Vakanüvis düelloları yazdı
Özel İçerik

Vakanüvis

Rahatlıkla “cahilane ve saçma” olarak nitelendirilebilecek düello, dünya tarihinde ilk çağlardan itibaren başvurulan kanlı bir mücadele yöntemiydi. Bolca, kalabalık ordulu savaşların görüldüğü eski çağlarda, taraflar bazen birbirlerine üstün gelemeyeceklerini düşündüklerinde düelloyu tercih ediyorlardı. Savaştan önce iki taraftan birer iyi silahşor belirleniyor, kim kimi öldürürse, öldürenin tarafı galip ilan ediliyordu. Vakanüvis düelloları yazdı

“ASİLLER”, SIRADAN İNSANLARA “APTALCA ÖLÜM”Ü YASAKLAMIŞLARDI

Bazı batılı tarihçiler, düşünürler düellonun temelinde, “tanrı önünde haklı olanın yenilmeyeceği” inancının yattığını söylese de gerçek tam böyle değildi. Tarih boyunca insanın peşini bırakmayan en büyük belalardan biri olan gurur, düelloyu tetikleyen en temel güdülerdendi. İnsanlar, çok basit gerekçelerle, “gururum incindi, onurum zedelendi” diyerek muhatabını düelloya davet ediyordu. Hatta yargıçlar bile, iki kişi arasındaki anlaşmazlığa çözüm bulamadıklarında taraflara düelloyu önerebiliyordu.

Putperest Germenler’den Avrupa’nın geneline yayılan bu âdet, Orta Çağ’da biraz biçim değiştirdi. Kendilerini “soylu” olarak adlandıranlar, bu vahşi yöntemi tekellerine alarak, toplumun alt kesimlerinde saydıkları insanların düello yapmasını yasakladılar. Avrupa’da 1100, 1200’lü yıllarda düello “seçkin” sınıflar arasında giderek yaygınlaştı. Düello halk önünde yapılırdı. Mücadeleyi kaybeden eğer ölmemişse, “yenildiği için haksız olduğu kanıtladığı” düşüncesiyle yarası iyileştikten sonra aynı kişi ya da kamu otoritesinin bir temsilcisi tarafından ya öldürülür ya zindana atılırdı. Özellikle Fransızlar, düelloya çok düşkündü. Bu ülkede, 16. yüzyılda sadece 18 yıl içerisinde, 4 bin civarında insan düelloda ölmüştü.  Düello, iki şahit önünde yapılırdı. Şahitler; silahların cinsi, rakiplerin birbirine olan mesafesi gibi kuralları belirlerdi. Vahşi dövüş, sopa, bıçak, kılıç ve tabanca düello yöntemlerindendi. Hatta eskrim sporu, kılıcın düellolarda kullanılması sürecinden doğmuştu.

Vakanüvis düelloları yazdı

SHAKESPEARE’İN ARKADAŞI DÜELLO KURBANI OLMUŞTU

Tarihte çok sayıda ilginç düello ve düello daveti görüldü. Serdar Özdemirci’nin Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yayınlanan bitirme tezinde, eserleri aleyhine konuşulmasından hiç hoşlanmayan ünlü İtalyan heykeltraş Mikelanjelo’nun, heykellerinden birisini eleştiren Serapino adlı kişiyi düelloya davet ettiği anlatılıyor. Düelloyu kazanan, ünlü heykeltraş olmuştu. Shakespeare’in arkadaşı oyun yazarı ve oyuncu Ben Jonson da, bir başka oyuncu Gabriel Spenser ile düello yaptı. Düelloda kılıçlar kullanıldı ve Jonson, Spenser’i öldürdü. Ünlü Rus edebiyatçısı Aleksandr Sergeyeviç Puşkin de, subay George Charles d’Anthes tarafından düelloda öldürüldüğünde 38 yaşındaydı. Fransa’nın en büyük matematikçilerinden biri olan Evariste Galois ise düelloda ölen bir başka şöhretli isimdi.  Avrupa’da düello, “modern” zamanlara kadar devam etti, halen de kimi düello davetlerine rastlanabiliyor. İtalya ve Almanya’daki faşist rejim İkinci Dünya Savaşı yıllarında bile düelloyu özendiriyordu. Hatta Naziler, 1936 yılında düello yasal hale getiren bir kanun çıkartmışlardı.

Vakanüvis düelloları yazdı

PUTİN’İN GENERALİNDEN MUHALİF LİDERE: SENİN ETİNDEN BİFTEK YAPACAĞIM

Yakın dönemde gerçekleşmeyen düello çağrıları da oldu. Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin, ABD’nin eski başkanlarından George Bush’u düelloya davet etmişti. Altay Cumhuriyeti’nde de, politikacı Anton Yudanov, aşırı milliyetçi Rus lider Jirinovskiy’e düello çağrısında bulunmuştu. Geçtiğimiz eylül ayında ise Rusya’da yaşanan yolsuzluk karşıtı gösterilerin ardından, Rusya Ulusal Muhafızları Komutanı General Viktor Zolotov, bu gösterilere liderlik eden muhalefet lideri Aleksey Navalni’yi düelloya davet ederek, “Sadece birkaç dakikada senden sulu bir biftek yapacağım” demişti.

Vakanüvis düelloları yazdı

İslam topraklarında ise tarih boyunca düelloya sıcak bakılmadı. “Cahiliye âdeti” denilerek aşağılanan düellonun, kaybeden için intihardan farkı olmadığı, kazanan için ise kasdî bir öldürme biçimi olduğu görüşü yaygındı. Osmanlılar’da Müslümanlar arasında yüzlerce yıl düeollaya rastlanmazken, Batılılaşma döneminde gayrimüslimler arasında az da olsa görülmesi bile halkı rahatsız etmiş, Saray’ın bu işe bir çare bulması istenmişti. Bunun üzerine, Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliyye düeollarla ilgilenmek üzere görevlendirilmişti.