Mozart’ı kıskanan müzisyen: Salieri Kompleksi
Özel İçerik

“Tanrım madem bana Mozart’daki gibi bir yetenek vermedin onu anlamamı sağlayacak zekâyı da vermeseydin” sözleriyle damga vurmuştu Antonio Salieri. Akli melekelerini tartışacak değiliz fakat bu adam, kıskançlık konusunda tam bir deliydi. Saray bestecisi olarak büyük başarılara imza atan Salieri’nin en büyük talihsizliği, Mozart gibi dahi bir müzisyenle aynı dönemde yaşamış olmasıydı.

SALİERİ’NİN MOZART KOMPLEKSİ

Kuşkusuz Mozart ile ilgili en çok vurgulanan konulardan biri, müziğinin yanı sıra düşmanlarıydı. Mozart gibi iddialı bir genç olan Salieri de başka bir şekilde yoluna devam edebilirdi ama o, sansasyon yaratacak derecede Mozart’ı kıskanıyordu. İki başarılı müzisyen arasındaki gerilim, daha çok ofis politikalarına benziyordu.

Mozart dahi bir çocuktu. Henüz 3 yaşındayken notaları öğrendi. 4 yaşındayken kısa parçalar çalmaya başladı. 5 yaşında kendi eserlerini yazmaya başladı. İlk senfonisini 8 yaşında yazdı. 19. yüzyılda onun karşısına çıkacak başka bir müzisyenin şansı çok zordu.

Mozart’ı kıskanan müzisyen: Salieri Kompleksi

DAHİLİK VS. ÇALIŞKANLIK

Antonio Salieri, Franz Liszt ve Schubert, Beethoven gibi isimlerin hocasıydı. Aslına bakarsanız en az Mozart kadar da iyi besteleri vardı. Onu yaralayan ve kıskançlıktan delirten şey Mozart’ın ışığı ve müzik dehalığının altında kalması oldu. Salieri eserleri için aylarını verirken, bu işte doğuştan yetenekli Mozart, günler içinde çok daha muhteşem bir eser ortaya koyuyordu. Deha ne kadar artarsa, başka bir sanatçının kıskançlığını da o denli artıyordu.

Mozart’ı kıskanan müzisyen: Salieri Kompleksi

‘’BENİM BİNBİR EMEKLE YAPTIĞIM, ONUNKİNİN YANINDA CANSIZ BİRER ÇENTİK’’

Salieri Mozart’a olan komplesini şu sözleriyle anlatıyordu;

‘’Bu gece bu şehrin hanlarından birinde kıkır kıkır gülmekte olan bir çocuk, bilardo topunu bir kenara itmek gereğini bile duymadan kâğıdın üzerine öyle notalar serpiştirebilir ki, benim bin bir emekle düşüne taşına ortaya çıkarttığım sonuç onunkilerin yanında cansız birer çentik gibi kalır.”

‘’ONA KUTSAL YETENEK, BANA ANLAMA YETENEĞİ…’’

Salieri, Tanrı'nın bu şımarık çocuğa kutsal bir  yetenek verdiği, ancak kendisine sadece bunu anlama yeteneğini verdiğinden yakınıyordu.

''Tanrım neden böylesine şımarık ve kibirli bir çocuğa böylesine tanrısal bir yetenek bahşettin!"

Mozart’ı kıskanan müzisyen: Salieri Kompleksi

KISKANÇLIKTAN İNTİHAR ETMEK İSTEDİ

Bu kıskançlık Salieri’nin yeteneğini yitirmişti. Hayatının son yirmi yılı için neredeyse hiç müzik yazmamıştı. Salieri intihar denemesinde bulunmuştu ve psikiyatri kliniğine yatırılmıştı. Bir rahip onu günah çıkartması için ziyaret ediyordu. Salieri, rahip ile yaptığı konuşmada gençliğinden bahsediyor ve Mozart’ın gençliği ile karşılaştırıyordu. Tıpkı Mozart gibi bir müzikçi olma rüyasından bahsediyordu. Bu büyük bir hastalığın habercisiydi. İşte Salieri Kompleksi hastalığı, Salieri’nin Mozart’a ve nicelerinin nicelerine duyduğu komplekse verilen isim olarak tarihe geçti.

Mozart’ı kıskanan müzisyen: Salieri Kompleksi

‘MOZART’I ZEHİRLEYEN CANİ’

Mozart deyince hepimizin aklına sarayda yaşamış o şaşaalı saç modelleriyle ağır bir adam geliyor olabilir ama değildi. Mozart deli dolu, alaycı ve çılgın bir müzisyendi. Salieri, Mozart gibi bir müzik dehasının gölgesinde kalmış, çalışkan bir bestekârdı. Kıskançlık duygusu ve hırsı onu yerle bir ederek, yaptığı eserleriyle değil, Mozart’ı zehirleyerek öldüren bir cani olarak geride bırakmıştı.

AMADEUS

Salieri ve Mozart’ın hikayesini, gerçeklik ve kurgu arasında gidip gelen Amadeus filminden izleyebilirsiniz.

Mozart’ı kıskanan müzisyen: Salieri Kompleksi