Gitmeyi şiirleştiren kadın: Tezer Özlü
Özel İçerik

Tezer Özlü

Özlü ’ye göre gitmek; bir şiirin en güzel başlangıcı, hayatın en derin dönüm noktası. Bir nevi “korkmayın” diyor. Acı çekmek mubah; ama bu acı sonsuza kadar sürmeyecek. Mutlu olmadığınız, köleleştiğiniz bir yerde kalmak sizi öldürür. Bir anlamda gitmek, aslında yaşamaya ve kendi öz benliğinize bir yolculuk niteliğinde. Özlü, ”Yaşamın Ucuna Yolculuk” kitabında, etkilendiği üç yazarın intihara giden yolculuğunu inceliyor. Adeta okuyucuya “gitmekten korkmayın!“ diyor.  Hak ettiğiniz değeri görmediğiniz bir yerde durmak, sadece sizi öldürmek isteyenlerin işine yarar. Kadının yok edilmesi, bastırılması toplumumuzda bu kadar yaygınken, kendi özüne yolculuk aslında kolay bir şey değil. “Yaşamın Ucuna Yolculuk” bir uçurumdur! Ya kendinizi bulursunuz, zirveye ulaşırsınız ya da o uçurumdan kendiniz atlarsınız. Özlü, sınırlara ve sınırları çizenlere şairane bir savaş açıyor.

Gitmeyi şiirleştiren kadın: Tezer Özlü

GAMLI PRENSES


“Bir ana ve babadan olma değilim. Bir yaban otu gibi Anadolu yaylasında bittim.”

Özlü, değil yaşadığı dönemin, hiçbir zamanın kadını olmadı. Gün gelecek yaban otu gibi bittiği yerden kaçıp gitmeyi isteyecekti. Özlü ‘nün ailesine ve dış dünyaya karşı yabancılaşması onun “köksüzleşmesinin” bir sonucuydu.  Özlü, 76 yıl önce bugün Kütahya’da öğretmen bir anne ve babanın son çocuğu olarak dünyaya geldi. Küçük yaşta hayatı sorgulamaya başlayan Özlü, ilk gitme isteğini şöyle anlattı:

“Dört bin nüfuslu bir Anadolu kasabasında dünyaya bakmayı öğrendim. Altı yaşındaydım. Dünyanın sonsuz büyüklüğünü hissettim ve gitmem, çok uzaklara gitmem gerektiğine inandım…”


Gitmeyi şiirleştiren kadın: Tezer Özlü


SENİ SENDEN ÇALAN TOPLUMDUR


“Şunu öğrenmelisin: Sen hiçbir işe yaramaz değilsin. Seni senden çalan toplumdur.”


Özlü, toplumun ona dayattıklarını hiçbir zaman kabul etmedi. Alışılmış kalıpların dışına çıkmak onun için hiçbir zaman güç değildi. O, kendi devrimini korkusuzca gerçekleştirdi. Avusturya Lisesi’ni okumaya başlayan Özlü, Doğu ve Batı kültürünün çatışması arasında kalır; ancak onun, bu çatışma ile düşünce dünyası da başarıyla şekillenir. Aslında kendi köklerinden kopuşun adı böylelikle konmuş olur. Sorgulamaların, iç geçirmelerin sonunda toplumun gerçek maskesini görme şansı yakalar.

“Ben belli bir ülkesi olmayan insanlardanım.”


Gitmeyi şiirleştiren kadın: Tezer Özlü


YAŞASAM DA OLUR YAŞAMASAM DA


“Hayat bağıra bağıra, susmayı öğretir insana.”


Özlü, kitap okumayı çok seviyordu. Öyle ki, dostlarını o kitapların yazarlarından seçti. Ölülerle dost olmak her insanın kaldırabileceği bir şey değil. Böylelikle yaşama olan bağı iyice zayıflamıştı. Özlü, 18 yaşında dünyadan gitmek istedi ve intihar etti.

“Her gece ölüyorum. Sonra ölümden kaçıp yeniden canlanıyorum. Her yirmi dört saat, hem yaşam, hem ölüm.”


Gitmeyi şiirleştiren kadın: Tezer Özlü


KENDİ DÜNYASINI ŞEKİLLENDİREN KADIN


“İnsanın kendi dünyası dışında yaşayacağı bir dünya yoktur.”


Hayatı bu kadar sorgulayan, kalıpların dışına korkusuzca çıkan, zamanın ve mekânın ne olduğunun önemini kaybettiği bir dünya yaratmak başlı başına bir devrim olsa gerek. O kimseye benzemiyordu. Korkuları vardı elbette; ancak korkularının esiri olmadı. İntihar ettikten sonra uzunca bir süre hastanede kalıp psikolojik tedavi görmüştü. En büyük korkusu yeniden hastalanmaktı.

“Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi.”


Gitmeyi şiirleştiren kadın: Tezer Özlü


GİTMEM GEREK


“Gitmem gerek. Yeni resimler görmem gerek. Benimseyeceğim, içimdeki kıpırdanışları dolduracak bir resim bulana dek gitmem gerek.”


Topluma ve köklerine yabancılaşan bir kadın olarak ruhsal bunalımdan tek kaçış yolunu gitmekte buldu. Öyle kuru kuruya gitmek değildi onunkisi. Farklı resimlerin peşine giden Özlü, fikir dünyasını attığı her adımda değiştirir ve eserlerine de bunu yansıtır.

“Nerde olmak istediğimi bilmiyorum. Belki de bu yüzden hiçbir yerdeyim.”


Gitmeyi şiirleştiren kadın: Tezer Özlü


AŞK ACISI ÇEKMEDİM


“Aşk acısı çekmedim hiç. Çünkü dünyanın verdiği acı her zaman güçlüydü.”


Özlü, üç kez evlenmişti; ancak gerçek mutluluğu hiçbirinde bulamadı. Aslında evliliklerini kliniklerden kaçmak için bir tedavi niteliğinde yaptı. Ancak hayatına giren erkekler onun ruhundaki yaraları iyileştirmeye yetecek güçte değildi.

“Beni iyileştiren, ne şok ne de ilaçlar. Beni iyileştiren, bu kliniklere bir kez daha kilitlenme olasılığının verdiği büyük ve derin korku.”


Gitmeyi şiirleştiren kadın: Tezer Özlü


DÜNYA ACILI OLDUĞU İÇİN YAZILIR


“Neden yazılır? Dünya acılı olduğu için yazılır. Duygular taştığı için yazılır.”


Yazmak onun için ciddi bir iş ve kaçış noktasıydı. Ona göre çok yazmak önemli değildi. Bu yüzden onlarca eser vermek yerine az ama öz eserleriyle bütün zamana kafa tuttu. Özlü, genç yaşta kanser hastalığına yakalandı ve 1 yıl süren mücadeleyi kaybetti. Kısacık ömründe verdiği değerli eserleriyle kalbimizde ölümsüzleşti.

*

Sonay Karaman

Instagram: biyografivekitap