Sezai Karakoç ve İslam

Şair ve yazar Sezai Karakoç, medyada pek görünmemesine rağmen ortaya koyduğu eserlerle düşünce dünyamıza katkı sunmaya devam ediyor.

Hikâye, deneme, inceleme gibi türlerde de eser vermiş olan şair, daha çok şiirleriyle ön plana çıkmıştır. Özellikle Monna Rosa, şiiri unutulmazlardandır.

Bu yazı vesilesiyle o müthiş satırları bir kez daha hatırlayalım.

Monna Rosa, siyah güller, ak güller,
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister;
Ah, senin yüzünden kana batacak.
Açma pencereni, perdeleri çek;
Monna Rosa, seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmeme için yetecek;
Anla Monna Rosa ben öteliyim

KİTAP HAKKINDA

Elimdeki çalışma, 1960’da Diriliş Dergisi’nde 1961 ve 62’de Yeni İstiklal’de, 1966 ve 1967 yıllarında da yine Diriliş'te yayınlanan yazılardan oluşuyor. 1975 yılında ise kitap olarak çıkmış ve birçok baskıyla günümüze kadar ulaşmıştır.

İslam dini hakkında oldukça zengin bilgilere ulaşabileceğiniz kitabı, içinde bulunduğumuz kutsal ayla birlikte daha da değer kazanmaktadır.

DİN

İslam dininin başlıca özellikleri, ezeli ve ebedi, tek bir yaratıcıya, yaratıcının insan için tertip ettiği "mutlak düzen" biçimlerin son şeklini aldığı, bütün hesapların görüldüğü edebi bir gelecek aynı zamanda öte dünyaya inanma ve bu inançlara göre yaşamaktır.

Bunlar;

-Allah’a iman
-Ahirete iman
-Allah’ın ferdi ve içtimai olarak gerçekleştirmesini istediği ve hesabını soracağı düzene inanış…

Kuşkusuz buna bağlı özellikleriyle İslami, ahlaki, içtimai, siyasi, hatta iktisadi sistemler bulundurduğu halde, bu sistemlerden birine icra mümkün değildir. İslama, onun bir ahlakı var diye sadece ahlak deyip geçilemez.

Sezai Karakoç ve İslam

KELİME-İ ŞEHADET

Kur’an-ı Kerim’de, kökü, yerin derinliklerine işlemiş, gövdesi ve dalları göğü tutmuş bir ağaca benzetilen kelime. Göğün bütün mukaddeslerini en açık ve aydınlık şekilde insana getiren büyük muhteşem söz.

Şehadet kelimesi, insanları Allah’a, peygamberlere bilhassa bunu birbirlerine bağlayan, ışık tutan ilahi mukavelenin kabul kelimesidir. Bu önemli kelime müslümanların manevi zırhıdır. Bu zırhı kuşanan insana hiçbir güç nüfuz edemez.

İnsanları göklere yükselten kutlu bir kartaldır.

KADER

İnsan var oldukça ve yaşadığını idrak ettikçe, içindeki ya da dışındaki akım ona acı ve tatlı geldikçe, daima alınyazısını düşünecektir. Ölüm, insanları kayaların önüne götürüp bırakan dev dalgalı bir denizdir.

Karakoç'un, kaderle ilgili sözleri düşündürücüdür:

“Savaş, veba, kıtlık hep aynı dünya çölünden alınyazısının büyük rüzgârını geçiren, insanlığın önüne sık sık gelip sonsuzluğu ve derinliği düşündüğü büyük kımıldanışlardır. Bir karıncanın tuttuğu yoldan, çiçeğin gülüşünden, tabutun esrarına kadar insanların ilgilendiği her olayda, alınyazısının arka planda ellerini teşhis etmek mümkündür.”

ORUÇ VE ÇOCUK

Çocuk daha küçük yaştayken, Ramazan ayında oruç ve oruç tutmak kelimelerini ailesinden ya da çevresinde duymaya başlar. Bu kelimeler ona ilkin anlaşılmaz ve boş olarak gelir.

Oruç, büyüyen çocuğun ruhunun derinliklerinde hissetmeye ve duymaya başladığı kelimedir. Çocuk biraz daha büyüyünce işin farklı boyutlarını kavramaya başlar. Büyüklerinin yemek yememesi, çay içmemesi, sigaralarını tüttürmemesini, garipser buna anlam yükleme çalışır.

Çocuğa, oruçla madde dışı bir evrenin ilk ışıkları yanar. Yani başka bir dünyanın meşaleleri…

İBADET AYI

Müslümanların hayatında orucun önemli bir yeri vardır. İslam dünyası için bu ay bereket ve ibadet ayıdır. İnsanlar saatlerce aç ve susuz kalarak nefislerini terbiye ederler.

Ramazan ayı, insanlara yardım etmenin, yoksulları hatırlamanın, ne kadar elzem olduğunu insanlara hatırlatır.

Sevgili kitapseverler, üstat Sezai Karakoç’un İslam kitabını sizlerle paylaşmaya gayret ettim.

Nitekim kitabın içinde birçok konu yer almaktadır. Hepsini burada tanıtmam mümkün olmadığına göre, geri kalan önemli ana başlıklar için kısa ve öz olan kitabı mutlaka okumalısınız.

Kitap sayfası için iletişim: ergul.tosun@ensonhaber.com