Gezi ve 17 Aralık'ın Türkiye'ye maliyeti 167,9 milyar TL

Gezi ve 17 Aralık'ın Türkiye'ye maliyeti 167,9 milyar TL

Bu toplantıdan çıkacak raporun kendilerine adeta yol haritası ve el feneri olacağını ifade eden Kurtulmuş, şimdiye kadar Türkiye genelinde 663 masada yapılan toplantılara 5 bin 339 girişimci katıldığını, bunlardan bin 417'sinin sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ya da başkanları olduğunu dile getirdi. Faiz artırımı ve gündemdeki konulara da değinen Kurtulmuş, Türkiye'nin artık çok daha katılımcı şekilde yönetilme mecburiyeti olduğunu belirtti.

''İDDİALI BİR ÜLKE SAĞDAN SOLDAN ÇEKİŞTİRİLİR''

Türkiye'nin bir Hong Kong, Dubai ya da Singapur olmadığına işaret eden Kurtulmuş, şöyle konuştu: "Son dönemdeki gelişmeler de gösterdi ki Türkiye ne zaman ileriye gitse, eski Türkiye'nin alışkanlıkları ya da dünya sisteminin egemenlerinin hareketleri ile Türkiye, ayaklarından aşağı doğru çekilmeye gayret ediliyor. 1960'da bunu yaşadık. 1970'lerde, 1980'lerde, 1997'de bunu yaşadık. Bu son derece normal bir şeydir. 'Eyvah, niye bunlar oluyor' diye de üzülmememiz gerekir. Çünkü iddiası olan bir ülkenin sağdan, soldan çekiştirilmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ancak üzerimize düşen sorumluluk, saf olmamaktır. Karşı karşıya kaldığımız ekonomik sorunlar sadece piyasanın kendi şartları içerisinde oluşan meseleler değildir. Türkiye'nin maalesef ileri gittiği dönemde karşılaştığı sorunların arkasında ekonomik olarak görünse de aslında derin siyasi olaylar vardır, derin siyasi gelişmeler vardır. Son zamanlarda karşı karşıya kaldığımız durum da budur."

OLAYLARIN TÜRKİYE'YE MALİYETİ...

Geçen yıl mayıs ayından itibaren Türkiye'nin gidişatını etkileyen 3 önemli konunun ortaya çıktığını belirten Kurtulmuş, FED kararlarının bir miktar etkilediğini, ancak esas önemli faktörlerin Gezi Parkı olayları, 17 Aralık operasyonu ve faiz artırımı olduğunu vurguladı. Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Bütün bu gelişmeler sonucunda Türkiye ekonomisi ne kadar bir maliyetle karşı karşıya kaldı? Dünyada savaş olmadı, Türkiye zor bir dönemin içerisine girmedi. Ekonomisini yerinden oynatacak, rakamlarını oynatacak olağanüstü bir gelişme olmadı. Niçin durduk yerde Türkiye ekonomisi böyle bir sonuçla karşı karşıya kaldı? Dün akşam itibariyle bu üç gelişmenin Türkiye ekonomisine toplam maliyeti 167,9 milyar liradır. Nedir bunlardan bir tanesi... Faiz oranlarındaki değişmedir. Mayısın ortalarında Türkiye 4,61 faiz oranına sahipti. Tarihimizin en düşük oranıydı. Ne oldu da bugün Türkiye yüzde 11'lerin üzerinde bir faizle karşı karşıya kaldı? 'Faizinizi artırın' diyenler şunu çok iyi biliyordu, siz geçici faiz artırımı yaptığınız zaman o geçici olmayacaktır. O kalıcı bir faiz meselesine dönecektir. Türkiye'de Merkez Bankası'nın aldığı karardan evvel 7,75 piyasa faizi, 10,08 reel faizdi. Şimdi yüzde 11'ler seviyesindeki gösterge faizinin nereye çıkacağını varın siz hesap edin. Faiz arttığı zaman Türkiye'nin üreticisi kazanmıyor. Bütün bu operasyonlarla Türkiye yaklaşık 167,9 milyar lira bir maliyetle karşı karşıya kalmış bulunuyor."

''PARASI OLAN KRİZDEN ÇIKAR DİYE BİR ŞEY YOK''

Bunlardan kurtulmanın yolunun, vesayet düzeneklerini iyi bilmek ve gücü milletten almayan hiç bir mekanizmanın Türkiye'de halkın adına kararlar vermesini önlemekten geçtiğini dile getiren Kurtulmuş, şunları ifade etti: "Dünyadaki ekonomik krizler ve kaoslar bize gösteriyor ki sadece parası olanlar, sadece sermaye piyasalarını yönetenler dünyadaki krizlerden rahatlıkla çıkarlar diye bir şey yok. Dünyadaki bütün kriz dönemlerinde üretim gücünü kaybetmeyen ülkeler ayakta kalmıştır. Bizim de yapacağımız şey, üretim gücümüzü artırmaktır, bütün imkanlarımızla ortaya koymaktır. Gazeteler ortada. Merkez Bankası faiz artırımı yapmadan önceki 10 günlük iç ve dış gazetelere bakın. 'Türkiye faizini artırmak zorunda' diye adamlar ödev veriyor size. Ondan sonra da 'çok memnun olduk bu faiz artırımlarından' diye yazanlara bakın. Bunların kimler olduğunu, hangi çevreleri temsil ettiğini anlarsanız, bu faiz artırımlarının kime hizmet ettiğini de anlarsınız."