duygu sömürüsü yapılan bu efsane için kaynak gösterilen 15 Haziran 1917 tarihli, 43. Piyade Alayı 1. Tabur 1. Bölük yemek listesiydi. Bu liste 1917 yılına ve Irak cephesine ait olmasına rağmen birileri tarafından Çanakkale Savaşı’ndaki iaşe listesi diye tanıtılıp yayılıyor.

SICAK KAKAODAN ETE KADAR YİYECEK TEMİNİ VARDI

Mehmed Raşid Moralı’nın günlüğünde limonatadan kahveye, taze peynirden, sıcak kakaoya kadar birçok yiyeceğe ulaşabildikleri yazıyor. Her şey bir yana birçok subay hatta meşhur 27. Alay komutanı Yarbay Şefik (Aker) Bey dahi hatıralarında konserve çorbanın birçok yemekte verildiğinden bahseder. Ayrıca Çanakkale cephesinin iaşesinin eksik olmaması için İzmir’de konserve fabrikası da kurulmuştur, Şefik Bey’in bahsettiği çorbalar ve diğer konserve ürünler bu fabrikada üretiliyordu.

SEYİT ATTI GEMİ BATTI

Seyit Onbaşı aslında bir ikmal eriydi ve görevi yalnızca top atışlarının devam edebilmesi için cephane sağlamaktı. Bir tabyada bulunan topun doğru bir şekilde ve seri olarak çalışabilmesi için 20 ile 28 arasında görevli askere ihtiyaç duyuluyor. Yani topun ateşlenmesi için teknik bilgi sahibi olan kişiler bu işte tahsilli subaylardı; zira bu hesapları yapabilmek mühendislik düzeyinde matematik ve fizik bilgileri gerektiriyor. 18 Mart günü isabet alan Mecidiye tabyasındaki Seyit Onbaşı, top mermisini sırtlayarak arkadaşlarıyla birlikte vinci bozulan topa taşımıştı. Fotoğrafta Seyit Onbaşı’nın bu denli öne çıkmasının asıl nedeni, dönemin Harp Mecmuası’nda yayımlanan fotoğrafıydı.

BİR BULUT EFSANESİ VE UFO HİKAYESİ

UFO hikayelerinin çıkış noktası da Çanakkale olmuştu. Türk tarafında Çanakkaleyle lgili “evliya” efsaneleri nasıl bolsa, Batı’da da bir dönem UFO efsaneleri öyleydi. Olay kısaca şöyle; Çanakkale kara muharebelerinin ikinci evresi olarak kabul edilen 6 Ağustos 1915 tarihinde Anafartalar Limanı’na yapılan İngilizlerin 9. Kolordusu’nun çıkarmaları sırasında ilk etapta istenilenler ele geçirilemeyince, başka birliklerin de çıkarmaları devam etmişti.

BULUTLARIN ARASINDA GÖZDEN KAYBOLUYORLAR

Bu taarruza katılacak birliklerden biri de Norfolk Alayı idi. Bu alaya bağlı Sandringham Bölüğü, Anafartalar ovasında saldırıya geçmiş, çok bulutlu ve bulutların oldukça aşağıya indiği bir ortamda ilerleyerek gözden kaybolmuş, gerisiyle bağlantısı kopmuştu. İngiliz bölüğü Türk birliklerinin arkasına düşmüş, bir kısmı muharebede esir alınmış, bir kısmı da öldürülmüştü. Bu olaylar Türk tarafında olduğu için gizemli bir hal almıştı. Hamilton, bu askerler için şu cümleleri kullanmıştı; “Bu cesur ve kahraman askerler arasında Kraliyet Sandringham Malikânesi’nden askere yazılmış bir bölük asker de vardı. O zamandan beri bunların akıbetinden hiçbir haber alınamadı. Bunlar ormanlığa daldılar ve kaybolup gittiler. Bunlardan hiçbiri bir daha geriye dönmedi. Gece kaybolup gittiler”.

Çanakkale Savaşı'ndaki efsaneler ve gerçekler

Bu ifadeler olayı açıklığa kavuşturmaktan çok  karmaşanın içine itmeyi başardı. İşin gerçeği, Türk hatlarının gerisine düşen İngiliz askerlerinin birçoğunun hayatını kaybettiğiydi. Yaralananlar tedavi edilmiş, hatta bunlardan ikisi İstanbul’a götürülerek bakılmış ve hastanede ölmüşlerdi...