Fikirci Bey yazdı: YAP-BOZ
ensonhaber.com

Fikirci Bey yazdı: YAP-BOZ

YAP-BOZ

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önceydi. Yanılmıyorsam Ekmelettin İhsanoğlu’nun çatı adayı ilan edildiği gündü,  MHP’li bir arkadaşım,  “Bu Ekmelettin lafı çıkmadan önce MHP’nin önde gelen 1000 yöneticisini toplasaydınız ve ellerine birer kağıt kalem verip ‘Kim cumhurbaşkanı adayı olsun?” diye sorsaydınız, acaba kaç tane “Ekmelettin” cevabı çıkardı?” diye sormuştu.

Evet, cevabı herhalde “sıfır” olurdu.

İşte sanırım o sıralar bende “jeton düşmeye” başladı.

Daha önce “Bu İşte Bir Mantıksızlık” var diye anlatmıştım. Bazı şeyler birbirini tutmuyordu.

CHP’nin başkanı “tape” marifetiyle değişiyor, yeni başkan Ekmelettin gibi İslami yönüyle tanınan bir insanı aday gösteriyor ve üstelik 10 kadar milletvekili “tapelenen” MHP de onu destekliyordu.

Daha geriye gidiyorum. Öcalan dağdan inme çağrısı yapıyor, dağdan inenler zafer kazanmış komutan edasına bürünüyor, yanlarında bizim enteller vaveyla koparıyorlar ve zaten hassas olan kamuoyunun açık sinirlerine dokunuyor, böylece inenleri apar topar tutuklayan savcılar kimseye garip gelmiyordu.

Başbakan “barışın teminatı benim” derken, aynı savcılar bu sefer KCK üyesi diye yüzlerce kişiyi plastik kelepçelerle derdest edip içeri tıkıyorlardı.

Oslo barış süreci ifşa ediliyor, görüşme masası devriliyordu.

Paris’te 3 PKK yöneticisi kadın garip bir cinayete kurban gidiyordu.

Herkes “barış” derken tam bir istihbarat rezaleti ile Şırnak’ın Uludere ilçesinde bildiğiniz gibi Roboski katliamı yaşanıyordu.

Yani iki sene önce kavuşacağımız barış bir kez daha “başka bahara” kalıyordu.

Ve tabi Gezi soytarılıkları, 6-8 Ekim haydutlukları…

Sonra jeton tam düştü.

Kılıçdaroğlu, Ekmelettin, Roboski, KCK tutuklamaları, Oslo’nun ifşası, Paris suikastı… Bu parçalarda bir mantıksızlık vardı…

Ve sonra 17 Aralık operasyonu ile birlikte her şey ortaya döküldü.

Benim bu “mantıksız” bulduğum parçalar gerçekten mantıksızdı.

Bu parçalar “barış” tablosuna uymuyordu.

Çünkü bunlar bir başka tablonun, bir başka yap-boz’un parçalarıydılar.

Yaşı 50’nin üzerinde olanlar “Türkiye’de darbe yapılınca ne olur?” sorusunun cevabını defalarca gördüler.

Fakat şimdi ilk kez “Türkiye’de darbe yapılamazsa ne olur?” sorusunun cevabını görüyoruz.

İşte böyle olur: Planlar bozulur, tabloya uymayan parçalar tabloyu yapmak isteyenlerin elinde kalır. Yeni Türkiye tablosunun hiçbir yerine uymayan bu yap-boz parçaları öyle boşlukta kalır. Ekmelettin parçası çöpe atılır. Sonra biri gider artık deşifre olmuş bir örgütün ajanlığını yapmaya çalışan bir meczubun twitter mesajına sazan gibi atlayıp “Partimizi kapatacaklar” diye yaygara kopartır, sonra iktidar, “madem öyle, gelin parti kapatmaları toptan yasaklayalım” deyince gözüne araba farı sıkılmış tavşan gibi kalakalır, “ama seçim barajı…” falan diye alakasız zırvalar. Öteki mağduriyet yarışında altta kalır mı? “bizi de kapatacaklar…” diye kıskanç çocuklar gibi çıkar ortaya, ama kuyruğu da dik tutmak zorunda olduğundan “Asarız! Keseriz! Zaten HDP’yi kapanmaktan kurtarmak için yapıyorlar” diye zırvalar.

Şimdi, yani tapelerle CHP’ye, MHP’ye ayar verildi de HDP’ye, Kandil’e verilmedi mi sanıyorsunuz?

Ha, tabi her şeyi “tapeler”e indirgemeyelim. 30-40 yıllık ihanet planı öyle 3-5 şakirtin yapacağı iş değil. Onların da piyon olduğu bir “üst akıl” var. O üst akıl IŞİD’ı nasıl icat ettiyse, onunla mücadele etmek için de Kobani’ye saldırttığının ertesi günü bizim Suriyeli PKK’ye silah mühimat yağdırdı. Açın bakın ABD, İngiltere ve Alman medyasına, bir yıldır “PKK teröristlerle savaşıyor, kendisi nasıl terörist olur?” ile başlayan kampanya Kantonlarda feminizm güzellemeleri, Kürtlerin nasıl da Ortadoğu’ya demokrasi örneği olacağı ile sürüyor. Öcalan’ın bile cesaret edemeyeceği gürlükte “Kürtlere Özgürlük!” diye bağırıyorlar.

İşte o zaman bozulan tablonun bir parçası daha elinize geliveriyor… Barış tablosuna uymayan parça…

İşte o parça, Türkiye’de ilk kez Devlet nezdinde kamuya açık bir ortamda Öcalan’ın silah bırakma çağrısı okunduktan ve hükümet buna olumlu cevap verdikten 5 dakika sonra

“Bizim 'AKP'nin bu ülkeye özgürlük getirecek diye zerre kadar inancımız yok' diyebiliyor.

Tanıdınız tabi, Selocan…

6-8 Ekim olaylarının kışkırtıcısı, Kürtlerle ile ilgili tüm açılım önerilerini hemen Anayasa Mahkemesine götüren CHP ile iş tutan Selocan. Yıllardır PKK’ye kin kusan ulusolcularla iş tutan Selocan.

Ben bunların 5 benzemez olduklarını sanıyor, “nasıl bir araya geliyorlar?” diye şaşırıyordum. Oysa ortak bir noktaları varmış hepsinin; Savaş tablosunun parçaları olmak…

Ama Yeni Türkiye tablosunda bu yap-boz parçalarına ihtiyaç yok. Savaşan halkları istiyoruz diyenlere yer yok!

Kaynak : https://www.serkankalemciler.com/yap-boz/