Vakanüvis Mars'ı yazdı
Özel İçerik

InSight aracı, Mars'a sorunsuz inmişti. InSight, aslında kelimelerin baş harflerinden oluşturulmuş bir kısaltma. “Interior Exploration Using Seismic Investigations, Geodesy and Heat Transport”, Türkçesiyle “Sismik Araştırmaları, Jeodeziyi ve Sıcaklık Transferini Kullanarak İç Keşif.”

Vakanüvis Mars'ı yazdı

MARS’A DAİR FİYASKOLAR

Tabii, Mars’a ilişkin araştırmaların tamamının, InSight’ın başarısını yakaladığını söyleyebilmek zor. Bilim dünyasındaki, Mars’a dair fiyaskoları sıralamaya kalksak, bir dizi yazı hazırlamak, biraz daha gayret gösterirsek de, orta hacim bir kitap yazmak mümkün. Biz bunun yerine, astronomi aleminden birkaç talihsiz araştırmacı ile onların yancısı diğer talihsizlerin Kızıl Gezegen fiyaskoları üzerinde tepineceğiz.

Bundan yaklaşık 5 bin yıl önce Mısırlı astronomların, peşisıra da Babilli meslektaşlarının, Mars’ı tespit ettikleri, bilim dünyasında yaygın bir görüş. Babil astronomları, Mars’la ilgili karmaşık pek çok uzay hesaplamasını da yapmış görünüyorlar. M.Ö. 300’lerde Eski Yunan’ın efsane isimlerinden Aristo da, bir tutulma sırasında Mars ile Ay arasındaki farkı farketmişti. M.Ö. 100’lü yıllarda Batlamyus ise Mars’la ilgili bazı hesaplamaları yapmıştı. Bazı antik çağ bilim adamları da, - dünyadakinden farklı da olsa - Mars’ta hayatın olabileceğini dile getirmişti.Vakanüvis Mars'ı yazdı

Gözlem araçlarının yetersizliği, hesaplama ve ölçümlerdeki hatalar filan derken, uzun asırlar boyunca Mars’ı gözlem konusunda pek ilerleme sağlanamadı. 1600’lü yıllara gelindiğinde Tycho Brahe, Johannes Kepler gibi isimler önemli çalışmalara imza attılar. 1610’da da teleskobun mucidi Galileo Galilei tarafından, ilk defa teleskopla Mars gözlemi yapıldı.

TERCÜME HATASIYLA “MARS’IN YÜZEYİ KANALLARLA KAPLANDI”

Yine bir İtalyan, Giovanni Schiaparelli de, 22 santimetrelik teleskobuyla Mars’ı gözleyen bilim adamlarından birisiydi. Schiaparelli, 5 Eylül 1877 tarihinden itibaren Mars yüzeyinden çizimler yapmaya başladı. Schiaparelli, Mars'ı incelerken 40 kanal (channel) gördüğünü yazmıştı; bu kelimeyi, tabiat eseri dar nehirler anlamında kullanmıştı. Bu kelimenin İtalyanca karşılığı ise “canali”ydi. İngilizce konuşan okuyucular ise “channel”i görünce bunu “canal” olarak algıladılar. “Canal” ve “chaanel” birbirine benziyordu ama fark elbette vardı. İlki, tabiattaki doğal oluşumları anlatıyordu, ikincisi ise insanların yaptığı, bildiğimiz sulama kanalının adıydı. “Marsta birilerinin olduğu”na inanmaya zaten meyyal kamuoyu ise “Marslılar kanallar açmışlar" sohbetlerine çoktan başlamıştı. Bilim dünyasında da – bazı muhalif sesler hariç – gözle gördüklerinden ziyade gönüllerinden geçenleri dillendirenler çoktu. Sonuçta bu “optik illüzyon” epeyce taraftar buldu. İşin daha kötüsü ise çalışmasının popüler oluşuna sevinen Schiaparelli de, bu çeviri yanlışıyla ilgili bir düzeltmeye gitmedi.

Vakanüvis Mars'ı yazdı

ABD’li araştırmacı Biliy Aronson, “Bilimsel Gaflar” kitabında, Mars konusunda çam devirenlerin mazur görülebileceğini savunuyor. Aronson, “O yıllarda Süveyş Kanalı daha yeni yapılmıştı, Panama Kanalının inşaatı başlamak üzereydi. Batı, aklıyla övünüyordu, Bu çerçevede, Mars'ta ‘gelişmiş’ benzerlerini bulunca mutlu olmuşlardı. Kendilerini mavi gezegenin hakimi gibi görüyorlardı, seviniyorlardı. Uzayda, kızıl gezegende de kendileri gibi gelişmiş varlıklar olduğunu düşünüyorlardı” diyor.

ASTRONOM LOWELL: “MARSLILAR AKCİĞERLİ DEĞİL, SOLUNGAÇLI”

Amerikalı astronom Percival Lowell, İtalyan Schiparelli’den de fazla sevinmişti. Çünkü o, öteden beri “Mars’ta hayat olduğu”na inanıyordu. Bu konudaki cümlesi şöyleydi: “Mars’ta şu ya da bu tür canlıların yaşıyor olduğu, o canlıların ne olduklarının bilinmediği kadar açık.” Yine Lowell, “Kanalların, Mars buzullarından Mars ekvatoruna su taşımak için yapıldığını” söylüyordu. İtalyan ile Amerikalı arasında bazı anlaşmazlıklar da yok değildi. Mars’ın yüzeyindeki büyük koyu lekelere Schiparelli “okyanus” derken, Lowell, “Hayır, bunlar Marslıların şehirleri” tezini savunuyordu. Gezegende hayat olmasına imkan verecek kadar hava bulunmadığı görüşünü savunanlara karşı da, “Marslılar akciğerli değil, solungaçlılar" diyen de Lowell’dı. ABD’li astronom bunlarla da yetinmeyerek, Mars’taki kanalların benzerlerini Jüpiter, Merkür ve Venüs’te de gördüğünü anlatıyordu.

Vakanüvis Mars'ı yazdı

AVRUPALI ZİHNİ SİNİRLER: BİR AYNA YAPALIM, GÜNEŞ IŞINLARIYLA MARS’A MESAJ  YOLLAYALIM

O devrin akademi camiası Mars’la ilgili gerek ABD’de, gerekse Avrupa’da öyle uç görüşler dile getirmeye başlamıştı ki, değme fantastik film bu görüşlerin yanına yaklaşamazdı. Avrupa’da “Üçgen biçiminde çok büyük bir buğday tarlası yapılsın, etrafına da çam ağaçları dikilsin. Böylece Marslılar uzaydan dünyaya baktıklarında geometri bildiğimizi anlasınlar” şeklindeki “bilimsel görüş” tartışılıyordu. Bir başka astronom grubu da, Avrupa’nın “orta yerine” dev ama çok dev bir ayna konulup, güneş yansımalarından yararlanılırsa Marslıların bunu görebileceğini iddia ediyorlardı. Okyanusun diğer tarafında, ABD’de ise “Büyük Sahra'da açılacak olan 20 millik bir çukuru gazyağı ile doldurup yakıldığı taktirde Marslıların dikkati çekilebilir mi, çekilemez mi?” münazaraları yapılıyordu.

Belki bu kadar uçmalarına gerek yoktu ama yanılmaları için epeyce gerekçe olduğunu da teslim etmek lazım. Mars, gerçekten de dünyaya benzeyen bir gezegendi. Mars’ta da dört mevsim vardı, Mars’ta da bir gün 24 saat(ten az bir şey uzundu), Mars’ta da kuzey ve güney kutupları vardı, Mars’ta da buralar hep buzuldu. Allah'tan, 1970'lerde Rus'lar Mars'ın yakından ilk fotoğraflarını çektiler de, o koyu lekelerin kayalık bölgeler olduğu kesin bir biçimde ortaya konuldu. Rusların, Mars’ta kanal manal yok” dediklerinden bahsetmeye ise gerek bile yok.

Vakanüvis Mars'ı yazdı

(Mars'taki kanallar)