Özel Haber

kedi gözü

Sedef Erken, avukatlık, yöneticilik, danışmanlık, menajerlik, sivil toplum gönüllüğü gibi birçok yönüyle hayata bağlanmış bir kadın. Tüm bunların yanında bir de yazdıkları var. İşte Kedi Gözü bu yazdıklarından derlediği, yaşayan bir kitap.

Erken, 2008’de 3 yaşındaki oğlunun otizmli olduğunu öğrendiğinden bu yana mücadele eden bir anne aynı zamanda. Kitabı da daha çok anne kimliğini yansıtıyor. “Hayatın getirdiklerine direnmek yerine, uygun şekilde dönüşerek şifa bulmak” onun yaşam felsefesi olmuş çünkü…

"Kedi Gözü" hikâyesi

- Her kitabın bir hikayesi var mutlaka. "Kedi Gözü"nün hikayesini bizimle paylaşır mısınız?

Kitabın hikayesini önsözde kısaca anlatmaya çalıştım. Diğerleri gibi sıradan olduğunu düşündüğüm bir günde hayatım bütünüyle değişti. 40’lı yaşlarımın başındaydım; ama o güne kadar öğrendiğim şeyler ayakta kalmak için pek de işe yaramıyordu. "Kedi Gözü" çaresizlik anlarımda, köşeye sıkıştığım yerlerde içimden yükselen sesin bir yansıması aslında.

- Adı neden "Kedi Gözü"?

46 dergisinde yazdığım köşenin adıydı. O dönem köşenin adını neden Kedi Gözü olarak seçtiğimi hatırlamıyorum. Kitabın yayın zamanı geldiğinde önsözü yazarken anladım. Meğer o yazıları yazmak gerçekten de bir kedi gibi köşeme çekilip yaralarımla tek başıma uğraşmanın bir parçasıymış benim için.

Farklı boyutların keşfi

- Kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?

Üniversite dönemimden beri kendi kendime yazıyordum. Tamamen kişisel şeylerdi, kendimle konuşmalar diyebileceğimiz günlük tarzı bazı yazılar, şiirler, notlar. Bir süre sonra hepsini yırtıp atmıştım. Bir kitap yazayım diye karar vermedim. Yazdıklarımın çoğunu kâğıt üzerinde ilk kez gördüğümü, zihnimdeki yerlerini kâğıda dökmeden önce bilmediğimi yazdıkça fark ettim. Yazmayı sürdürmeyi, zamanla yazdıklarımla aramdaki ilişkinin farklı boyutlarını keşfetmeyi umuyorum.

- Çok yönlü ve dolu bir insansınız. Sizi ve kitabınızı anlamak için sizi nasıl okumalı?

Okuyan nasıl istiyorsa öyle. Bu benim karışabileceğim bir şey değil. Kitapla okuru arasında kurulabilecek bağ adına yapabileceğim tek şey yazmak.

İyimserler ve kötümserler de umutlu

- Sizce umut ne demek? İnsanı gerçekten hayata bağlıyor mu?

Zor bir soru bu aslında… Umut benim üzerine çok kafa yorduğum, yazarken de yaşarken de anlamaya çalıştığım bir kavram. İyimserler kadar kötümserlerin de bir anlamda umutlu olduğu bir gerçek. Zorluklar olmadan mutluluğa layık olamayacağını düşünen biri için umut ayakta tutan bir şeyken, nispeten rahat bir hayat geçirmiş biri için umut arzularının, isteklerinin ayağına gelmesini beklemek olabilir mesela. Müebbet hapis yemiş bir mahkûm içinse artık yalnızca beklemektir, her sabah gazeteyi açıp bir genel af beklemek… Umut her insan için bambaşka anlamlara gelebiliyor ve o anlamı ancak o insanın kendi dünyası şekillendiriyor.

- Son olarak Ozan'ı sormadan geçemeyeceğim. Kitap hakkında yorumu nasıldı?

Ozan’ın neyi nasıl algıladığını anlamak her zaman kolay olmuyor. Onun dünyası bizimkine göre daha sessiz, sade. Beğendin mi dedim, beğendim dedi. Bir gün gelip kitabı okur mu bilmiyorum. Asıl o zaman neler düşüneceğini merak ediyorum.

damla.krakus@ensonhaber.com