Kızıldeniz'in kıyısında Akabe

Şehri ziyaret eden Zeynep Gün, Skylife Dergisi'ne bir gezi yazısı hazırlayarak Akabe'de yaşadığı tecrübeleri anlattı: Akabe’ye Kızıldeniz açıklarından bakmalı, güneş denizde yavaş yavaş erirken ve yük gemileri bile romantik siluetlere dönüşürken… Lacivert bir deniz, incecik bir sahil şeridi ve arkada neredeyse pembemsi sıra dağlar…

Kızıldeniz'in kıyısında Akabe

TESKİN EDİCİ BİR ŞEHİR

Deniz ne kadar hayat doluysa, dağlar o kadar ölgün, çıplak… Eteklerine hiçbir yeşillik tutunamamış; fakat bu tezatta bir cazibe gizli yine de; lacivertle pembenin, sahrayla denizin buluşmasındaki başkalık.

Kızıldeniz'in kıyısında Akabe-Foto Galeri

Akabe bu haliyle, Ürdün’ün sürprizlerinden biri… Yüzde sekseni çöllerle kaplı ülkenin tek sayfiye şehri ve deniz kıyısındaki bütün şehirler gibi teskin edici…

Kızıldeniz'in kıyısında Akabe

DAYATILAN RUTİNLERİN UZAĞINDA

Başkent Amman’ın beyaz taş evleri de göz okşayıcı tabii; fakat Akabe, gündelik hayatın dayattığı rutinlerin uzağında, palmiyeli caddeleri, revaklı çarşıları, güler yüzlü ve sakin halkıyla bir hamakta sallanmakta sanki.

Kızıldeniz'in kıyısında Akabe

MERCAN GEMİSİ

Akabe’de hayat, tahmin edileceği üzere, deniz kıyısında ve denize paralel uzanan cıvıltılı caddelerde akıyor ve şehre inen herkesin, bir an evvel buluşmak istediği Kızıldeniz, ziyaretçilerini memnun edecek imkânlar sunuyor. Burası, dalış tutkunlarının sevdiği adreslerden biri, bilhassa da mercan tepesinin bulunduğu nokta, sadece kırmızı mercanları değil, zengin bir su altı yaşamını da gözler önüne seriyor.

Aşağıda artık yaşamayan bir şey de var tabii ve onu görebilmek için dalmaya ihtiyacınız yok. Kral Abdullah’ın emriyle batırılmış bir gemi… Mercanlara yuva olması için batırılan bu gemiyi, cam tabanlı küçük teknelerden izlemek mümkün.

Kızıldeniz'in kıyısında Akabe