Şehri ziyaret eden Keith Hancock, Skylife Dergisi'ne bir gezi yazısı hazırlayarak Seyşeller'de yaşadığı tecrübeleri anlattı: Uçaktan okyanusa saçılmış adaları, sonra aralarda dolaşan tekneleri, plajda belirmeye başlayan insanları ve kıyı boyunda ağaçların arasına gizlenmiş villaları görünce aşağıda sizi nelerin beklediğini fark etmeye başlarsınız.
ŞİRİN BİR YERLEŞKE
Birkaç dakika sonra ineceğiniz Mahe, Seyşeller’in en büyük adası ve hem hava limanına hem de başkent Victoria’ya ev sahipliği yapıyor.
Seyşeller Adaları'ndan en güzel görüntüler
Ama bu başkent bir metropol değil, kasaba görünümünde şirin bir yerleşkedir ve öyle küçüktür ki birkaç saatte tamamını keşfedersiniz.
HER DAİM KALABALIK
Mahe, dünyanın dört bir yanından Seyşeller’e gelenlerin diğer adalara dağıldığı bir ara durak olduğundan turistlerin çoğu uçaktan inince buradan deniz uçağıyla ya da feribotla kalacakları adalara geçerler.
Meraklı olanlar ise bu küçük başkentte neler var, onu aramakla meşguldür ve Sir Selwyn Clarke Pazarı’nı her daim kalabalık görürsünüz.
TEZGAHLARDAN UZUN SÜRE AYRILAMAZSINIZ
Benim gibi fotoğraf çekmeye meraklıysanız, ağız sulandıran tropik meyveler ve iri balıklarla dolu tezgâhların yanından uzun süre ayrılamayacağınıza eminim.
Adanın bir başka renkli noktasıysa her cephesi kırmızı, mavi ve yeşil renklerle, sarının türlü tonlarıyla boyanmış heykelcik ve motiflerle bezeli Arul Mihu Navasakthi Vinayagar tapınağıdır. Mahe’de halkın çoğu Hristiyan ama burada Müslüman ve Hindular da yaşıyor.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış