Şiirleri ve söyleşisinden başlıklarla Fazıl Hüsnü Dağlarca
Özel İçerik

Fazıl Hüsnü

Bugün usta şairimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın 105’inci doğum günü. Ona, Türk edebiyatına katkılarından dolayı minnet duyuyoruz. Her şairde ince ruh, zarif bir dokunuş bulunur elbette, Fazıl Hüsnü Dağlarca’da da böyleydi. Türkçeye âşık olan şairimiz, edebiyat dilini zenginleştirmek için yaşadığı her an uğraşıyor ve bunun savaşını veriyordu. Şiir yazmaya okuma yazma bilmeden önce sözlü olarak başlayan şairimiz, okuma yazma öğrendikten sonra yazılı olarak şiirlerini kaleme almaya başlıyor. Böylelikle yazın hayatına giren şairimiz edebiyatımızın mihenk taşlarından oluyor.

Şiirleri ve söyleşisinden başlıklarla Fazıl Hüsnü Dağlarca

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA

Necip Fazıl etkisindeki ilk şiirlerinden sonra özellikle “Çocuk ve Allah” adlı kitabıyla kendi şiir çizgisine yöneliyor. Birçok şiir türünü deneyen şairimiz sürekli değişim ve gelişim içinde sanatını ortaya çıkarıyor. Şiirde her zaman özgünlükten yana olan şair, eserlerini yalın bir Türkçe ile icra ediyor. Ona göre en güzel şarkılar Türkçe söyleniyor ve gençlere Türkçenin değerini bilmek gerektiğini öğütlüyor. Şairlik hayatını birçok araştırmacı “sezgi” ve “akıl” dönemi olarak ikiye ayırıyor. Eğitimci yazar Şener Kaya, ünlü şair Fazıl Hüsnü Dağlarca ile 1970'te bir röportaj yapmış. Dağlarca'nın ölümünden sonra ise, (15 Ekim 2008) bu özel röportajı GazeteKadıköy ile paylaşmış. Şiirlerine ve söyleşisinin bir kısmına gelin şöyle bir bakalım:

Şiirleri ve söyleşisinden başlıklarla Fazıl Hüsnü Dağlarca

GECEYE KARŞI MÜDAFAA

Bu adam ölmüştür ama, 
Düşmedi toprağa henüz vakit. 
Hayatını devrettik ağaçlara 
Kalbi kimlere ait. 
Bu adam ölmüştür ama, 
Başucundan ayrılamadık. 
Sonsuz kederinde gecelerimizin 
Nedendir hala bu beyazlık.

Şiirleri ve söyleşisinden başlıklarla Fazıl Hüsnü Dağlarca

NEREYE

Nereye sevdiğin benim, inandığım nereye , 
Rüyaların yarasalar gibi uçuştuğu geceler içinden. 
Dalgınlığımla hareketlerini seçemiyorum , 
Varlığının altın kafiyesini arıyorken ben.

Şiirleri ve söyleşisinden başlıklarla Fazıl Hüsnü Dağlarca

KORKULUĞUN KORKUSU

Sen korkutursun 
Küçücük kuşları 
Bahçelerde sabahtan akşama dek 
Ama gelince kocaman gökler geceleyin 
Üstüne doğru 
Senin korktuğunu duyarım.

Şiirleri ve söyleşisinden başlıklarla Fazıl Hüsnü Dağlarca

ŞİİR YAZMAK BENİ ÇOK MUTLU EDİYOR


-En çok beğendiğiniz şairler kimlerdir?

-Yunus Emre ile Şeyh Galip.

-Sanat yaşamınızda sizi etkileyen önemli olaylar var mıdır? Bunları şiirlerinize yansıttınız mı?

Yaşamımda derin izler bırakan olaylar var. Ben küçükken evimizden üç ölü çıkmıştı. Bu acılı olay öncesi annem kötü bir düş gördüğünü bize bildirmişti. Bu beni çok etkilemişti. Bu nedenle sık sık cenaze konusuna değinmekten kendimi alamıyorum.

-Bazı ozanlarımız sevi şiirlerine ağırlık veriyor. Bazıları da toplumsal olayları işliyor, yurt gerçeklerini dile getiriyor. Geleceğe kalma açısından siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hangi konuya ağırlık verirlerse versinler, yarına kalabilmek için başarılı olmak gerekir. Şiire yeni bir soluk getiren, kendi kendini aşan, dilini yaratan, değişik imgeleri ustaca kullanan gelecek kuşaklarca da izlenecektir. Ancak şunu da eklemeliyim ki, bir ozan yaşadığı döneme tanıklık etmelidir. İçinde bulunduğu ortamı olanca çıplaklığıyla yansıtmalıdır. Büyük değişim geçirdiğimiz günümüzde, ozanlarımız yurt gerçeklerini göz ardı etmemelidir.

-Eserlerinizden, toplumcu bir ozan olduğunuzu anlıyoruz. Gençlerimiz ve aydınlarımız kadar Anadolu halkı da sizi yeterince anlıyor mu?

Evet anlıyor. Yurdun değişik yerlerinden aldığım mektuplar bunu gösteriyor. Karşı Duvar gazetesini çıkarıp, kitabevinin camına astığımda buna bizzat tanık oldum. Bir gün, rastlantı sonucu görüp gazeteden kestiğim bir köyün fotoğrafını ve altındaki şiiri gören yaşlı simitçi kitabevine girdi. Beni hemşerisi sanarak uzun uzun dertleşti. Başından geçen olayları anlattı.

Şiirleri ve söyleşisinden başlıklarla Fazıl Hüsnü Dağlarca

ŞİİR YAZMAK İÇİN YER, ZAMAN VE ORTAM ARAMAM


-Şiirlerinizi nerelerde ve hangi zamanlarda yazıyorsunuz?

Her yerde, otobüste, trende, vapurda. Şiir yazmak için yer, zaman ve ortam aramam.

-Kısa zamanda çok şiir yazdığınızı biliyoruz. Yahya Kemal’in bazı şiirlerini 3 ile 7 yılda tamamladığı söyleniyor. Uzun süre şiir üzerinde çalışarak bitiriyormuş. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Demek ki, herkesin izlediği bir yol var. 7 yıl bir şiiri bekletmek, 7 yıl aynı yerde durmak olmaz mı?

- Bir ozan olarak toplumu ne ölçüde etkileyebiliyorsunuz?

Bunun bir ölçüsü yoktur. Ancak elimden geldiğince, şiir gücümün yettiğince etkilediğimi sanıyorum.

Şiirleri ve söyleşisinden başlıklarla Fazıl Hüsnü Dağlarca

ÖZ TÜRKÇE DİYE BİR ŞEY YOKTUR TÜRKÇE VARDIR


-Sizin öz Türkçe kullanımına öncülük ettiğinizi biliyoruz. Öz Türkçe’ ye karşı çıkanlar için neler söyleyeceksiniz?

Öz Türkçe diye bir şey yoktur, Türkçe vardır. Buna karşı olanların halka karşı olduklarına inanıyorum. Değişik dillerin etkilediği Osmanlıcanın yerini, zamanla Türkçe almaktadır. O dönemlerden kalan, halkın benimsediği sözcükler de Türkçe gibi kullanılmaktadır. Türk dili zamanla daha da gelişecektir. Buna karşı çıkmanın bir anlamı yoktur.

-Yeni ozanlarımızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şiir en çok uğraşılan, en çok ürün verilen yazın türü. Sevindirici yanı toplumsal şiirlerin yoğun oluşudur. Kendini kabul ettiren her şair Türk şiiri için yeni bir soluktur.

-Dağlarca soyadını almanızın bir nedeni var mı?

Özel bir nedeni yoktur. Soyadı kanunu çıktığında pek benimsememiştim. Fakat okul müdürlüğü sürekli baskı yapıyordu. Sonunda dört saatlik tabiye dersinde yazdım, çizdim ve bu ismi kendime yakın buldum. Bazı kimseler Fazıl Hüsnü kullanmıyor, yalnızca ‘DAĞLARCA’ diyorlar.

*

Sonay Karaman

Instagram: biyografivekitap