Sezaryen doğumun ilginç tarihçesi
Özel İçerik

Doğum, teknoloji ilerledikçe farklı aşamalardan geçen bir süreç. Bundan yüzyıllar önce, sezaryen doğum yapan bir kadının ölmemesi adeta bir mucizeydi. O zamanlar ne kanamayı durdurmak, ne enfeksiyonları, ne de annenin ağrı hissetmesini engellemek için bir yöntem vardı. Eskiden uzun saatler ve günler geçmesine rağmen normal yolla doğamayan bebeği, annenin ölümü pahasına sezaryen kesisi ile doğurturlardı.

SEZARYEN DOĞUMUN İLK MEYVESİ: SEZAR

Peki bu sezaryen doğum ilk kimde denendi? Kesin olarak bilinmemekle birlikte, bir inanışa göre Antik Roma İmparatoru Sezar'ın (Jül Sezar) isminden gelmekte söylentileri var. Sezar'ın, doğumunda ölen annesinin karnını kesmek suretiyle alındığı için “Kesilip alınan” anlamına gelen “Caesar” adını aldığı iddia edilir. Sezaryen kelimesinin orta çağda Latince kesmek anlamına gelen caesare’dan geldiği bilinir. Bu inanış doğrultusunda, Roma İmparatoru, sezaryen işleminin isim babası oluyor.

HİKAYE Mİ, GERÇEK Mİ?

Bu tarihçe bazı kaynaklarda büyük tartışmalara yol açmış, tıp dünyasını karıştırmıştır. Ne yazık ki, her kafadan bir ses çıksa da emin olmak mümkün değil. Sezar'ın doğumunun, tarihte ilk defa bu yöntemle geliştiği söylense de, Sezar'ın doğduğu milattan önceki yıllarda, annenin ölmemesi olanaksızdı. Fakat kaynaklar, annesinin, doğumdan sonra da hayatta kaldığını gösteriyor. Bu da başka bir tartışma konusu.

ANNE HER TÜRLÜ ÖLÜYORDU

Sezaryen sırasında annenin ölmediği ilk ameliyat 1500'lü yıllarda gerçekleşmişti. 1800'lü yılların sonlarına doğru bile sezaryen sırasında anne ölümü %85 kadar yüksek orandaydı. Sezar'ın annesinin Sezar yetişkin yaşa gelene kadar yaşadığı bilinir, o yıllarda sezaryen gibi bir yöntem uygulansa bile bebek canlı kalabilirdi ancak annenin ameliyattan sonra kanama ve enfeksiyon nedeniyle ölmesi kaçınılmazdı.

SEZAR'IN ANNESİ SEZARYENDEN ÖLMEDİ

Her ne kadar Romalılar döneminde sezaryen gerçekleştirilmiş olsa bile, hiçbir klasik kaynak o dönemde böyle bir doğumdan sonra hayatta kalabilmiş bir anneyi kaydetmemişti. Sezaryen doğum sonrası hayatta kalmayı başarabilmiş anneyi kaydeden en yakın tarih milattan sonraki yıllardı. Tüm bunlar ele alındığında, her ne kadar kayıtlara gelmemiş olsa da, Sezar’ın annesi Aurelia Cotta ise milattan önceki yıllarda yaşamış, hem sezaryen doğum yapmış, hem de yaşamayı başarmıştı.

ALMAN DOKTOR ANNE ÖLÜMLERİNE ÇÖZÜM BULDU

XV. yüzyılda bir Alman doktoru, Afrika’da bulunduğu sırada doğuramayan kadınlara büyücünün ellerini ananas şarabı ile yıkadıktan, anneye de bir miktar içirip sonra onun karnını da aynı şarapla yıkadıktan sonra sezaryen ameliyatı yaptığını, yarayı özel bir merhemle örttüğünü, hastanın çok geçmeden iyi olduğunu görmüştü. Almanya’ya döndüğünde bunu anlatınca alayla karşılandı. Bir süre sonra gene Almanya’da Niefer adında biri karısının sıkıştığını görerek, kendisi doktor olmadığı halde, çok başarılı bir sezaryen ameliyatı yaptı.

ABD'Lİ DOKTOR EŞİNİ AMELİYAT ETTİ

Amerika’da ise ilk başarılı sezaryen ameliyatı West Virginia eyaletinde Dr. Jesse Bennett tarafından 1794 yılında gerçekleşti. Doktor, eşi Elizabeth'i ameliyat etmişti.

1928 yılına gelindiğinde, penisilin Alexander Fleming tarafından bulundu ve 1940 yılında ilaç olarak kullanılmaya başlandı. Bu tarihten sonra sezaryen ve diğer ameliyatlarda enfeksiyonlar oldukça azalttı.

TÜRKİYE'DEKİ İLK SEZARYEN AMELİYAT

Ülkemizde ise, anne ve bebeğin yaşamını devam ettirdiği ilk başarılı sezaryen ameliyatı 1900’lü yılların başında Saray Cerrahi olan Cemil Topuzlu tarafından Istanbul Nişantaşı’nda bir konakta gerçekleştirilmişti.

Zaman içerisinde hem cerrahi hem de anestezi tekniklerindeki değişimler, ilaç sektöründeki buluşlar ve dikiş malzemeleri gibi pek çok faktörün etkisi ile sezaryen, günümüzde son derece güvenli ve kolay bir ameliyat haline geldi.