Vakanüvis Saraçoğlu'nu yazdı
Özel İçerik

Vakanüvis

Adalet Bakanı olarak bu işin altında imzası olan kişi; Başbakanlığı döneminde Varlık Vergisi’ni çıkartan, seçimlere “açık oy – gizli tasnif”i getiren, Fenerbahçe Başkanlığı da yapmış olan Şükrü Saraçoğlu.

Tarihin olaylarını, çıktılarını alıp, siyasette değerlendirmek siyasilerin işi. Politika arenasında, haklı bir öfkeyle “Bu böyle olmadı mı?” demek de yarı mahcup, yarı pişkin bir edayla, “Tamam ama o iş tam da öyle değil.” demek de mümkün.  Akademisyenler ise konu ne kadar gıllıgışlı olsa da genelde daha soğukkanlı davranıyor ve geleceğe yeni yeni çıktılar sunuyorlar.

SULTAN ALPARSLAN’IN YAPTIRDIĞI CAMİ

Adıyaman Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nden Doç. Dr. Ünal Taşkın ile “Bilim Uzmanı” Arife Göknur Parlak, “Tarih Okulu Dergisi”nin 2018 Ağustos sayısında ilginç bir çalışmaya imza atmışlar. “Cezaevi Olarak Kullanıldığı Yıllarda Musalla (Alaybeyi) Camii” başlıklı makalede, Adıyaman’da, bir dönem cezaevi olarak kullanılan caminin hikâyesi var. İki akademisyen makalelerinde, – belki de gereğinden fazla bir soğukkanlılıkla -  halk arasında Cezaevi Camii olarak anılan talihsiz mabetle ilgili tarihi anlatıyor.

Adıyaman şehir merkezinde bulunan Musalla Mahallesi’ndeki Musalla ya da Alaybey Camii'nin, Anadolu’yu fetheden Selçuklu Sultanı Alparslan zamanında yapıldığı tahmin ediliyor. Kimi rivayetlerde ise caminin, Dulkadirli veya Memlüklüler döneminde inşa edilmiş olabileceği ifade ediliyor. Alaybeyi Camii’nin zaman içerisinde bazı tamiratlar geçirdiği, en kapsamlı onarımın ise 1890 yılında bölgeyi etkileyen deprem sonrası gerçekleştiği bilgisi, dönemin Salnamelerinde yer alıyor.

Vakanüvis Saraçoğlu'nu yazdı

1938’DEN 1972’YE KADAR CEZAEVİYDİ

Asırlarca ibadethane olarak kullanılan caminin kaderi, 1938 yılında değişiyor. Dönemin Adalet Bakanı Şükrü Saraçoğlu, caminin Adıyaman Adliyesi’ne satılmasına onay veriyor. Alaybeyi Camii, o tarihten itibaren, 1972 yılına kadar Adıyaman Kapalı Cezaevi olarak kullanılıyor.  Cami, bir ara Adıyaman Belediyesi’nin mülkü oluyorsa da yine cezaevi olarak kullanılmaya devam ediyor. 1972 yılında ise 7044 Sayılı Kanunla Maliye Hazinesi’nden tekrar Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne intikal eden cami, Genel Müdürlüğü’n onarım çalışmalarının ardından yeniden ibadete açılıyor. Musalla (Alaybey) Camii, 2003-2015 yılları arasında kısmî restorasyonlar gördü.

Vakanüvis Saraçoğlu'nu yazdı

CAMİNİN İTİKÂF HÜCRELERİ, “HÜCRE CEZASI” İÇİN KULLANILDI

İki akademisyenin, eski mahkûm ve cezaevi görevlileriyle yaptıkları röportajlara da yer verdiği makalede anlatılanlara göre, cami aynı zamanda medrese olarak da hizmet veriyormuş. Eskiden ders ya da Ramazan aylarında itikâf için kullanılan hücreler, cezaevi döneminde ise “hücre cezası” için kullanılır olmuş.  Bu cezaevinde çalışmış eski bir infaz koruma memuru da koğuşlarda yaptıkları aramaları anlatarak, “Zaman zaman bıçak gibi, esrar gibi şeyler yakalardık.” diyor.

Vakanüvis Saraçoğlu'nu yazdı

SARAÇOĞLU ADALET BAKANI’YKEN…

Başta da dediğimiz gibi, akademisyenlerin “fazla soğukkanlı” diliyle “cami; fiziki olarak güvenli, mekân açısından mimarisi uygun ve dönem Adıyaman’ının ihtiyacını karşılayacağı düşünüldüğünden cezaevi olarak kullanılmıştır.” Peki, Alaybeyi Camii’nin cezaevi olmasına karar veren dönemin Adalet Bakanı Şükrü Saraçoğlu kimdi? Saraçoğlu, 1886-1953 yılları arasında yaşamış, değişik devlet görevleri üstlenmiş bir siyaset adamıydı. Milli Eğitim, Maliye ve Adalet Bakanlıklarında bulunmuş, II. Dünya Savaşı döneminde de Başbakan olarak Türkiye’nin politikalarına yön vermişti. Döneminde hayata geçen Varlık Vergisi, bugün bile tartışılmaya devam etmekte.  Saraçoğlu ayrıca, tek dereceli seçim sisteminin de mimarıydı. 5 Haziran 1946 tarihli bu kanun, seçimlerdeki ünlü “açık oy - gizli tasnif” uygulamasını getirmişti. Kanuna göre; oy verme mekânında her seçmenin hangi partiye oy verdiği herkes tarafından görülebilecek, buna karşılık oy sayımı ise birkaç devlet görevlisinin nezaretinde gizli yapılacaktı. Türk siyasi tarihinde ünlü bir “Almanyacı” olarak tanınan Şükrü Saraçoğlu, II. Dünya Savaşı’nın bitimine günler kala Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile birlikte aldıkları kararla “Amerikan yanlısı” olunca, Time dergisi Saraçoğlu’nu kapak yapmıştı.

Vakanüvis Saraçoğlu'nu yazdı

MERHUM MENDERES’İN HOCASINA VEFASI

Böylesi tartışmalı işlere imza atan Şükrü Saraçoğlu, ayrıca uzun yıllar Fenerbahçe Spor Kulübü’nün başkanlığını da yapmıştı. Ömrünün son dönemlerinde Parkinson hastalığına yakalanan Saraçoğlu’nun tedavisinin yurt dışında yapılması gerektiğinde, Demokrat Partili Maliye Bakanı Hasan Polatkan ödenek için isteksiz davranmıştı. Bunun üzerine, İzmir İttihat ve Terakki Lisesi’nden Şükrü Saraçoğlu’nun öğrencisi olan Başbakan Adnan Menderes devreye girecek ve hocası için gerekli ödeneği çıkarttıracaktı. Menderes, siyaseten sürekli karşısında olan, 1946 seçimlerindeki CHP lehine hileleriyle belki de 1950’de seçildiği Başbakanlığa dört yıl geç başlamasına neden olan Saraçoğlu’na, yine de vefa göstermiş sıkıntısını gidermişti.