Bir vefa örneği: Muhammed El Manguş
ensonhaber.com

Türkiye, son yirmi yılda inşaat sektöründe uluslararası bir lider haline geldi. Öyle ki dünyanın önemli ve dev nitelikteki projeleri bile Türklere, Türk müteahhitlere emanet edilebiliyor.

Bu durum her ne kadar büyük bir başarı olsa da, bu başarının altında da o kadar büyük bir vefa duygusu yatıyor. O vefanın ismi de Muhammed el Manguş...

Bir vefa örneği: Muhammed El Manguş

LİBYA'DAN İSTANBUL'A UZANAN YOL

1937 yılında Libya'da doğan bir çocuktu Manguş. Tipik bir Kuzey Afrikalı özellikleri taşıyan Manguş; esmer tenli, zayıf ve bir o kadar da dezavantajlıydı. Onu hayata karşı 1-0 geriye düşüren ise elbette doğduğu yer oldu.

Birinci Dünya Savaşı'ndan çıkıp İkinci Dünya Savaşı'na hazırlanan bu coğrafya, Avrupa devletleri tarafından yalnızca emperyal amaçlar uğruna hizmet eden toprak parçası olarak görülmüş; doğal zenginlikleri kapitalizmin hizmetine, insan gücü ise köleliğe yönelik kullanılmıştı.

Ancak Manguş tüm bunlara karşı skoru 1-0'dan galibiyete taşıma yolunu çizdi. İstanbul'a uzanan kaderiyle...

Bir vefa örneği: Muhammed El Manguş

TÜRK BURSLARIYLA OKUDU

50'li yıllarda Türkiye, yabancı öğrencileri Türkiye'ye çekebilmek için sınavsız ve burslu eğitim vadetti. Özellikle Afrika, Asya'dan binlerce öğrencinin ilim yuvası haline gelen Türkiye'ye gelenler arasında hayatı 1-0 geriden takip eden Manguş da vardı. İşte bu hamle onu hiç tahmin bile edemeyeceği yerlere getirecekti.

İstanbul'daki eğitim yaşantısına Kabataş Lisesi ile başlayan Manguş, sonrasında İTÜ'ye girmeye hak kazandı. İTÜ'de önemli arkadaşlıklar edinen Manguş 1964 yılında İTÜ'den mezun oldu ve ülkesine geri dönüp vatanına hizmet etmeyi kendine vazife bildi. Vazife bildiği ve ölene dek asla unutmayacağı bir şey daha vardı Manguş'un; Türklere ve Türkiye'ye vefa...

Bir vefa örneği: Muhammed El Manguş

KADDAFİ DEVRİMİ İLE GELEN REFORM

1969 yılında Kaddafi'nin iktidara gelmesiyle kendisine devlete hizmet yolu açılan Manguş, İskan Bakanlığı'nda görev aldı. 13 yıl boyunca bu pozisyonda görev yapan Manguş, nehir ve liman projelerini yöneten isim oldu. Manguş görevdeyken ülkesine iskan anlamında büyük katkılar sağlarken bu katkıları Türkiye ile birlikte gerçekleştirdi.

1969 yılında göreve gelen Muhammed el Manguş, 1973 yılında Türklerin uluslararası alandaki ilk inşaat çalışmasının başlamasına sebep oldu. Libya'nın en büyük limanlarından biri olan Tripoli'nin inşası için Avrupa ve Asyalı çok sayıda müteahhit başvuru yaparken, o vefa borcu olan ve sonrasında da "Ne yaparsam yapayım onlara borcumu ödeyemem" diyeceği Türkleri seçti ve bu rüya da böyle başladı.

Bir vefa örneği: Muhammed El Manguş

TEMİNATSIZ BAŞVURU

O dönem limanın inşası için başvuran Türkleri seçen Manguş, ona yöneltilen "Teminatları yok, paraları var mı belli değil, bu adamları neden seçtin?" sorularına sadece bir cevap vermişti: "Türkler'in teminatı benim." Manguş'un bu sözleri Türkiye'ye ve Türklere uluslararası alandaki inşaat faaliyetlerinin başlamasına sebep oldu ve kısa süre içerisinde çok sayıda Türk firma Libya'ya iskan hizmeti sağlamak için akın etti.

Bir vefa örneği: Muhammed El Manguş

"LİBYA'DA ÖNÜMÜZÜ AÇAN ŞAHSİYETTİR MUHAMMED MANGUŞ"

İnşaat sektörünün duayeni, Cevahir Holding'in Başkanı Yusuf Cevahir de Muhammed Manguş'un Türkiye için önemini şu ifadelerle aktarıyor.

Bir vefa örneği: Muhammed El Manguş

"Mühendislerimiz var fakat lisan bilmiyorlar. Makinlerimiz yok. Bankalarımız zaten bitik durumdaydı. O dönem yurt dışına teminat verebilecek mekanizmayı çalıştıracak gücümüz bulunmuyordu fakat tüm bunlara rağmen bizi Libya'ya kabul eden ve bizim libya'da önümüzü açan bir şahsiyettir Muhammed Manguş"

Bir vefa örneği: Muhammed El Manguş VİDEO

Manguş'un "Türkler'in teminatı benim" sözleri işte tam da bu noktada vücut bulmakta.

ARAP YARIMADASINDAN ÇAĞRI

13 yıl boyunca İskan Bakanlığı'nda görev yapan Manguş, Türkler ile birlikte Libya'yı adeta ihya etti. İskan alanında doyum noktasına ulaşan ülkedeki gelişmeler komşuları da harekete geçirdi. Özellikle Arap yarımadasındaki Suudi Arabistan, Libya'dan sonra Türkleri ağırlayan bir diğer ülke oldu.

Manguş'un referansıyla Suudi Arabistan, Mısır gibi birçok ülkede faaliyet gösteren Türkler, uluslararası alanda inşaat sektöründe dişli bir rakip olduğunu tüm dünyaya duyurdu.

MANGUŞ'UN TÜRKİYE SEVDASI

Manguş yıllar içinde kariyer basamaklarını tırmanmaya durmadan devam etti. 1997 yılında başbakan olarak seçilen Manguş, 2001 yılına kadar ülkenin idaresinde  görevde bulundu ve Türkiye ile ilişkilerini hep üst düzeyde tuttu.

Lise ve üniversite dönemlerinden kazandığı Türkiye sevdasını ömrünün sonuna kadar unutmayan Manguş, başbakanlığı döneminde de Türk firmalar ile birlikte çalışmaya devam etti ve bu çalışma onu hiç pişman etmedi.

Bir vefa örneği: Muhammed El Manguş

AŞIK OLDUĞU ÜLKEYE DÖNÜŞ

Aktif siyasi yaşantısını tamamladıktan sonra devlet görevine devam eden Manguş, 2002 yılında Türkiye'ye büyükelçi olarak atandı. Ankara Büyükelçisi olarak 2005'e kadar faaliyetlerini devam ettiren Manguş burada sevdasına hiç doyamadı.

Türk firmalar ile uluslararası alanlarda çalışmalarını sürdüren Manguş, burada da firmaların önünü açmaya devam etti.

Bir vefa örneği: Muhammed El Manguş

EBEDİYEN KAVUŞTU

Manguş'un mücadele içindeki bu hayatı vücudu kaldırmadı. 2012 yılında akciğer kanseri teşhisi konulan Manguş'a Türkiye'de, o çok sevdiği, aşık olduğu ülkede tedavi uygulandı. 2016 yılına kadar hastanede tedavi altında tutulan Manguş 29 Mart 2016'da İstanbul'da vefat etti.

Vasiyeti üzerine Manguş İstanbul'a defnedildi ve ebediyen aşık olduğu bu topraklara kavuştu. 1954’te başlayan bu macera 2016’da Türkiye'de sonlandı. Manguş'un mezarı "İkinci vatanım" dediği  İstanbul'un  Bakırköy ilçesinde bulunmaktadır.

DEV SEKTÖRÜN MİMARI

Manguş, Türkiye'nin uluslararası alanda elde ettiği inşaat sektöründeki başarının mimarı konumunda. Özellikle 1969 yılına kadar yurt dışında hiçbir faaliyeti bulunmayan sektör, 1969'dan sonra 42 yılda tam 325 milyar dolarlık faaliyetin altına imzasını attı. Bu süreçte aralarında çok büyük projelerin de bulunduğu 8 bin 160 eser hayata geçirilirken hepsi de Türkiye'nin elinden çıktı.