Amerikalı senaryo yazarı,yönetmen ve film eleştirmeni Schrader, Calvin College okulunu bitirdi. Okulunda bir yandan ilahiyat eğitimi aldı. UCLA’da ünlü film eleştirmeni Pauline Kael’in referansıyla film çalışmaları üzerine yüksek lisans yaptı. Daha sonra yine Kael’in gözetiminde Los Angeles Free Press’te ve Cinema dergisinde film eleştirisi yazıları yazdı. Önemli bazı filmlerin senarist olarak tanındı. Taksi Şoförü (1976), Kızgın Boğa (1980), İsa’nın Son Günahı (1988) gibi filmlerin senaryosuna imza attı.
SİNEMA VE ARTI DEĞER
Kitap yazdığı için kendisi için yazar da diyebileceğimiz Schrader, sinemayı bilindik kalıplardan çıkartarak farklı bir yere koyuyor. Sinema insanların her daim ilgisini çekmiştir. Biz yeni kuşaklar hatırlamayız belki ama bir dönem yazlık sinemalar vardı. Sonra evlerimize giren sihirli kutularla bu ihtiyacı giderdik. O da yetmedi akıllanan telefonlarımızdan her şeyi izlemeye başladık. Bundan da tatmin olmayınca kendimizi alışveriş merkezlerine atarak elimizde koca mısır kutularıyla yayıla yayıla film izlemeye başladık. Bütün bunlar bizi bizden alan değerler bütünü olsa da sinemadan kopmamızı da bir artı değer olarak görüyorum.
SİNEMADA AŞKIN ÜSLUBU
Sinemada Aşkın Üslubu, bildiğimiz sinema ve sanat kitaplarından farklılık arz ediyor. Sinemayı sadece bir sanat dalı olarak değil, onu dünyevi ve maneviyat ögelerle açıklığa kavuşturuyor. Sinema dediğimiz görsel bütünlüğün inançla olan derinlikli bağlamı çerçevesinde konu irdeleyen Schrader, okurların dikkatini başka yerlere çekiyor.
KİTAP İLK DEFA TÜRKÇEDE
Usta yönetmen sadece sinemayı bu ulvi değerlerle ele almıyor; aynı zamanda sanat dediğimiz geniş yelpaze altında varlık sürdüren diğer dalları bu potada eritiyor. O’nun potasında sanata dair her şey var. Sinemada belirlediğimiz üslup aslında nasıl bir çalışma yapacağımızı da belirliyor. Dolasıyla Sinemada Aşkın Üslubu hem sinema sektörü için hem de genel sanat anlayışı için yeni bir soluk getiriyor. Ülkemizde daha önce basımı olmayan kitabı İnsan Yayınları yayımlayarak bu alanda önemli bir adım atarak kitabı Türkçeye kazandırdı. Sinema televizyon okuyan öğrencilerin ve sinemaya gönül vermiş insanların okumasında elzem görüyorum.
ELEŞTİRİ VE AŞKIN SANAT
Aşkın sanatla ilgili eleştiriler titizlik anlaşılabilir, çünkü bir sanat ne kadar saf ve mutlaksa o kadar kullanışsızdır. Nihayetinde aşkın sanat kendisini yıkan bir süreçtir. Geleneksel Hristiyanlık ve Doğu'ya özgü sanat hakkındaki çalışmada bu durumu şöyle ifade eder; “Sanat en zirvesinde bile maksada ulaşmak için bir araçtan ibarettir, hatta kutsal kitaplarla ilgili sanat bile buğulu bir camın ardından bakmaktan öteye gidemez; her ne kadar bu hiç görmemekten iyi olsa da, hakikatle karşı karşıya gelindiğinde her tür tasvir imkânı yok olur.”
AŞKIN ÜSLUP NEDİR?
Anlamsal olarak aşkın üslubu kabaca tanımlayan Schrader; “Aşkın olanı ifade eden genel temsili sinemasal biçim. Her ne kadar sinemada bazı farklı aşkın üslupların olduğu kabul edilse de, bu çalışmada kullanıldığı şekliyle aşkın üslup, belli özel bir sinemasal biçimi ifade etmektedir."
YASUJİRO OZU FİLMLERİ
Ozu’nun filmleri Doğu’da üslup kullanımı örneklerindendir. O'nun filmleri doğal yerli olduğunu ifade eden yönetmen şöyle devam ediyor; “Bizzat Japon kültürü sayesinde ticari bakımdan başarılı filmlerdir. Aşkın deneyim kavram olarak Japon kültürüne daha doğrusu Doğu kültürüne o kadar içindir ki Ozu, hem aşkın üslup kullanmayı hem de Japon sanatının güncel gelenekleri içinde kalmayı başarmıştır. Bunun içindir ki, Ozu 'en Japon yönetmen' olarak tanımlanır.”
Kitap sayfası için iletişim: ergul.tosun@ensonhaber.com
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış