Fikirci Bey yazdı: KAYBET/KAYBET, NEREYE KADAR?
ensonhaber.com

Fikirci Bey yazdı: KAYBET/KAYBET, NEREYE KADAR?

KAYBET/KAYBET, NEREYE KADAR?

Artık aklı başında muhalifler dâhil, Türkiye’de büyük bir çoğunluk anladı ki, bir yanda Türkiye’nin gerçek, özgün sorunları, diğer yanda ise bu sorunların çözülmesini değil, sadece iktidarı devirmek için kullanılmasını isteyen bir “üst akıl” vardır.

Örneğin, Türkiye’nin çok uzun zamandan beri gerçek bir Kürt sorunu vardır ve iktidar bunu çözmek için çok ciddi adımlar atmıştır, ancak çözüme en fazla yaklaşıldığı anda o üst akıl devreye girmiş ve Kürt sorununu hendeklere sokup bunca çabayı heba etmiştir. Üst akıl, Türkiye’nin kendi Kürt sorununu kendisinin çözmesine izin vermemiştir. Sorunun içine girip aktörleri sadece iktidarı devirmeye odaklamıştır. Sonuçta ne sorun çözülmüş, ne de iktidar devrilmiştir.

Türkiye’nin uzun zamandır bir çevre sorunu vardır. Kazanç elde etme güdüsü ile doğayı koruma gerekliliği  hemen hemen her ülkede karşı karşıya gelir. İnsanlar “doğaya rağmen” var olamazlar, bu insan fıtratına aykırıdır. Ancak yüksek kar beklentileri doğanın tahribatına yol açabilir. Bunu önlemek de devletin görevidir. Nitekim Türkiye’de 3-5 ağaç için mücadele edecek samimi gençler vardır, olmalıdır da. Ama bu 3-5 kişinin çadırlarını yakıp, 3-5 milyonu provoke ederek iktidara kaşı harekete geçirmek, aylarca ülkeyi kaosa sürüklemek ve yakıp yıkmak bu gençlerin değil, üst aklın marifetidir.  Zaten samimi gençler daha 3. gün sahayı terk etmiş, meydan kullanışlı iktidar düşmanlarına kalmıştır. Sonuçta ne Türkiye’de doğa için bir adım atılmış, ne de iktidar devrilmiştir.

Türkiye’nin, neredeyse Cumhuriyetin kuruluşundan beri inanç karşıtı yönetimlerle sorunu vardır. Türk insanının, kendisini dini, sosyal ve tarihsel bağlarından koparmaya çalışanlarla bir asırdır problemi vardır. Büyük bir kesim, giyimine, kuşamına, ibadetine karışılmasını istememektedir. Ancak bu samimi insanları cemaat/hizmet adı altında örgütleyip zamanı gelince iktidara karşı kullanmayı planlayan ve günü geldiğinde de kanlı bir biçimde kullanan üst akıldır. Sonuçta ne Türkiye inanç konusunda istediği reformları yapabilmiş, ne de iktidar devrilmiştir.

Yine Cumhuriyetin kuruluşundan beri Türkiye’nin demokratik yollarla seçilmiş iktidarları beğenmeyen, her şeyin doğrusunu kendisinin bildiğine inanan ve bu iktidarları deviren askeri/bürokratik vesayetle gerçek bir sorunu vardır. Bunu çözmek için de çok büyük adımlar atmış, dönemin başbakanı, öncekilerin sonunu bile bile, kelle koltuğunda darbecilere rest çekmiştir. Tam bir asırlık vesayet çökertilirken, üst akıl bu kez sinsi bir şekilde sürece dâhil olmuş ve o darbecilerin yerine kendi darbecilerini yerleştirmiştir. İnsanlar darbecilerin tasfiye olduğunu sanırken, tam da darbe için gerekli pozisyonları yeni darbecilerin aldığını ancak darbe olduğunda acı bir şekilde anlamıştır. Dolayısıyla Türkiye’nin darbecileri mahkûm etme hevesi kursağında bırakılmıştır. Sonuçta ne birinci grup darbeciler hapiste kalmış, ne 80 yıllık vesayet mahkeme önüne çıkarılabilmiş, ne de üst aklın o kanlı kamikazelerine karşın iktidar devrilmiştir.

Dikkat ederseniz her büyük sorunun sonu, “kaybet/kaybet” ile bitmekte, ne Türkiye gerçek sorunlarını çözebilmekte, ne de üst akıl iktidarı devirebilmektedir. Ortada emellerine ulaşamayan bir üst akıl ve sorunlarını istediği hızda çözemeyen bir Türkiye bulunmaktadır. Türkiye’nin, bileğine zincirlenen bu gülleden kurtulması gerekmektedir.

Şimdi de muhalefet “adalet arayışı” içinde olduğunu iddia etmektedir. Oysa yukarıda da söylediğim gibi, Türkiye adalet arayışını Cumhuriyetin kuruluşundan beri sürdürmektedir. Özellikle de 15 Temmuz’da kendisine saldıran üst aklın maşalarına karşı tam bir adalet beklentisi içerisindedir. Katilleri mahkeme önüne çıkarmıştır. Şimdi Türkiye bu gerçek ve özgün sorununu çözmeye çalışırken üst akıl yine kimin içine girmiş, kimleri kullanmakta ve Türkiye’nin adalet arayışını kursağında bırakmak için neler planlamaktadır?

Muhalefetin yürüyüşü İstanbul’a yaklaştıkça yine o bilinen kullanışlı eblehleri sahnede görmeye başlıyoruz.

Bir kez daha üst aklın bu kullanışlı eblehlerine geçit vermemek ve bir sorunumuzu kendimiz çözmek mecburiyeti ile başbaşayız.

Fikirci Bey Twitter: @kalemciler