Nejat İşler ilk kez hastalığını anlattı

Nejat İşlerr

O dönüm noktalarından biri ise, geçen senelerde geçirdiği hastalığı idi. İşler, hastanede yattığı süre boyunca sevenlerini kaygılandırdı. Kitapta ise bu hastalıktan sonra aldığı, Gümüşlük'e yerleşme kararını yazdı.

"GEZİ'YLE BERABER GARİP ALAMETLER BELİRDİ BENDE"

Nejat İşler'in yazdığı konuyla ilgili kısım: Gezi'yle beraber garip alametler belirdi bende. Fiziken sedef hastalığıyla tanıştım, ruhen de geçmiş hayatımın muhasebesine giriştim. Sedef gittikçe ilerliyordu, kaygılandım, çalıştığım işten affımı istedim, köye (Gümüşlük) sığındım. Bir sürü karar aldım, bu kararları uygulamak için kendime iyi bakmaya başladım. Felek, uzaktan sırıtıyormuş meğer.

"BİR MANİTA VASITASIYLA İTHAL ETTİM VİRÜSÜ"

Kış sertleşti, acayip bir grip salgını sardı etrafı. Duyuyoruz ama uzaktan. Köyde henüz bir vaka mevcut değil. Durumdan çıkarıp bir manita vasıtasıyla ithal ettim virüsü. Alkol bir sürü rahatsızlığı gizler. Yıllardır hasta olmamışım. Kendime bakıyorum ya, alkol yok. Fena hastalandım.

"BİR DE KANLI ÖKSÜRÜK"

''Lan,'' dedim ''grip böyle bir şeymiş demek ki. İlaç bilmiyorum, doktora gitmiyorum. Berbat haldeyim, yataktan çıkamıyorum. Bir de kanlı öksürük başladı mı?

''Benim serum yeme zamanım gelmiş,'' dedim. Güvendiğim bir arkadaşımla hastaneye gittim. Hastanede bayılmışım. Gözümü açtığım bir ara, birisi gelip, ''Ailenize haber vermemiz gerekiyor,'' dedi. Ailemi telaşlandırmak istemiyordum, menajerim aklıma geldi. Sonrasını herkes basından biliyor.

"BENİ KÖYE GÖNDERİN"

Bunlar başıma geldikten sonra hep şunu düşünüyordum: Köye gitmem lazım. Hep benim Avrupa'da bir sanatoryumda yatmamı tasarlıyorlardı. Bütün doktorlarıma ısrarla, ''Beni köye gönderin. Ben köye gideceğim ve iyi olacağım'' diyordum. Öyle de oldu. Köye geldiğimde bütün köy çok üzüldü. Çünkü 90 kiloydum, görenler çok şaşırıyor ama belli etmiyorlardı. Ben hastanede yatarken her şey duyulmuş. Bana o kadar iyi davrandılar ki anlatamam. Kapıma köy yumurtası, mandalina, keçi peyniri filan koyuyorlardı sürekli. İstanbul'da olsam kimsenin umurunda olmazdı. Ve o zaman kesin kararımı aldım: Artık burada yerleşik yaşayacağım ve hiç gitmeyeceğim.

"DOKTOR 'PARMAKLARI KESELİM' DEDİ"

Parmaklarım iyice siyahlaşmıştı. Sadece o yüzden gittim İstanbul'daki hastaneye, doktor da, ''Parmakları keselim,'' dedi. O ameliyattan sonra iki ay daha yattım hastanede. Sonda döndüm köyüme. Doktorlar hala seni Avrupa'ya gönderelim diyordu. Ama neyle gideceğiz ki Avrupa'ya? Öyle kolay değil oralarda tedavi olmak. Çok para gerekiyor. Geldim ve burada iyileştim.