Fikirci Bey yazdı: MACRON AMCAM SİZİ DÖVECEK
ensonhaber.com

Fikirci Bey yazdı: MACRON AMCAM SİZİ DÖVECEK

MACRON AMCAM SİZİ DÖVECEK

İzninizle iki habere dikkatlerinizi çekmek istiyorum,

Birincisi gündem için biraz yan bir konu, İngiltere İşçi Partisi Milletvekillerinden John Woodstock, partisinden ayrılıp muhafazakar partiye geçmiş. Zaten uzun zamandır İşçi Partililer onu istemiyorlardı. Mutlaka başka nedenleri de var ama ona yönelik eleştirilerin başında Türkiye ziyareti sırasında 20 Aralık 2017 tarihinde Daily Sabah için Hilal Kaplan’a verdiği “Avrupalılar Türkiye’nin Aşırı Uçlarla Mücadelesini İyi Anlamalılar” başlığı ile yayınlanan röportaj geliyor. Ne diyordu Woodcock?

“İngiltere’nin AB’den ayrılmasını isteyenler Türkiye’yi sürekli bir aşırılıkçı ve tehdit unsuru olarak kullandılar, bu yanlıştı, ülkede birazcık zaman geçirince bunun nasıl bir saptırma olduğunu hemen anlıyorsunuz, Türkiye’nin de vatandaşlarının güvenliğine en az İngiltere veya AB üyesi herhangi bir ülke kadar önem verdiğini görüyorsunuz. Umuyorum ki önümüzdeki aylarda, yıllarda Türkiye’nin aşırılıkçılarla mücadelede, özellikle de Suriyeli mültecileri desteklemek ve mültecilerin Suriye’de geri dönebilecekleri güvenli bölgeler oluşturmak için yaptığı devasa yatırımlar yoluyla attığı adımları daha iyi anlayabileceğiz”

Sen misin diyen?

Öyle bir mahalle saldırısına uğradı ki adam illallah deyip bunlardan kurtulmak için mahalle değiştirdi. (Ha gittiği yer daha mı iyi? O başka.)

Bir milletvekili, sadece 1 milletvekili Türkiye hakkında doğru bir şeyler söyledi ve aforoz edildi. Evet evet batıda demokrasi var ve isteyen istediğini söyler"miş".

İkinci haber ise sabahtan beri gündemin merkezini oluşturuyor.

Malum, Macron’ın yeni adı SDG (Suriye Demokratik Güçleri) olan proje terör örgütü YPG’nin haydutları ile Paris’te görüşmesi ve onlara destek sözü vermesi.

Haber İngiltere basınında internette arka arkaya eklemelerle ilerletiliyor. Birinci haberden itibaren öne çıkarılan konu, Macron’un YPG’ye yardım için Münbiç’e asker gönderme sözü verdiği iddiası. Tabi iddia doğruysa çok önemli. Haber değeri çok yüksek. Ama tecrübeli bir gözle okuyunca anlıyoruz ki haber bir algı operasyonu. Çünkü kaynak “Bir Kürt yetkili…” Yani Sarı Çizmeli Memiş Ağa. Neyin yetkilisi, yetkisini kimden almış, söylediklerini neden ciddiye alalım? Yok.

İkinci aşamada bir isim geliyor “Suriye'nin kuzeyindeki bölgeyi Paris'te temsil eden Khaled Eissa”, yani bildiğin Halit İsa, tabi gerçek adıysa veya böyle biri gerçekten varsa. Suriye’nin kuzeyini neden ve nasıl temsil ettiğine ait ise hiçbir fikrimiz yok, çünkü Suriye’nin kuzeyinde yaşayanların neredeyse tamamı Türkiye’de. Ama işte bu büyük şahsiyet şöyle bir açıklama yapıyor; "İslam Devletinin saldırılarına karşı güvenliği sağlamaya ve yabancı bir ülkenin (bu Türkiye oluyor tabi) saldırganlığını durdurmaya yardımcı olmak için takviye askerler gelecek. Bu, Ankara'daki İslamcıların sorumsuz eylemlerinin durmasına yönelik bir mesaj." Vay, vay, vay… “Mahalleyi topladık geliyoruz!” diyorsun yani, nasıl korktuk biliyor musun? Hadi o böyle bir şeyler geveleyecek, tamam da, bir de haber “Fransa’nın bölgede onlarca özel kuvveti var, bu da Türkiye'yi öfkelendiriyor” gazıyla devam ediyor.

Evet, Fransa’nın bölgede onlarca özel kuvveti var, toplam 20 tane…
İki tane on yani…

Ne yapacak? Bunları 25 mi yapacak? 30 mu? Bu mu bizi sinirlendiriyor? Fransa’nın DAEŞ içinde o askerlerden çok daha fazla elemanı olduğunu bilmesek neyse…

Haber böyle köpürtüle köpürtüle devam ederken Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Macron’a direkt telefondan “Sen kimsin de Türkiye ile terör örgütleri arasında arabuluculuk yapmayı önerebiliyorsun?” fırçası geliyor ve tabi kuyruklar iniyor.

Yarım saat sonra Elsee Sarayından açıklama:  "Fransa, Kuzey Suriye'de, İslam Devletine yönelik uluslararası koalisyon mücadelesinden başka bir askeri operasyon düzenlemeyi öngörmüyor."

Görmez tabi, Fransa daha kendi ekonomisini doğrultamıyor, ne askeri, ne savaşı?

Ama ne oluyor, bir gün süreyle Türkiye’ye karşı böyle bir dayılanma, bir böyle “siz görürsünüz, Macron dayım sizi dövecek” edası…

Sonunda anlaşılıyor ki Macron’un böyle bir söz verdiği falan yok. Terör örgütü YPG’ye yardım sözünü ilk veren, önceki Cumhurbaşkanı Hollande ve avenesi bunu bunaltmış, mahalle baskısından bir şeyler gevelemiş.

Olay bu.

Şimdi, olayın kendisi bu kadar basitken, bu yapılan habercilik mi? Algı operasyonu mu?

Ben iki habere birlikte bakıyorum ve şunu görüyorum.

AB/D ve İngiltere basınında Türkiye lehine, özellikle de Cumhurbaşkanımız lehine en ufak bir şey söylerseniz sizi döverler. Mahalleden atarlar. Bize ifade özgürlüğü diye yüklenenler, şu dünden bari yaptıklarına bir isim koysunlar, yaptıkları ifade özgürlüğü mü, habercilik mi, yoksa düz algı operasyonu mu?