Sultan I. Ahmet kimdir

Sultan I. Ahmet kimdir

Sultan Ahmed, ondördüncü padişah olarak Osmanlı tahtına çıktı. Eski geleneği bozarak kardeşi şehzade Mustafa'yı katletmedi. Saltanatında, hanedan veraset sistemini değiştirip kardeş katli yasasını kaldırdı. Yerine ailenin aklı başındaki en büyük üyesi padişah olur sistemini getirdi. Bu yeni yasanın, şehzadeler arasındaki rekabetin ve taht kavgalarının, taht için gerçekleştirilen kardeş katillerinin önlenmesi açısından Osmanlı tarihinde çok büyük önemi vardır.

Küçük yaşta saltanat sorumluluğunu teslim aldığında devlet doğuda İran ile batıda da Avusturya ile harp halinde idi. İran ile yapılan revan muhasarası başarılı olamamış devlet Gence ve Şirvan'ı İran'a bırakmak zorunda kalmıştı. Macaristan'ı almaya yönelik Avusturya seferinde ise iki tarafın anlaşması ile Kasım 1606'da “Zitvatorok” barışının imzalanmasıyla savaş durumuna kısa bir ara verilmişti.

Saltanatı sırasında içeride devleti en çok meşgul eden önemli bir mesele de Celali İsyanları idi. Veziri Kuyucu Murad Paşa ile Canbolatoğlu ve diğer isyancıların devlete karşı hareketlerini önlemeye çalıştı. Genç yaşında olmasına rağmen cesur kararlar alabilen ve uygulayan bir yapıya sahipti. Halk içine girmediğinden fazla tanınmaz ve sevilmezdi. Çok hesaplı hareketi, askere yeterince bahşiş dağıtılmaması, asker arasında da tedirginliğe sebep olmuştu. Saltanatı sırasında haremin, kadın sultanların devlet işlerine karışmalarını engellemiş, bir bakıma da Saltanat çekişmelerinden devleti korumuştur. Sadrazamı Kuyucu Murad Paşa ile ülke içinde içki içilmesini yasaklamış, aykırı hareket edenleri de şiddetle cezalandırmıştı.

Sultan Ahmed Osmanlı Mimarisi'nin en büyük eserlerinden olan, adını verdiği camii yapılırken işçi gibi çalışmış, eteğinde toprak taşımıştır. Çok zeki olan padişah iyi bir eğitim almış, genç yaşta olgunlaşmıştır. Açık tenli, orta boylu ve güleç bir yüzlüdür.

Sultan I. Ahmet, Kanuni Sultan Süleyman'dan sonraki padişahlar içinde devlet işleriyle yoğun şekilde uğraşan ilk padişah olarak kabul edilir. Yakalandığı tifüs hastalığından kurtulamayarak 21 Kasım'ı 22 Kasım'a bağlayan gece 1617 yılında 27 yaşında vefat etmiş ve Sultanahmet Camii yanındaki türbesine defnedilmiştir.