Fikirci Bey: SEKİZDE SEKİZ HATALI MIYIZ
ensonhaber.com

Fikirci Bey: SEKİZDE SEKİZ HATALI MIYIZ

NEREDEN ÇIKTI BU ARAP BAHARI

80 yıllık “Arap’a çoraba bulaşmayalım”, “Ortadoğu bataklığına girmeyelim” ezberlerine rağmen, bulaştık. Neredeyse sınırları kaldırdık. Mayınları temizledik. “Neden Almanya-Belçika sınırı gibi olmasın?” dedik. Sudan’dan çıkan bir muzun, hiçbir gümrük engeli ile karşılaşmadan Moskova’ya ulaşabileceğini anlattık. Bir anda Ortadoğu ile ticaretimiz on katına çıktı. Sadece yemek yemek için Halep’ten Antep’e gelip dönenler oldu. Mısır’la ve Kuzey Afrika ile ilişkilerimiz bir anda yükseldi. Esad  ile “kardeş” olduk. Mursi ile daha da ötesi. Kuzey Irak’ı zaten bizim müteahhitlerimiz kurdu. Hangi zücaciyeye gitseniz Türk malı tencereleri görürdünüz.

Sonra aniden “Arap baharı” çıktı.

SANDIKTAN İSLAM ÇIKINCA ARAP BAHARI KIŞA ÇEVRİLDİ

Her aklı başında demokrat gibi diktatörlere karşı uluslar arası kabul gören muhalefeti destekledik. Onlar da dikkate değer başarılara imza attılar. Zannettik ki hakikaten Ortadoğu’da demokratik temsiliyete dayanan rejimler kurulduğunda Batı bunları destekleyecek.

Hiç öyle olmadı. Batı, Ortadoğu’da sandıktan “İslam” çıktığını görünce dehşete kapıldı ve bütün Arap baharı kışa çevrildi. Tüm Ortadoğu halkları ayazda kaldı.

Yani Ortadoğu açılımımız bizim dışımızda nedenlerle aleyhimize dönüştü.

KENDİ BARIŞIMIZI YAPMAMIZA İZİN VERMEDİLER

Azınlıklar ve Aleviler konusunda açılım yapmak istedik. Başta Kürtler olmak üzere tüm dinsel ve etnik gruplara haklarını iade ettik. Cem evleri sayısı 200’den 600’lere çıktı. Azınlık vakıflarına ait 1014 mülkü iade ettik. Yetinmedik, Kendi barışımızı kendimiz kurmak istedik. Kürtlerle masaya oturduk. 30 yıllık savaşı bitirdik. Dile getirilen bütün talepleri karşıladık. Dil, iletişim medya, ne varsa serbest bıraktık, hatta bazı grupların bazı aşırılıklarını bile, barışa halel gelmesin diye sineye çektik. Ama barış masasına ilk tekme yine asıl barışı istemesi gerekenlerden geldi. Bugün artık sıradan bir Kürt’ün bile asla onaylamayacağı kadar kanlı bıçaklıyız. Yani kendi barışımızı yapmamıza izin verilmedi, barış açılımımız da aleyhimize dönüştü.

Öte yandan azınlıklara en fazla hakkın tanındığı, Sümele’nin, Akdamar’ın ibadete açıldığı bir dönemde, yani tam 100 yıllık yaralarımızı sararken Batı’nın Ermeni Soykırım yasa tasarıları çıktı karşımıza, o da aleyhimize dönüştü.

VİZELER KALKACAKKEN 100 YILLIK SOYKIRIM YALANI RAFTAN İNDİRİLDİ

Turizmimiz tüm zamanların doruk noktasında idi. “30 milyon turist, 30 milyar dolar” sloganı gerçek olmuştu. Öyle ki, yüzlerce Alman ve Rus vatandaşı sahil kasabalarımıza kalıcı olarak yerleşecek kadar bizimle barış içindeydi. Putin dostumuzdu. Birkaç yüzyıllık düşmanlıktan sonra Rusya ile de bir barış dönemine girmiştik.  Ama ona da izin verilmedi. Şimdi Onlarla da kanlı bıçaklıyız. Artık “Edremit’teki tek yabancı, yengeç satan Suriyeli çocuklar” diye manşet atıyorlar.

Avrupa Birliği ile ilişkilerimizde son 10 yılda, önceki 40 yıldan çok daha hızlı mesafe alındı. 2013 yılında artık vize konusu bile bir takvime bağlanmıştı. Ne zaman ki vize’ye birkaç ay kaldı, bir anda Alman parlamentosunun aklına 100 yıllık soykırım teranesi geldi… En ateşli savunucuları da o parlamentoda bulunma sebebi Türkiye’den nefret etmek olduğu anlaşılan Türk asıllı parlamenterler oldu. Hatta o derece ki, hafiften Türkleri savunduğu düşünülen Merkel’e bile çelme taktılar,  biraz daha bizi savunsa koltuğunu devireceklerdi.

Yani AB müzakerelerimiz de aleyhimize dönüştü.

TÜM OLAN BİTEN TÜRKİYE'NİN SUÇU OLABİLİR Mİ

Bütün bunları alt alta yazıp toplayınca insan sormadan edemiyor.

Bütün bunlar tesadüf mü?

Hepsinde biz mi hatalıyız?

Ortadoğu’yu kan gölüne biz mi çevirdik?

Barış masasına biz mi tekme attık?

Alman parlamentosuna yüz yıllık yalanı biz mi hatırlattık?

Azınlıklara haklarını iade etmekle suç mu işledik?

Neden elimizi attığımız her yer kan gölüne çevrildi?

Elbette ki bütün dünyanın bir araya gelerek bizi batırmaya çalıştığını söylemek istemiyorum

Tersten bakarsak, bize elini uzatan herkese ceza kesildi.

Çok düz bir değerlendirme ile, Batı’nın Ortadoğu’da kurmak istediği “yeni düzen”e bilerek veya bilmeyerek çomak sokuyoruz.

İMF KAPILARINDA DİLENEN ÜLKE OLSAK BİZDEN İYİSİ OLMAZ

Şöyle ensesine vurup ağzından ekmeği alınan bir koalisyon hükümetimiz olsa, Batı’nın hık deyicisi olsak bütün bu sorunlar bir anda çözülür gibi görünüyor.

Ama o zaman da elimizde diz çökmüş IMF kapılarında dilenen bir ülke olacak.

Direnirsek kazanır mıyız?

Göreceğiz. Eğer bize boyun eğdiremezlerse, etrafımızdan dolaşan çözümlere razı olacaklardır. Siyasiler ne kadar mantıksız olursa olsun, sermaye o kadar aptal değildir.

@kalemciler