Fahrelnissa Zeid kimdir

Fahrelnisa Zeid

Fahrelnisa, dünyanın sayılı müzelerinde imzasını taşıyan tablolarının bulunduğu bir sanatçı. Soyut kavramlarda kendini bulan, kocasının ölümünden sonra daha çok portreler çizen bir ressam. Londra’da açtığı 4 sergiden 1947’dekinin açılışına İngiltere Kraliçesi Elizabeth de gelmişti. Aslında buna şaşmamak gerek. Nihayetinde o da bir prenses idi. Dünyada birçok ülkede sergiler açan Fahrelnisa’nın resimlerinden Adolf Hitler de, övgüyle bahsediyordu.

Elbette herkes ondan ve resimlerinden övgüyle bahsetmeliydi. Çünkü o, birçok sanatçı yetiştirmiş Kabaağlızade Ailesi’nden geliyordu. Fahrelnissa, II. Abdülhamit dönemi sadrazamlarından Cevat Paşa’nın yeğeni, Halikarnas Balıkçısı diye bilinen yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın ve Gravür Sanatçısı Aliye Berger’in kız kardeşi, Seramik Sanatçısı Füreya Koral’ın teyzesi, Ressam Nejad Devrim ve Tiyatrocu Şirin Devrim’in de annesiydi…

Renklere doyamayan bu enfes kadın, 118 yıl önce bugün dünyaya geldi. Hayata gözlerini açtığın bugün renklerin tekrar sarsın seni kadın.

İyi ki doğdun…

İlk Türk kadın ressamlardan Fahrelnisa Zeid kimdir - biyografisi

(Şakir Paşa ve ailesi)

Çocukluğu

Fahrelnisa, 7 Ocak 1901’de, İstanbul’da, Büyükada’daki köşklerinde, Sare Hanım ve Kabaağaçlızade Mehmed Şakir Paşa’nın dördüncü çocukları olarak dünyaya geldi. Ailesi ona, “Fahrünnisa” diye hitap ediyordu. Ancak o, ileride bir ressam olduğunda, Fahrelnisa adıyla atacaktı imzalarını. Şakir Paşa Ailesi olarak anılan Kabaağaçlızade Ailesi’nin verdiği çokça verdiği sanatçıdan sadece biriydi. Babası devlet adamı, asker ve tarihçiydi. Ailenin geçmişi de asker kökenine dayanıyordu. Dedesi Miralay Asım Bey, zamanında Afyon’un Kabaağaçlı köyüne yerleşmiş ve burada çiftlik sahibi olmuştu. Ailenin soyadı bundan sebep Kabaağaçlı idi.

Fahrelnisa’nın kardeşleri Cevat Şakir, Hakkiye, Ayşe Suad ve Aliye idi. Abisi Cevat Şakir, hepimizin “Halikarnas Balıkçısı” olarak tanıdığı o yazar, kardeşi Aliye de yine kendisi gibi ressam olacaktı.

Fahrelnisa, renklerin büyüsüne çocuk yaşta kapıldı. Henüz 9-10 yaşlarında resme olan ilgisini iyiden iyiye belli ediyordu. Sanatçı bir aileden gelmenin şansını taşıyordu elbet. 14 yaşına vardığında Fahrelnisa, olgun ressamlar gibi desenler çizer olmuştu. İşte bu noktada eğitim süreci de başladı. Ailesi onun bu yeteneğini fark etmişti. Geleceğin önemli sanatçılarından biri olacağından da hiç şüpheler yoktu. Fahrelnisa, işgal zamanlarında Sanayi-i Nefise’nin ilk kadın öğrencilerinden biriydi…

İlk Türk kadın ressamlardan Fahrelnisa Zeid kimdir - biyografisi

(İzzet Melih Devrim ile)

Fahrelnisa evlendi

Fahrelnisa, özellikle sanata düşkünlüğü açısından ziyadesiyle kültürlü ve de güzel bir genç kızdı. Ailesi de oldukça saygı duyulan varlıklı bir aileydi. Hal böyle olunca, genç kızlığa adımını atar atmaz evlenmek için pek talibi vardı. Beğeneni çoktu. Zamanla ailesinin de fikri kızlarının evlenmesinden yana oldu.

Yazar İzzet Melih Devrim ile 1920’de, Sanay-i Nefise’ye başladığı yıl tanışıp evlenmeye karar verdiler. Bir yandan okul da devam etti. Melih Bey ile evli olmak eğitimine engel olmamıştı. Eğitimine Sanayi-i Nefise’nin ilk öğrencilerinden biri olarak başlayan Fahrelnisa, ardından Paris’te, Ranson Akademisi’nde, Stalbach ve Bissiere’nin yanında devam etti. 1929-1930yıllarında da, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde, Namık İsmail’in öğrencisiydi; resim yapmaya, bu konuda kendini geliştirmeye devam etti.

İkisi de oldukça kültürlüydü. Bu bağ, onlara pek çok şey kazandırdı. Birlikte Avrupa gezilerine çıktılar. Melih Bey sayesinde pek çok yazar ve entelektüel isimlerle tanıştı.  14 yıl sürecek bu evlilik, onlara iki de çocuk getirdi. Sanatçı aile, sanat konusunda da çoğalmıştı. Oğulları Nejad annesi gibi ressam olmayı seçerken, kızları Şirin de tiyatro oyuncusu oldu…

Yıllar sonra karısı Maria Devrim, şöyle bir açıklama yapacaktı: “Eşimin annesiyle ilişkisi zor bir ilişkiydi, çünkü Fahrelnisa Zeid oğlunu kıskanırdı”. Annesiyle ilişkisini kuramayan Nejad, annesine duyduğu hayranlığı ve öfkesini resme akıtmayı seçti. Resmi kullanarak annesiyle yüzleşmek istemişti. Annesinin peşinden koşarken kim olduğunu buldu. O da, tıpkı annesi gibi, bir ressamdı…

İlk Türk kadın ressamlardan Fahrelnisa Zeid kimdir - biyografisi

Sanatta aranan isim

Fahrelnisa, Melih Bey ile ilk evlendiği dönemlerde güzelliği ve kültürlü oluşuyla çok beğeniliyordu, oldukça popüler bir isim haline gelmişti. Öyle ki, dönemin güzellik yarışmalarında onu jüri olarak görebilirdiniz. Ayrıca İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi Clerk’in eşinin yazdığı Fransızca bir oyunda sahneye de çıkmıştı. Sanatın her dalına kusursuz ve naif dokunuşuyla sanat camiasının aranan isimlerindendi…

İlk Türk kadın ressamlardan Fahrelnisa Zeid kimdir - biyografisi

(İkinci eşi Emir Zeid, çocukları Şirin ve Raat)

Tekrar evlendi

1934’te Melih Bey ile evliliğini sonlandıran Fahrelnisa, dönemin Ankara Irak Elçisi, Ürdün Kralı Abdullah ile Irak Kralı Faysal’ın küçük kardeşi Emir Zeid ile evlendi. Sanat konusunda aldığı konumdan ziyade bu evlilik, ona prenseslik de getirmişti. O, Avrupa ülkelerindeki sanat çalışmalarında Prenses Fahrelnisa idi. Bu evlilikten Raat adını verdikleri bir oğulları oldu.

Prens eşinin iş durumundan sebep pek çok yerde yaşadı. Elçilik göreviyle Berlin, Londra, kral naibi olduğu dönemde de Bağdat! Daha sonra Irak’ta çıkan isyanda kral ve yakınları öldürüldü. Hükümet de Emir’in Londra Büyükelçiliği görevine son vermişti. Onlar da Paris’e yerleşti.

İlk Türk kadın ressamlardan Fahrelnisa Zeid kimdir - biyografisi

Fahrelnisa Zeid ve resimleri

Bu Fahrelnisa için Türkiye dışında yaşamak değil, sanat yaparak yaşamak demekti. Bir süre resme ara verse de 1942’de, D Grubu Ressamları’na katıldı. İlk kişisel sergisini 1944’te, İstanbul, Maçka’daki evinde açtı. Ardını Paris, Londra, Brüksel, New York gibi birçok şehirde açacağı sergiler izleyecekti…

İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki erken dönem desen çalışmaları, figüratif nitelikteydi. Anıtsallık kaygısıyla yapılmıştı ve daha çok iç mekan tasvirleri şeklinde kendini gösteriyordu. Bu tasvirlerde de daha çok minyatürü andıran bir mekan kurgusu vardı. Kalın boyama tekniği kullanıyor ve derinlik yanılsamasını da kasıtlı olarak ihmal ediyordu. Renkleri özenle aldığı bu dönemde çalışmaları Henri Matisse’yi çağrıştırıyordu…

1940’ların sonuna geldiğimizde ise, soyut çalışmalara yöneldi. Zaten en çok bu eserlerle bilindi. Son derece anıtsal ve ışıklı renkleri tercih ediyordu. Eserleri, yoğun bir lirizm içeriyordu. Bu soyut çalışmalar dönemin eleştirmenleri tarafından farklı görüşlerle değerlendirildi.

Avrupalı eleştirmenlere göre Fahrelnisa’nın sanatında özellikle Doğu’ya dair izler arıyorlardı. Geometrik ve serbest soyutlamacı kompozisyonlardan oluşan bu eserlerde, kimilerine göre İslami estetik vardı.

Bunun yanında bir de şöyle bir karmaşa söz konusuydu: Fahrelnisa, Batılılara göre Doğulu bulunuyordu. Türkiye’nin değerlendirmesinde ise o, Batılı bulunuyordu…

1950-1960 yılları arasında soyut çalışmaları konusunda kendini daha da geliştirdi. Bu kez bir yandan da Amerikan soyut dışavurumculuğun romantik kanadını anımsatan bir soyut kavrama ulaşmıştı. Artık resimsel ayrıntılarla daha az ilgileniyordu. Malzemenin kendini okutma isteği ön plandaydı. Asıl konu, bu dokulandırma ve boyamanın gerisinde kalıyordu.

Büyük tuvaller üzerine çalışıyordu. Büyük tuvaller üzerinde küçük geometrik şekilleri, renkleri en can alıcı, en parlak tonunda seçip boyuyor, coşkusunu karşısındakine de bulaştırıyordu. Kontrast renkleri kullanırken fazlasıyla cesurdu. Uyum endişesi taşımıyordu. Tüm renkleri sabırla bir araya getiriyor, farklı ve özgün bir bütün oluşturuyordu. Eseri, ışıl ışıl, dağılan küçük geometrik parçaların oluşturduğu bir ağa dönüştürmeyi başarmıştı. Tam da kurguladığı gibi…

O, özellikle resim konusunda kendini sürekli geliştirme ihtiyacı güden bir sanatçıydı. Kendine özgü plastiği ve resim dili, tek bir üsluba indirgenemeyecek kadar değişken ve zengindi. Figürlü resimlerde portreleri de ayrı bir yer edindi. Özellikle yakınındaki insanların oldukça büyük boyutta portresini çalışıyordu. Özellikle ışıklı ve Sümer adak heykelciklerindeki gibi ifadeyi tanımlayan büyük gözleriyle…

İlk Türk kadın ressamlardan Fahrelnisa Zeid kimdir - biyografisi

Ortadoğu’nun en yüksek fiyata satılan eseri

Fahrelnissa, 1962’de yaptığı bir eserine, Break of the Atom anda Vegetal Life (Aton Patlaması ve Bitkisel Hayat) adını verdi. Bu resimde, İslam Hat Sanatının estetiğini Sufizmin mistik karakterleri ile buluşturmuştu. Üstelik bunları aynı zamanda Paris’te yaşadığı dönemlerde etkilendiği Bizans ve Batı sanatının estetiği ile de harmanlamıştı. Yine resimlerinde bulunan geometrik şekil ve yazılar vardı. Bu, tasavvufi, kendini yineleyen, geometri ve çizgiye dayalı Doğu gizemciliğinin bir uzantısı olarak değerlendiriliyordu.

Bu resim, 2013’te satıldığında Fahrelnisa Zeid, “Ortadoğu’nun en yüksek fiyatla satılan eserini resmeden kadın” unvanını kazandı.

İlk Türk kadın ressamlardan Fahrelnisa Zeid kimdir - biyografisi

Eşinden sonra

Fahrelnisa, 1970’te kocasını kaybetti. Bir daha asla resim yapmamaya karar vermişti aslında. Ama resim, onun çocuk yaşından beri hayatını ifade eden ve yok olmayan tek şeydi. 1976’da oğlu Raat’ın yanına, Amman’a yerleşti. İşte bir daha yapmam dedikten sonra verdiği ilk eseri de burada, 1979’da yaptı. Ona, kocasının ölümden sebep duyduğu sonsuz acı ve ona özlemle, Endless Thoughts (Sonsuz Düşünceler) adını vermişti.

Aslında kocasından sonra daha çok portreye yönelir. Gazeteci Yazar Zeynep Oral, ona bir söyleşileri sırasında “Neden portre?” diye sorduğunda, Fahrelnisa, şöyle yanıtlıyordu: “Eşim Zeid’imi yitirdikten sonra kendimi bir uçurumun başında buldum. Boşluğa yuvarlanmamak için, bomboş atölyemde bana bir mevcudiyet gerektiğine inandım. Ve Zeid’in portresini yapmaya başladım. Artık atölyemde yalnız değildik. Portre ve ben birbirimizi bulmuştuk.”

Amman’da, kendi adıyla anılan bir sanat enstitüsü kurdu. Sergilere de devam etti. son dönemde özellikle yöneldiği portrelerini ve daha fazlasını en son 1988’de İstanbul’da, 1990’da da Fransa ve Almanya’da sergiledi…

İlk Türk kadın ressamlardan Fahrelnisa Zeid kimdir - biyografisi

Fahrelnisa Zeid öldü

Fahrelnisa, son günlerine kadar oğlu Raat’ın yanında, Amman’da yaşadı. Kocası öldüğünde Ürdün Kralı, ülkesinde yas ilan etmişti. Prenses Fahrelnisa da, 5 Eylül 1991’de hayata gözlerini Amman’da kapadı. Cansız bedeni de, Ürdün Kraliyet Mezarlığı’na defnedildi.

Sanatçı yetiştirmeyi kendine misyon edinmişçesine süregelen bir aileye doğuştan sanatçı olarak gelmişti o. Hatalarıyla, çok sevdikleriyle, nefretleriyle hep resimde buluştu. Gönlünü renklerde dinlendirdi. Prens kocasının, prensesi oldu. Kendine has renk kullanımı, geometrik şekillere hayat verişi ve portreleriyle bir Fahrelnisa Zeid geçti bu dünyadan…

İyi ki…

Not: Biyografisini okumak istediğiniz kişileri lütfen bizimle paylaşın.

Instagram: biyografivekitap