IŞİD esareti altında geçen 40 gün
ensonhaber.com

IŞİD esareti altında geçen 40 gün

Ensonhaber_KİTAP/ Milliyet Gazetesi foto muhabiri Gazeteci Bünyamin Aygün, Suriye’de haber takibi sırasında Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarınca kaçırıldı ve 40 gün esir hayatı yaşadı.

Çektiği onca güzel fotoğraflardan tanıdığımız foto muhabiri Aygün, Suriye’de yedi yıldır devam eden iç savaşı daha yakından takip etmek için tehlikeli bir yolculuğa çıkar.

YENİ BİR TERÖR ÖRGÜTÜ IŞİD

Dünya, bundan dört, beş yıl önce küresel bir terör örgütü olan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ile tanıştı. Yedi yıldır devam eden Suriye iç savaşında onlarda büyük pastadan pay kapmak için akla gelmedik vahşetlere, katliamlara imza attılar. Olayları takip eden gazetecileri vahşi yöntemlerle katlettiler. Bu vahşetleri kameralar önünde yaparak büyük psikolojik yıkımlara neden oldular.

GAZETECİLERİN TEHLİKELİ YOLCULUKLARI

Savaşlar gazetecileri için her zaman riskli yolculuklardır. Bu yolculuktan hayatını kaybedenler de oluyor, esir düşen de. Bünyamin Aygün, bu yolculukta her ne kadar dönmüş olsa da yaşadığı esir hayatı ona büyük korkular, endişeler yaratmıştır. Kitabı okuduğumda, Allah kimseyi IŞİD’in eline düşürmesin diye içimden geçirdim.

“FİKRET BEY SENİ ÇAĞIRIYOR”

Aygün, her zaman olduğu gibi gazetedeki masasında yığınca gazete tomarı arasında oturmuş yeni bir haber üzerine çalışmaktaydı. Sekreterin, “Fikret Bey seni çağırıyor” (Milliyet Gazetesinin o zamanki Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila) dediğinde yeni bir habere gideceğini ve bu haberin hayatında 40 korkunç gün yaşatacağını nerden bilebilirdi ki.

Fikret Bila, "Suriye Türkmenlerinin açlık ve sefalet içinde olduklarını yönünde haberler var. Sen Suriye uzmanısın bu olayla ilgilenirsen fotoğraflı güzel iş çıkar.” Dedi.

Bünyamin Aygün ise, Bila’ya olayı araştıracağını, gerekli bilgi taramasını yapacağını ve Suriye’deki haber kaynaklarından haberi doğrulatacağını söyleyerek yanından ayrılır. Aygün için hayatının değişim saatleri başlamıştı. Bir Gazeteci olarak şunu söyleyebilirim; gazeteci için haber her zaman hayatından daha değerli olmuştur çünkü.

“GAZETECİLER SURİYE’YE GELMESİN”

IŞİD, gazetecilerin “Casusluk” faaliyetlerinde dolayı hiçbir gazetecinin bu kanlı Coğrafya ’ya ayak basmasını istemiyordu. Bu talebin imkânsız olduğunu bile bile. Orada yaşanan insanlık dramını Dünya’ya duyurmak için gazeteciler hayatlarından bile feragat edebiliyorlar.

Ne olursa olsun bir gazeteci tanık olduğu bir olayı en ince detayına kadar kurcalar ve bunu yayınlar. Bu bir haberci için kutsal bir görevdir.

BEKLENEN YOLCULUK BAŞLAR

Hatay’ın Yayladağı ilçesinde Suriye’ye giren Aygün, amacının burada yaşayan Suriyeli Türkmenlerin uzun zamandır süren savaştan nasıl etkilendiklerini haberleştirmekti. Burada daha önce görüştüğü insanlar kendisine yardım ederler ve bu yolculukta yalnız bırakmazlar. Tabi refakatçilik belli bir bölgeye kadardır.

IŞİD esareti altında geçen 40 gün

KORKU DOLU ESİR GÜNLER BAŞLIYOR

Burada sözü Aygün’e bırakalım:

“Aniden bir minibüs önümüze kırdı. Aynı anda başka bir araç da bizi arkadan sıkılaştırdı. Bizi sıkıştıran araçtan inen eli silahlı, baştan aşağı siyah kıyafetli, maskeli sekiz, dokuz adam bir anda etrafımızı sardılar. Silahların namluları üzerimize doğru doğrultulmuştu. Beni ve yanımdakiler karga tulumba kendi arabalarına bindirdiler, gözlerimizi ve ellerimizi bağladılar. Bilinmez bir yolculuğa doğru yola çıktık.”

İnsan okurken bile ürperiyor.

BİTMEYEN SORULAR

Esir düşmesinden salıverilmesine kadar geçen bu sürede çeşitli, fiziksel ve psikolojik saldırılara maruz kaldı. Değişik gazete ve ajanslarda çalıştığını sorgu yapan kişiye söylediğinde “ajans” kelimesini “ajan” olarak algılayan IŞİD militanı kendisini ajanlıkla bile suçlayacaktı.

CIA'YE Mİ? YOKSA MOSSAD MI?

CIA’ye mi, yoksa Mossad’a mı çalıştığını, adının neden Bünyamin olduğuna kadar ardı arkası kesilmeyen sorulara muhatap oldu. Biten sorgular ardından kendisi hakkındaki sonuca “Kadının” karar vereceğini söyleyerek ölümle tehdit ettiler. Diğer esirlerle aynı hücrede tutuldu günlük herkese bir ekmek verildi ve sürekli ölüm korkusuyla kırk korku dolu gün yaşadı Aygün.

ESARETTEN SONRA GELEN ÖZGÜRLÜK

Aygün’ün, özgürlüğüne kavuşması için dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Hükümet yetkilileri ve MİT( Milli İstihbarat Teşkilatı) olağanüstü bir çalışma başlattılar. Sürekli IŞİD’le irtibat halinde oldular, ikna etmeye çalıştılar. Daha sonra bu girişimler başarılı oldu ve Aygün, 40 gün sonra Türkiye’ye, kendi toprağına ayakbastı. Artık özgürdü esir günler geride kalmış, özgürlüğün havasını ciğerine çekebilecekti.

IŞİD HAKKINDA MERAK EDİLENLER

Bu kitapta, bir meslektaşımın başından geçen esaret günlerini kısa ve öz bir şekilde sizlere anlatmaya çalıştım. Bunun yanında IŞİD’in nasıl bir örgüt olduğunu, IŞİD nedir, nasıl hareket ediyorlar, neye inanıyorlar, amaçları nelerdir gibi ve daha birçok soruların ve cevapları bu kitapta yer alıyor.

Bu tehlikeli yolculuğun baştan sona kadar geçen gerilim dolu satırlarında gezinmek istiyorsanız Doğan Kitap'tan uzun bir süredir piyasaya çıkan kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.