İstanbul Üniversitesi'nden Yeni Anayasa Raporu

İstanbul Üniversitesi'nden Yeni Anayasa Raporu

Habertürk'ten Tülay Acar'ın haberine göre: Yeni Anayasa çalışmalarına bir destek de İstanbul Üniversitesi'nden geldi. Meclis Başkanlığı'na iletilmek üzere bir anayasa raporu hazırlayan İstanbul Üniversitesi, "Anayasanın değişmez hükümlerindenceza hukukuna nasıl bir Anayasa" sorusuna yanıt arandı.

İstanbul Üniversitesi Anayasa çalışmalarına destek vermek için hazırladığı Anayasa Raporu'nu açıkladı.Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer'in öncülüğünde hazırlanan rapor, 70'e yakın ülkeden 500 katılımcının konu ile ilgili görüşleri alınarak hazırlandı.

İstanbul Üniversitesi'nin Anayasa Raporu'nda "değişmez ve değiştirilmesi teklif edilemez maddeler, hak ve özgürlükleri kısıtlanmamalı" deniyor. Ve buna Anayasanın 2.maddesinde yer alan "Atatürk milliyetçiliği ve laiklik" dahil ediliyor. İstanbul Üniversitesi'nin Anayasa Raporu'nda konu edilen temel başlıklar ise şunlar:

"Ceza Hukuku değiştirilmeli, HSYK ayrılmalı, Yüce Divan kalkmalı, sosyal haklar yasada yer almalı."

RAPORDA ÇARPICI ÖNERİLER VAR

Ceza Hukuku'nun uluslararası standartlara kavuşması, HSYK yerine Hakimler ve Savcıların ayrı ayrı kurullarda düzenlenmesi, Anayasa Mahkemesi'nin Yüce Divan yetkisinin kaldırılması ve sosyal hakların kanunlar düzenlenmesi gibi çok sayıda
öneri var. İlk defa halkın katılımıyla gerçekleşecek bu sürece tüm vatandaşların katılması gerektiği bilinciyle hazırlandığı belirtilen rapor, TBMM Başkanlığı'na da sunulacak.

İstanbul Üniversitesi bünyesinde yeni bir anayasa yapımına dair yapılan çalışmaları temel alan bu rapor, İstanbul Üniversitesi'nde düzenlenen Yeni Anayasa etkinliklerini düzenleyen ve tebliğ sunan öğretim üyelerinden oluşan Raportör Kurulu tarafından hazırlandı. Hemen her konuda, karşı görüşler gerekçeleriyle birlikte ortaya sunulmuş ve sonuçta kurulun kendi kanaatini belirten değerlendirmeler yapılmıştır. Rapor, akademisyenlerin, öğrencilerin, sivil toplum örgütlerinin, kısacası toplumun farklı kesimlerinin ve sesini duyuramayanların düşüncelerini içeren bir çalışmadır.

YENİ ANAYASA SÜRECİNDE TARTIŞILAN KONULARA AÇIKLIK GETİRİLDİ

Raporda, anayasa yapım yöntemi dahil olmak üzere, son günlerde tartışılan anayasanın değişmez hükümlerinin geleceği; Türkiye'nin tercih etmesi gereken siyasi rejimin başkanlık mı, yarı başkanlık mı, veya parlamenter rejim mi olması gerektiği yönündeki tartışma; egemenliğin kullanılması ve ulusal-üstü örgütlerle paylaşımı sorunu; temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması, anayasada ceza hukuku ilkeleri, laiklik ilkesi, vatandaşlık düzenlemesi ve yargı gibi konular hakkında tez ve antitez şeklinde görüşler dile getirilmiş ve genel eğilim belirtildi.

ANAYASA MAHKEMESİ'NİN YÜCE DİVAN GÖREVİ SONLANDIRILMALIDIR

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer, "Laikliğin, yeni anayasada dışlayıcı, vatandaşın temel hak ve özgürlüklerini sınırlayan, tasfiye edici değil, tarafsız kalan, din ve vicdan özgürlüğünü geliştiren, pasif bir laiklik olarak yer alması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

İstanbul Üniversitesi'nin Yeni Anayasa Raporu'nun açıklandığı basın toplantısında konuşan Sözüer, hangi dönem olursa olsun özgürlüğün, insan haysiyetinin temel olduğu esasının mutlaka korunması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Yeni Anayasa'da, vatandaşlık konusunda belli bir vurguya gerek olmadan vatandaşlığın herkes için temel hak olduğunun ortaya konulmasının, Türkiye'deki tartışmaları çözeceğini" ifade eden Sözüer,ceza hukuku ile ilgili tüm düzenlemelerin uluslararası standartlarda olması gerektiğini vurguladı.

Sözüer, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Anayasa Mahkemesi'nin çoğunluğu hukukçulardan olmalıdır. Üye sayısı da arttırılmalı, Anayasa Mahkemesi'nin Yüce Divan görevi sonlandırılmalıdır. Yüce Divanyargılamaları, Türkiye'de sorunludur. Hakimlik tecrübesi az kişilerden oluşan Yüce Divan'da adil yargılama yapmak imkansızdır. Yüce Divan'ın temyizi de yok. Bu nedenle Yüce Divan yetkisi kaldırılmalıdır."

Yeni anayasadan üniversitelerin de beklentileri olduğunu vurgulayan Sözüer, "Akademik özgürlük ve özerklik, kürsü özgürlüğüdür. Kürsüdeki öğretim üyesini güçlendirmedikçe bu kurumların yetki, görev ve seçimlerinin nasıl olacağı, o kadar önem taşımıyor" diye konuştu.