Deniz Koloğlu ile Müzikle Yaşayan Kadınlar’ı konuşuyoruz
Özel İçerik

Deniz Koloğlu

Deniz Hanım öylesine naif, öylesine tatlı ki… Çok güzel bir projeye imza atmış. Elbette üzerine konuşulmalıydı. Müzik dinleyen, dinleten ve bir süre de yapmış biri olarak incelikle hazırladığı sorularla severek dinlediğimiz pek çok müzik kadını ile uzun konuşmalar yapmış Deniz Hanım. Kalben’den Nil Karaibrahimgil’e, Ceylan Ertem’den Ayşe Tütüncü’ye kimler yok ki listede… Güzel kadınlar birlikte yaşadıkları, paylaştıkları müzikleri ile ilgili samimi anlatımlarda bulunmuş. Biz şimdi Deniz Hanım’dan kitabın hikâyesini dinleyelim…

Deniz Koloğlu, Müzikle Yaşayan Kadınlar kitabı röportajı

(Deniz Koloğlu - Fotoğraf Selva Uçansu tarafından çekilmiştir.)

ONLARA “KADIN MÜZİSYEN OLMAK ZOR MU?” SORUSUNDAN ÖTESİNİ MERAK EDEN SORULAR ÇOK AZ SORULUYOR

- Deniz Hanım, sizi tanıyarak başlayalım mı? Araştırıldığında ulaşılanın dışında, siz kendinizi nasıl anlatırsınız?

Faaliyet ve ifade alanlarım ses, müzik, yazı ve fotoğraf. Anlatılar üzerinden kayıt tutmayı -ama hissederek-, yaşantıların, tarihsel olgu ve olayların arasında bağ kurmayı önemsiyorum ve seviyorum.

- Müzikle Yaşayan Kadınlar kitabı nasıl ve ne kadar sürede doğdu? Henüz kitaptan haberdar olmayanlar ya da okumayanlar için bir ön bilgi olsun J

Müzikle ilgili yayınlar yapan Kara Plak Yayınları, müzikte kadının görünürlüğüne dair bir kitap yayımlamak istiyordu. Güzel bir tesadüfle bu fikri hayata geçiren ben oldum. Çıkış noktamız şuydu, çoğu alanda olduğu gibi müzikte de kadınlara, yaptıklarıyla değil onlardan beklenen, onlara yakıştırılan pozisyonlar, sıfatlar üzerinden bakılıyor ve neyi nasıl yaptıkları neredeyse hiç merak edilmiyor. Onlara “Kadın müzisyen olmak zor mu?” sorusundan ötesini merak eden sorular gerçekten çok az soruluyor. Biz ise kadınların görmezden gelinen üretim hallerini –her cinsiyetten müzisyeninkini merak ettiğimiz gibi- bizzat merak ediyorduk ve bu kitabı okuyacaklarda da bu merakı perçinlemek istedik. Çalışma ön hazırlık, söyleşiler ve yayına hazırlık aşamalarıyla birlikte toplam iki buçuk yıl sürdü.

- Söyleşiye dahil edeceğiniz müzisyenleri neye göre belirlediniz?

Ana kriterimiz, kitapta yer alacak müzisyenlerin kendi bestelerini ve kendi sözlerini yazan müzisyenler olmasıydı. İkincil bir kriter ise, bu müzisyenlerin müziklerini yapış biçimlerinin daha önce merak edilmemiş olması veya hazırlayan olarak benim merak ettiğim gibi merak edilmemiş olmasıydı. En nihayetinde bir yandan seçkinin dışında kalanlara karşı biraz mahcup, diğer yandan bu çalışmanın aslında bir girizgâh olacağına dair bir umutla hangi müzisyenlerin olacağına kendi bilgi ve birikimime dayanarak ben karar verdim.

- Sizin için önemli kriterler nelerdi?

Bu topraklardan yükselen seslerin çeşitliliğine dair bir fikir vermesi açısından bu müzisyenlerin farklı müzik alanlarından, farklı kuşaklardan olması ve Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelmesi benim için önemli kriterlerdi. En ortak noktaları ise –ki bu da seçkinin tutarlılığını sağlayan ana etmenlerden biri- her birinin müziğiyle arasındaki, bizzat gözlemlediğim kuvvetli bağ.

- Peki neden sadece kadınlar? Konunun merkezinde müzik değil de, kadınlar mı var? Yoksa vurgu müzikte mi?

Başta da bahsettiğim üzere bu kitabın ortaya çıkış öyküsü, kadının müzikteki görünürlüğünün önündeki engellere dikkat çekme ihtiyacına dayanıyor. Bunu müzisyen kadınlarla müziklerini konuşmak suretiyle yaptık. Sonuç ise, bunu hem anlatılanların zenginliğine ve gerçekliğine hem de odağımızda müziği tutmuş olmamıza güvenerek söylüyorum, bu kitabın sadece müzisyen kadınların değil erkek veya trans, tüm müzisyenlerin müziklerini yapış biçimlerini anlama pratiğine, müziği konuşma kültürüne dair yokluğunu çektiğimiz zemine bir katkı sağlayacak olması.

Deniz Koloğlu, Müzikle Yaşayan Kadınlar kitabı röportajı

(Ayşe Tütüncü - Müzisyen)

BEĞENİP BEĞENMEMEK İÇİN DEĞİL, “DUYMAK” İÇİN DİNLEMEK

- Aslında eski radyo çalışanısınız; ama yine de sorayım: Sizin müzikle aranız nasıl? Daha doğrusu hangi mesafeden bakıyorsunuz ona? Bir dinleyiciyken nasıl, çalışırken nasıl hissediyorsanız?

İnsanın müziği kendisi için dinlemesiyle, başkalarına dinletmek için dinlemesi farklı edimler. Açıkçası, ilk gençlik yıllarımdaki dinleme hallerimi özlüyorum; beğeni baskısından uzak özgürce, yeniyi kovalamadan, sadece iz sürerek, hikâyesini merak ederek, içinde kaybolarak veya sadece dinleyerek... Bunların hepsini şimdi de yapıyorum; ama paralelinde mesleki bir deformasyon hatta bir yorgunluk da söz konusu. Bu sebeple başka kulaklar için dinleme ve başkalarına dinletme eyleminden bir süredir uzak duruyorum. Bu kitap süreci için ise müzisyenleri ve müziklerini anlamak, duymak için onların müziklerini dinledim. Beğenip beğenmemek için değil, “duymak” için dinlemek. Bu da bambaşka bir dinleme haliydi, çok keyifli ve öğreticiydi.

- Soruları hazırlarken nelere dikkat ettiniz? Zorlandınız mı?

Doğru soruları sormak epey bir titizlik gerektiriyordu, biraz terletti diyelim. Müzik dinleyen, dinleten ve bir süre de yapmış biri olarak müzik yapmaya ve müziğin iç içe olduğu alanlara dair sorular hazırlamaya çalıştım. Mesela müzikal üslupları, söz yazarlığı üslupları, prodüktörlükleri veya prodüktörleriyle çalışma biçimleri nasıldı; albüm yapma sebepleri, tonmaysterlarının müziklerindeki rolü, Türkiye’deki müzik sahneleriyle ilgili deneyim ve görüşleri, müzik piyasasına dair algı ve tutumları, müzik eleştirmenliğiyle ilgili görüşleri neydi vs. bunun gibi sorular. Ayrıca bir de bu çalışmanın ortaya çıkış sebebini müzisyenlerle birlikte düşünme imkânı sunacak, kavram ve kalıpları tartışmaya açacak sorular yöneltmeye çalıştım. Örneğin “kadın müzisyen” tamlamasıyla ilgili hislerini, onlara bu söyleşi teklifiyle gelince ilk ne düşündüklerini sordum.

- Söyleşi sorularınızdan biri de, “Müzik hakkında konuşmak nasıl bir şey?” Peki ben de size sormak istiyorum, şimdi söyleşileriniz hakkında konuşmak nasıl bir şey?

Geliştirici ve zor… Geliştirici, çünkü gayenizi ve çalışma biçiminizi doğru aktarmaya çalışırken tüm melekelerinizi çalıştırmanız gerekiyor. Bütüncül bakma organlarınız iyice kaslanıyor. Yaptığınız çalışmaya başka açılardan yaklaşma şansınız oluyor. Zor, çünkü başkalarının sözlerini iletiyor olmanın sorumluluğu normalden fazla bir hassasiyet gerektiriyor, en azından benim için öyle. Hatta bu kitabın bir anlamda imece bir edimin sonucunda ortaya çıktığına inanıyorum.

- İmeceyi oluşturan neydi?

Kara Plak, ben ve müzisyenler olarak birbirimize duyduğumuz güven, bu kitabın inşasında çok önemli bir role sahip. Benimle yapılmış söyleyişiler kitabın görünürlüğüne katkı sağlıyorsa ne âlâ! Bu söyleşilerin bir diğer işlevi de, bu kitabın yapılış öyküsü ve tekniğinin kaydının tutuluyor olması ve ilgilisine bilgi veriyor olması. Buna örnek olarak Ayşe Tütüncü’nün böyle bir söyleşi kitabına neden ihtiyaç olduğunu anlatmasını verebilirim: “Müziğin kendini anlatmasına ihtiyaç yok denir; ama aslında hep biraz vardır. [...] böyle bir kitapta yer almak ya da bir röportajda konuşmak aslında sadece müziği anlatmak için değil, müzisyenin kendi konumunu, kendi tavırlarını anlatabilmesi için de önemli. Bunlar ancak onun anlatabilmesi sayesinde öğreneceğimiz şeyler.”

Deniz Koloğlu, Müzikle Yaşayan Kadınlar kitabı röportajı

(Kalben)

HER ALANDA SAHİCİ BULDUĞUM ŞEYLERİ KUCAKLAMAYA ODAKLANIYORUM


- Peki müzik yaparken kadın olmanın getirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunu bir getiri olarak değerlendirmeyi tercih etmiyorum.

- Söyleşiler sırasında içini ısıtan ya da belki sizi şaşırtan bir anınız var mı? Paylaşır mısınız bizimle?

Bir sürü var. Zihnimde çok büyülü bir şekilde bir arada duruyorlar onları birbirlerinden ayırarak anlatmak istemem.

- En çok hangi söyleşi etkiledi sizi? Hangi konu, hangi cevaplar? …

Söyleşilerin ikisi hariç hepsi yüz yüzeydi. İki, iki buçuk hatta bazen üç buçuk saat süren sohbetlerdi bunlar. Her müzisyene katılmayı kabul ettikleri için en başından beri müteşekkirim; ama şimdi geriye dönüp baktığımda gösterdikleri sabra bir de hayranlık duyuyorum. Dolayısıyla bu bağlamda, her biri biricik olan bu buluşmaları bir bütün olarak hatırlamayı ve taşımayı istiyorum.

- Müziği dinliyor ve artık çok çabuk tüketiyoruz. Böyle çalışmaların çoğalması gerekliliği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Gerekli olduğunu düşünüyorum =)

- Peki yeri gelmişken, içinde biri olarak müziğin değişip dönüşmesinden memnun musunuz? Müzik konusunda gelecekte bizi neler bekliyor?

Memnunluk ya da memnuniyetsizlik duymak değil de, akışı izliyorum diyelim. Her şeyin hızla dönüştüğü bir zamandayız, neyin nasıl olacağını tahayyül etmek vakit kaybı sanki. Her alanda sahici bulduğum şeyleri kucaklamaya odaklanıyorum.

Deniz Koloğlu, Müzikle Yaşayan Kadınlar kitabı röportajı

(Nil Karaibrahimgil)

- Bu tarz bir söyleşi kitabını yabancı müzisyenlerle de yapmak ister miydiniz?

Dil becerim müsaade ettiği oranda tabii ki isterdim. Misal bu, İran’dan müzisyen kadınlarla müzikal öykülerine dair bir çalışma yapmak olabilirdi. 2007'de İran’ı ziyaret ettiğimde müzisyen bir kadından şeriat kanunlarına göre bir kadının sahnede tek başına şarkı söylemesinin yasak olduğunu öğrenmiştim. Bu tip havsalamızın almakta zorlanacağı yasak ve baskıların altında müzik yapanların sanat ve emeklerinin görünürlüğüne hizmet etmek çok işlevsel olurdu.

- Bu çalışmanız bir seriye dönüşür mü sizce? Devam edecek misiniz? Belki daha nostaljiye giderek ya da daha geleceğe…

Şimdilik bir seriye dönüştürme niyetim yok. Başkaları niyet ederse de çok sevinirim.

: Teşekkür ederim.

Deniz Koloğlu: Teşekkür ederim.

Deniz Koloğlu, Müzikle Yaşayan Kadınlar kitabı röportajı

Müzikle Yaşayan Kadınlar

Kolektif

Kara Plak Yay.

S.: 312

Kitabı satın almak için tıklayınız: D&R

*

Instagram: biyografivekitap