Şengül Boybaş: Türkiye muhteşem bir tarihe sahip
Özel İçerik

Şengül Boybaş

Dünyanın Uyanışı, Boybaş’ın ilk kitabı. Henüz emeği de, heyecanı da çok taze. Kendisiyle Göbeklitepe, kitabının kahramanları ve daha yazacakları hakkında küçük bir sohbet ettik. Yılın ilk röportajını paylaşayım o halde sizinle…

YAZMAK FİKRİ, HAYAL ETMENİN GÜCÜNDEN DOĞDU

- Kitabınızın girişinde Göbeklitepe’ye yaptığınız ziyaret sonrası bu kitabı yazdığınızdan bahsetmişiniz. Göbeklitepe’yi ziyaret etmenizin, burayı bir araştırma alanı olarak görmenizin nedenleri neydi? UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmasının bir etkisi oldu mu?

Göbeklitepe, Unesco Dünya Mirası Listesine 2018 Temmuz ayında kalıcı üye olarak kabul edildi. Benim ilk ziyaretim 2015 Kasım ayında oldu; yazmaya da 2016’nın ilk aylarında başladım. Göbeklitepe’nin dünya kültür miraslarına gireceğinden haberdar değildim; ama kişisel tarihimde çok önemli bir yeri var Göbeklitepe’nin. Bana “Yazmalısın!” diyen bir yer.

Şengül Boybaş, Dünyanın Uyanışı röportajı

- Bir kitap yazma fikri nasıl doğdu?

Eğer fazla düşünen biriyseniz düşünceler sizi vizyonlara götürür, vizyonlar ise hayalin gücünü oluşturur.  Hayalin gücü beraberinde kalemin gücünü getirir. İsteseniz de istemeseniz de bir fikriniz oluşur.  Oluşan bu fikri insanlarla paylaşmak isterseniz… Yazmak fikri hayal etmenin gücünden doğdu.

- Dünyanın Uyanışı ilk kitabınız imiş. Yeni bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz? Yazarsanız konusu ne olabilir?

“Dünyanın Uyanışı” benim ilk kitabım… Yazmakla Nikotin arasında bile bir bağ olduğuna inanıyorum. Nikotin nasıl kendini hatırlatmanın bir yolunu buluyorsa yazmak da tıpkı onun gibi… Sağ elimle kalem tutmaktan nasır oluştu. Ben unutsam da o kendini hatırlıyor. Bana kalırsa bağımlılığın en güzel hali. Kitap için yeniden kalemi elime alırsam, projemiz insan olur… İnsana dair her şey!

Şengül Boybaş, Dünyanın Uyanışı röportajı

SEN GÖRMESEN DE HAYAT KAPILARLA DOLU

- Eserinizde hayatın kapılarla dolu olduğundan ve bu kapılara ulaşılması gerektiğinden bahsetmişsiniz. Peki siz hayatın size sunduğu kapılara ulaştığınızda olumlu şeylerle mi karşılaştınız?

Kesinlikle… Hayat bize ardı arkası gelmeyen kapılar açar. Sen görmesen de hayat kapılarla doludur. Bu kapılardan geçtiğimizde gizemlerin eşiğinde dururuz. Kapı ile beraber algı değişir; değişen bu algılama biçimimiz olaylara ve konulara başka bir yaklaşım sağlar. Düşünceleriniz, gördükleriniz, hissettikleriniz artık aynı değildir. Siz de aynı kalamazsınız. Değişimin ve dönüşümün etkisini tüm dünyanızda hissetmeye başlarsınız. Benim açılan kapılarım; diğer tüm insanlarda olduğu gibi önce gizemli, yürüdükçe zor, finalde geliştirici. Toplamı mucizelerin kendisi… Diğer evrenlere veya diğer bilinçlere açılan ışıklı yollar…

- Kitabınızın ana karakteri Atiye’yi kendinizle özdeşleştirdiğiniz noktalar var mı? Varsa bunlar nelerdir?

Atiye en az benim kadar sıradan ve Atiye yine en az benim kadar sıra dışı.

- Dünyanın Uyanışı adlı eserinizdeki Anima karakteri için, Atiye’ye yardım eden ruhani bir iç ses diyebilir miyiz? Herkesin içinde kalbini dinlemesi gerektiğini söyleyen ruhani bir yan var mıdır sizce?

Konuşmayı azalttığımızda doğal sonuç olarak diğer sesleri duymaya başlarız.  Dış ses kesildiğinde iç ses ile temas başlar. Anima iç kopya, insanın gölgesi, anima duyusal bir bütünlük…

Şengül Boybaş, Dünyanın Uyanışı röportajı

“ÇOK ÇALIŞMAK AHLAKİ BİR KURALDIR”

- Dünyanın Uyanışı adlı eserinize tamamen kurgu diyebilir miyiz? Yoksa hayatınızın yansımalarını da bulabilir miyiz bu kitapta?

Kurgu, bir hikâyenin parçalarını birleştirerek anlatma yöntemidir. Her insan okunması gereken bir hikâyedir. Benim hikayemi ben okuyabiliyordum; ama benim dünyamdan size geçebilmesi için de kurguya ihtiyaç vardı. Kurgu da benim anlatma, hikayemi size anlatma biçimim…

- Dünyanın Uyanışı epey hacimli bir roman. Yazarken sizi en çok zorlayan şey ne oldu?

“Çok çalışmak ahlaki bir kuraldır” der çok ünlü bir iş insanı… Evet, bir hikâye anlatmak istiyorsanız, çok çalışmalısınız… İlk romanına kendinden başlamak gerçekten çok zordu. Zamansızlık denen yerden geçerken, zamanı kurgulamak zor iş. Şimdiki zaman gelecek zaman dillerinde çok zorlandım. Örnek ile; di’li geçmiş zaman, öğrenilen geçmiş zaman vs. En zoru ise hatırlamak oldu.

- Göbeklitepe’yi sizin için özel kılan bir şey/şeyler var mı? Var ise bu/bunlar nedir?

Göbeklitepe, bana özel değil sadece tüm insanlık için ciddi önem taşıyan bir buluntu. Göbeklitepe’nin en eski anıtı oyularak yapılmış astronomik işaretler ve taşların üzerindeki yazılar. Bize geçmişte yaşanmış ve tekrar yaşanma ihtimali olan hadiseler hakkında ışık tutmakta. 1000 yıl faaliyetinden sonra devasa bir toprak ile kapatılması hayli düşündürücü. Bazen sorguluyorum; o topraklar doğanın istediği gibi örtülü mü kalmalıydı diye. En etkilendiğim, beni ilgilendiren kısmı da bu buluntu sandığımızdan daha fazlası olabilir. Üzerindeki örtülmüş toprak insanlığın üzerine örtülmüş toprak ile aynı.

Şengül Boybaş, Dünyanın Uyanışı röportajı

TÜRKİYE MUHTEŞEM BİR TARİHE SAHİP

- Göbeklitepe üzerine araştırma yapmanız ne kadar sürdü?

Uzun hatta çok uzun ve hala devam etmekte. Sırlar henüz açığa çıkmadı. Sorabilirsiniz “Açığa çıkmalı mı?” diye; ama insanlık buna hazır değil diye düşünüyorum. Belki sonraki hikayelerimizde bahsedebiliriz.

- Adettendir sorulur, kitabınızla insanlara ne anlatmayı amaçladınız?

Aslında söylenecek o kadar çok şey var ki… Kısa ve öz olarak anlatmak istediğim; bu kitap kadim coğrafyamızda geçiyor. Türkiye muhteşem bir tarihe sahip. Üzerinde yürüdüğümüz topraklar, gerçekten sadece toprak değil. Zamanın içinden yürüyoruz. Bize düşen zamana, tarihe, kültüre sahip çıkmak. Siz bu değerlere sahip çıkarsanız, o değerler de size sahip çıkar ve bir olursunuz. Bizim misyonumuz da bunu korumak…

- Son olarak, neler eklemek istersiniz?

Dönüm noktasında olan bir tarih, geçiş yapan bir çağın içindeyiz. İnsanlık; varoluştan bu yana korku ve umut arasında bir adımlık mesafede. Korkuya yer yok. Gelecek hepimizin…

Hayal edin yeter…

Umut edin yeter…

: Teşekkür ederim.

Şengül Boybaş: Ben teşekkür ederim.

*

Instagram: biyografivekitap