Savcı Öz'den Nedim Şener'e 50 soru

Savcı Öz'den Nedim Şener'e 50 soru

Vatan Gazetesi'nden Savaş Akın'ın haberine göre: Savcı Öz'ün, tutuklanan Nedim Şener'e, sorgu sırasında 50 soru sorduğu belirtildi.

5,5 SAAT SORGU

Öz, yaklaşık 50 soru sordu. Soruların büyük bölümü Şener'in ve Hanefi Avcı'nın yazdığı kitaplarla ilgiliydi. Şener, kendisiyle ilgili soruşturmanın başlamasına neden olan ihbar mektubundaki tüm iddiaların asılsız olduğunu söyledi.

Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık dün sabah 05.55'te tutuklandı. Nedim Şener'in önceki gün saat 16.00'da başlayan ve Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz tarafından yapılan sorgusu saat 21.40'a kadar sürdü. Şener'in yaklaşık 5.5 saatlik sorgusunun büyük bölümü yazdığı kitaplarla ilgiliydi. Şener'in ardından Ahmet Şık, sorgulanmaya başlandı. Öz, Şener ve Şık'ı "Ergenekon terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla tutuklanma istemiyle Nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk etti. Mahkeme savcılık talebine uydu.

İşte o sorgudan yansıyan notlar:

ZEKERİYA ÖZ: Barış Terkoğlu ile yaptığınız telefon görüşmesinde Barış, "Ben odatv.com sitesini bilir misiniz bilmiyorum. Adım Barış. Dink ödülü Alper Görmüş'e verildi. Eleştiren bişey yapmak istiyoruz. İstediğiniz bişey varsa onu yayınlayabiliriz" diyor. Siz ise "Yorum tamamen size ait olsun. Ben o konuda bişey yapmayayım. Soner abiye selam söyleyin ne zaman isterseniz" diye cevap veriyorsunuz. Görüşmenin içeriğinden Soner Yalçın'la samimi bir irtibatınız oluduğu anlaşılıyor. Açıklayınız.

NEDİM ŞENER: Görüşme içeriğimden benim o kişilerle yakın olmadığım anlaşılıyor. Ben Yalçın'la aynı binada bile bulunmadım.

ZÖ: Ulusal Medya 2010 belgesinde Ergenekon'un inanılırlığının ortadan kaldırılması, soruşturmayı yürüten kişilerin yargılanması gerektiği vurgulanıyor. Örgütün bu hedefleri için siz neler yaptınız?

NŞ: Bu konuda hiç bilgim yok.

'Avcı'nın kitabından haberim yoktu'

ZÖ: Avcı'nın kitabında ne tür çalışmalarınız oldu? Hanefi Avcı ile nasıl bir işbirliği yaptınız?

NŞ: Avcı'nın kitap yazdığından kitabı masamın üstüne gelince haberim oldu. Haber kaynaklarımdan en zayıflarından biri si Hanefi Avcı.

'Yalçın'a suç duyurusunda bulundum'

ZÖ: Odatv'de ele geçirilen Hanefi isimli belgede "Referandum sürecinde cemaati yıpratmalı ve güvenilirliğini azaltmalı, Hanefi kullanılmalı. Avcı ile direk görüşmeyelim. Nedim'i ve Cumhur'u kullanalım" yazdığı tespit edildi. Soner Yalçın ifadesinde "O şahıs Nedim Şener olabilir" dedi. Avcı ile irtibatı sağlamanız görevi size kimler tarafından verildi?

NŞ: Yalçın böyle söylediği için suç duyurusunda bulundum.

ZÖ: Avcı'nın kitabında Dink cinayeti ile ilgili "Karanlık nokta kalmamıştır" vurgusu yapılıyor. Siz tersini savunuyorsunuz. Ama birçok yazınızda kitabın savunuculuğunu yaptığınız görülmektedir. Odatv'de ele geçirilen notlarda, "Nedim ile Hanefi'nin Dink konusundaki görüş ayrılıkları gündem yapılmamalı" yazısı bu hususları birebir uyguladığınızı gösteriyor. Nasıl açıklayacaksınız?
NŞ: Ben kitabı şiddetle savunmadım. Medyada çok övücü yazılar çıktı. Ayrıca Dink cinayeti ile ilgili eksik olduğunu da ifade ettim. Bir röportajımda 'Dink ile ilgili bir kitabın çıkacağını bilseydim hukuki anlamda da engel olurdum' demiştim.

ZÖ: Kitabın savunuculuğunu yapan açıklamalarınız var, bu kitap için aktif olarak görev aldığınız anlaşılıyor. Hangi maksatla yaptınız?

NŞ: Asla savunuculuk yapmadım.

ZÖ: Avcı tutuklandığında 'Tutukluluk çıktı haklılığımız anlaşıldı' demiştir. Bu mesajı eşine, gönül ilişkisi olan kadına ve size atmıştır. Siz bu kitapla herhangi bir ilişkiniz olmadığını söylüyorsunuz. Size mesaj atmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
NŞ: Bu mesaj sadece 3 kişiye değil birçok kişiye atılmıştır. Bu soru bana bir programda Şamil Tayyar tarafından soruldu. Ben net bir sayı bilmediğinden cevap veremedim. Köşemde Tayyar'ın tavrını eleştiren bir köşe yazısı da yazdım.

'Zeki Müren CD'si bile bırakmadım'

ZÖ: Yaptınız bir telefon görüşmesinde Oda Tv'de hakkınızda çıkan belgelerle ilgili bir süre konuştuktan sonra, "Bir gazeteci evde tek bir CD tutamaz mı? Bilgisayar bulunduramaz mı? Ama hepsini bakın çıkarıp attım. Zeki Müren CD'si bile bırakmadım" diyorsunuz. Şayet örgütsel bir durumunuz yoksa evinizdeki tüm dijital verileri niye atıyorsunuz?

NŞ: Ben evimde çalışmayan bir insanım. Çocuğum var ve vaktim olmuyor. Evimi polis basacak diye temizlemedim.

ZÖ: Sabri Uzun'la yaptınız telefon görüşmesinde "Beni aramak cesaret ister, mutlaka izliyorlardır" diyorsunuz. Neden izlenidiğinizi düşünüyorsunuz?

NŞ: Bu benim çevremdeki insanlarda oluşan genel bir kanaat. Ben de bunun etkisinde yaşıyorum.

'Ergenekon sanıkları beni tehdit etti'

ZÖ: Sizinle ilgili ihbarda Ergenekon Terör Örgütü'nün propaganda biriminde çok gizli bir göreviniz olduğu, aldığınız talimatlar doğrultusunda haberler yaptığınız ve kitap yazdığınız anlaşılmıştır. Oda TV'den alınan dijital verilerde Ergenekon davasını yıpratmak için Avcı adıyla çıkan kitapta Ergenekon'un boş bir dava gibi gösterilmesini sağladığınız anlaşılmıştır. Bu durumu açıklayınız.

NŞ: Ben böyle bir görev almadım. Ergenekon sanıkları tarafından tehdit edildim. Hiçbir yazı ve eylemimden Ergenekon'un boş bir dava olduğu sonucu çıkmaz. Son yazdığım kitapta Ergenekonda yargılanan bazı sanıklar arasında Dink cinayeti sanıkları arasındaki telefon irtibatını gösteren şemaları yayımladım. Ergenekon Kafes ve Balyoz iddianamelerinde Dink cinayetinde bu soruşturmalar arasındaki bağlantılara yer vererek birleştirilmesi için televizyonlarda açıklamalar yaptım, yazılar yazdım. Hatta, haddimi aşarak savcıların ağır davrandıkları yönünde açıklamalar yaptım. Oda Tv ile belirtildiği gibi bir ilişkim olmadı. Avcı'nın kitabıyla ilgili hiçbir bilgim olmadığı açıktır. Aynı zamanda Avcı'yla herhangi birisi adına görüşmem olmadı.

'Onlar şifre değil mavi tur tatili'

ZÖ: Baki Özilhan sizinle yaptığı görüşmede "Biliyorsun bu dalga malga hikayesi mavi tur zamanı geçiyor galiba. Dalgaya yakalanmayalım" diyor. Bu şifreli konuşmadaki "dalga, tur, turist, hava durumu" kelimeleri ne anlama geliyor?

NŞ: Baki Özilhan CHP Basın danışmanıdır. Bunlar şifreli kelimeler değil, Özilhan'ın tatile çıkacağı mavi turla ilgili konuşmalardır. Baki Özilhan'a sorarsanız teyit edecektir.

ZÖ: Nilgün XXX'le yaptığınız görüşmede, "Ha ben sizi sabitten arayayım" dediğiniz tespit edilmiştir. Görüşmede gizliliğe dikkat etmenizin sebebi nedir?

NŞ: Nilgün bizim gazetenin sekreteridir. O anda görüşmede olduğum için bu cevabı veriyorum.

'Dündar'la neden gizliliğe dikkat ediyorsunuz?'

ZÖ: Uğur Dündar, yaptığınız bir telefon görüşmesinde, "Ödül töreninde bir arkadaşım sana bir dosyadan bahsedecek, sen konuş ama o konuda bana telefonda bana birşey söyleme" dediği, sizin de, "İnşallah ulaştıracağım size peki" dediğiniz tespit edildi. Gözliliğe dikkat etmenizin nedeni nedir?

NŞ: Uğur Bey kimseyle konuşma dediği için öyle söyledim. Haber Arena'da yapılacağı için beni uyarıyor.

ZÖ: Dündar, Adil Serdar Saçan ve Şener'in katıldığı bir televizyon programına ait dökümler okundu. Ergenekon mühimmatları ve Tuncay Güney'in 2001'de yakalanmasının bir cemaat tarafından intikam için yapıldığı, komplo yapıldığı açıklamaları soruldu.

NŞ: Komplo terorileri çok konuşuluyordu. Ben de komplo varsa Güney'i ilk sorgulayan kişi olduğu için Saçan'a bunu sordum. Ben Dink cinayetini ilk defa Ergenekon tarafından üstlendiğini iddia eden görüşleri her erde dile getirdim, kitaplarımda yazdım.

'Gazeteci mağdurdan yanadır'

Gazeteci Ahmet Şık, Savcı Öz 'e 1,5 saat verdi. Yaklaşık 15 soru yöneltilen Şık'a Soner Yalçın ve Odatv ile ilgili sorular soruldu. Yayınlanmamış kitabının odatv 'nin bilgisayarlarından çıkması ile ilgili "Kitabınız neden oradaydı? " sorusu yöneltilen Ahmet Şık, "Kitabımın orada nasıl bulunduğundan haberim yok. Ben kitabımı sadece avukatlarıma, yayını için de birkaç dostuma vermiştim. Kitabımın oraya nasıl gittiğini aydınlatacak olan sizsiniz. Ben bilmiyorum" dedi. Uzun bir savunma yapan Şık, gazetecilik anlayışını anlatırken, "Gazeteci tarafsız olamaz. Mağdurdan ve ezilenden yanadır" diye konuştu.

İşte o ihbar mektubu

Nedim Şener'le ilgili soruşturmanın başlamasına neden olan ihbar mektubu da günışığına çıktı. 6 Mayıs 2009 günü, "M.Yılmaz" imzasıyla İstanbul Emniyetine mektup şöyle:

"Sayın yetkililer, Milliyet muhabiri Nedim Şener aslında ergenekonun propaganda biriminde çok gizli bir görevlidir. Nedimin görevi ticari alanda sıkıştırılacak ve gelir sağlanacak grupları tehdit etmektir. Derin devlete karşı görünür ve bu perdenin arkasında Ergenekon tetikçiliği yapar. Onun işaret fişeğini atmasının ardından grup uyarıyı alır ve Ergenekonla pazarlığa başlar. Bunun örneklerini gördük. SESAR isimli Ergenekon biriminin başında bulunan İsmail Yıldız ile çok gizli belge paylaşmıştır. Ergenekon tarafından uyarılması gereken UZAN grubu ile ilgili gizli bilgi ve belgeler Nedime servis ettirilmiştir. Aslında bakarsanız Nedim emir almadan kılını kıpırdatacak birisi değildir. Emri veren tabiki Ergenekon.

Hepsi asılsız

Nedim Şener ihbardaki iddialarla ilgili şu ifadeyi verdi:

İhbarda yazılanlar doğru değildir. Beni ve gazetemi hedef almaktadır. Devletin resmi raporlarına dayanarak yüzlerce haber yaptım. Talimatla ya da telkinle yapmadım. SESAR'ı tanımadım, İsmail Yıldız'la bir belge paylaşmadım. Uzan'larla alakalı yazdığım kitapların tamamı devlet el koyduktan sonradır.