Suriye'de 2017 yılının dönüm noktaları
AA

Suriye'de 2017 yılının dönüm noktaları

Beşar Esad rejimi, saldırılarını İdlib ve Doğu Guta'ya yoğunlaştırırken, siyasi geçiş müzakereleri yine sonuçsuz kaldı.

Terör örgütü PYD/PKK'ye desteğini artıran ABD'nin masadaki göstermelik varlığı, Rusya ve rejiminin Soçi'de başlayacak siyasi görüşmelere yönlenmesini kolaylaştırdı.

ANKARA-MOSKOVA GÖRÜŞMELERİ

2017, önceki yılın son günlerinde Halep kuşatmasından tahliyelerin tamamlanmasının ardından Ankara-Moskova hattında yoğun görüşmelerle başladı.

Türk ve Rus yetkililer, çatışan taraflara sunulmak üzere bir genel ateşkes planı hazırlamış, ateşkes geçen yıl 30 Aralık'ta yürürlüğe girmişti.

Ankara ve Moskova'dan yetkililer, rejim ve askeri muhalif gruplar ile ateşkes ihlallerini denetlemek için bir mekanizmayı müzakere etme amacıyla 23-24 Şubat'ta Kazakistan'ın başkenti Astana'da bir araya geldi.

Astana'da İran'ın da katılımıyla, 8 toplantı düzenlendi. Bu sayede Suriye askeri muhalefeti, uluslararası alanda zemin kazanarak ön plana çıktı, Cenevre'ye gelmesi desteklendi.

Türkiye, Rusya ve İran, çatışmaların en yoğun olduğu dört alanda (İdlib, Humus, Şam ve çevreleri ile güney cephesini) gerginliği azaltma bölgesi ilan etti.

Bu çerçevede 1 yıl aradan sonra Birleşmiş Milletler (BM) gözetimindeki Cenevre görüşmeleri de 23 Şubat- 4 Mart'ta yeniden başladı.

TÜRKİYE SINIRI DEAŞ'TAN TEMİZLENDİ

Askeri muhalifler 23 Şubat'ta Cenevre'deyken, Türkiye'nin 2016'da başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı'nda nihai hedef olan Bab ilçesi de DEAŞ'tan alındı.

PKK'NIN KORİDOR HAYALİ SUYA DÜŞTÜ

Böylece, Türkiye'nin sınır güvenliği sağlanırken, PYD/PKK'nın Fırat Nehri'nin doğusu ile batısındaki işgal bölgelerini birleştirme planına büyük ölçüde set çekilmiş oldu. Örgütün Irak sınırından başlayarak Akdeniz'e uzanan bir koridor açma hedefi engellendi.

CENEVRE GÖRÜŞMELERİ

Cenevre'de yıl boyunca yapılan 5 tur müzakerede Esad rejimi, bir yandan sahada saldırılarına devam ederken, diğer yandan BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararında belirlenen siyasi geçiş gündemi yerine, kendi eklettiği terörle mücadele başlığına odaklandı.

Muhaliflerin masadan kalkmaması, doğrudan görüşmelerden yana tutum sergilemesine rağmen sonuncusu 28 Kasım - 15 Aralık'ta düzenlenen görüşmelerden de sonuç alınamadı.

BM ile Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütünce (OPCW) oluşturulan ve Suriye'de kimyasal silah kullanımını araştıran ortak soruşturma misyonu, 26 Ekim'de saldırıyı Esad rejiminin düzenlediğini açıkladı. Rejim güçleri buna rağmen Doğu Guta'da askeri muhaliflere kimyasal gaz içeren saldırılar düzenlemeye devam etti.

İDLİB'E GÖZLEM NOKTALARI

Türkiye, Rusya ve İran, 14-15 Eylül'deki Astana toplantısında İdlib'de Han Şeyhun'u da kapsayan gerginliği azaltma bölgesinin sınırları üzerinde anlaşmaya vardı.

13 Ekim'de Türk Silahlı Kuvvetleri, gözlem misyonunu yerine getirmek için İdlib'e intikaline başladı.

TSK'nın şimdiye kadar kurduğu 3 gözlem noktasının sayısını artırması için teknik görüşmeler ve çalışmalar sürüyor.

RAKKA VE DEYRİZOR

Bu sırada ABD, terör örgütü PYD/PKK'ya, Nisan 2016'dan beri süren askeri yardımlarına hız verdi. ABD'yi arkasına alan örgüt, SDG ismini kullanarak, Rakka ve Deyrizor'daki DEAŞ unsurlarıyla çatışmalara girdi.

Rusya'nın hava desteğinde ilerleyen rejim güçleri de Deyrizor'un merkezi ve Fırat'ın batısındaki yerlere el koydu.

Böylece DEAŞ'ın Suriye'de elinde tuttuğu en güçlü bölgeler, terör örgütü PYD/PKK ve Beşar Esad rejiminin eline geçti. DEAŞ, halen Deyrizor kırsalında sınırlı bir alanda varlık gösteriyor.

Terör örgütü PYD/PKK, ABD desteğiyle Suriye topraklarının dörtte birinden fazlasını işgal ederken, sulama ve enerji üretimi yapan en büyük barajları da ele geçirdi.

DOĞU GUTA'DAKİ İNSANİ KRİZ

Yılın son günlerine doğru, rejimin başkent Şam'ın doğusunda yaklaşık 400 bin sivilin 5 yıldır ablukada tuttuğu Doğu Guta kuşatması sıkılaştı.

Doğu Guta'ya nisan ayına kadar kaçak yollar, gizli tüneller ve tüccarlar aracılığıyla kısıtlı da olsa gıda girişi sağlanabiliyordu. Ancak söz konusu dönemden bu yana rejim ve destekçisi yabancı terörist grupların ablukayı sıkılaştırmasıyla bölgeye gıda maddesi ve ilaç sokmak imkansız hale geldi. Bu durum bölge halkının günlük yaşamını daha da zora soktu.

Bölge, Astana anlaşmaları çerçevesinde "gerginliği azaltma bölgesi" ilan edilmesine rağmen rejim kara ve hava saldırılarını 14 Ekim'den bu yana şiddetlendirdi. Saldırılarda en az 150 sivil hayatını kaybetti, açlık ve ilaç sıkıntısı nedeniyle bebek ölümleri arttı.

SİYASİ MÜZAKELER...

Bu yılki Cenevre turlarında ABD varlığı hissedilmezken Rusya siyasi müzakereleri Soçi'ye kaydırmak için çabalarını hızlandırdı.

30-31 Ekim'de yapılan son Astana toplantısında, Rusya, Soçi'de Suriyeli tarafları, "Ulusal Diyalog Kongresi" adı altında bir araya getirme teklifi sundu.

Soçi'de 22 Kasım'da Rus ve İranlı mevkidaşlarıyla bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulusal Diyalog Kongresi ile Cenevre sürecine katkı sağlanması gerektiği mesajını vermişti.

Suriye konulu 21-22 Aralık'taki 8. Astana toplantısında Türkiye, Rusya ve İran, tutukluların serbest bırakılması, cenazelerin teslimi, kayıpların kimlik tespiti ve UNESCO korumasındaki tarihi alanların mayınlardan temizlenmesi için çalışma grubu oluşturulmasına karar verdi.

Soçi'de düzenlenecek Ulusal Diyalog Kongresi'nin 29-30 Ocak 2018'de yapılmasında anlaşan garantör ülkeler, 19-20 Ocak'ta hazırlık çalışmaları için bir araya geleceklerini duyurdu.

Türkiye, Astana'da terör örgütü PYD/PKK'nın ve uzantılarının Soçi'ye davet edilmemesi konusundaki kırmızı çizgisini yineledi.

Gelecek yıl Cenevre ve Astana toplantılarının sürmesi, 9. turların sırasıyla ocak ve şubat aylarında yapılması planlanıyor.

Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)