- Ömer Çelik, AK Parti MYK toplantısında Terörsüz Türkiye sürecinin belirlenen yol haritasının iyi işlediğini belirtti.
- Çelik, sürecin ana omurgasının terör örgütünün feshedilmesi ve silah bırakmanın tam anlamıyla gerçekleşmesi olduğunu vurguladı.
- Türkiye'nin Suriye'deki istikrara önem verdiğini ve meseleye sadece güvenlik açısından yaklaşmadığını söyledi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Genel Merkez binasında MYK toplantısına ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.
Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Ömer Çelik, futbolda bahis soruşturmasıyla ilgili, "Sanal bahis pandemiye dönüştü." değerlendirmesini yaptı.
Çelik, soruşturmayla ilgili en güçlü şekilde mücadele edileceğini söyledi.
Suriye devriminin birinci yılını doldurmasının ardından "Suriye'de istikrar bizim için önemli." diyen Çelik, Türkiye'nin meseleye sadece güvenlik açısından yaklaşmadığını belirtti.
"ODAĞIMIZ TERÖRSÜZ TÜRKİYE"
Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin de değerlendirmede bulunan Çelik, işleyen ve çalışan bir yol haritası olduğunu belirterek, "Odağımız, Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölgedir" ifadelerini kullandı.
"Bu işlerin mutlak bir matematiği yoktur" diyen Çelik, inişli çıkışlı bir ilerlemenin normal olduğunu aktararak, önemli olanın yol haritasının işlemesi olduğunu kaydetti.
"TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİNDE BELİRLENEN YOL HARİTASI İŞLEMEKTEDİR"
Ömer Çelik'in açıklamalarında öne çıkan satır başları şunlar oldu:
Bu noktada şunu iyi değerlendirmek gerekir, bugüne kadar 'Terörsüz Türkiye' konusunda belirlenen yol haritası işlemektedir. İşleyen ve çalışan bir yol haritası vardır. Bu işlerin mutlak bir matematiği yoktur; bazen bir haftada bir metre ilerlersiniz, bazen bir sonraki hafta bir kilometre yol alırsınız. Önemli olan, yol haritasının işlemesidir.
Terörsüz Türkiye yaklaşımı; hem içeriği bakımından hem zamanlaması bakımından hem de yakın bölgemizdeki krizleri sona erdirme açısından son derece isabetlidir. Ayrıca farklı etnik ve dinî gruplardan kardeşlerimizin geleceğine hayırlı bir imza atabilecek kapsayıcılığı da bünyesinde barındırmaktadır. Bu sebeple bu konu üzerinde hassasiyetle durmalıyız.
"SÜRECİN ANA OMURGASI, SİLAH BIRAKMANIN TAM ANLAMIYLA GERÇEKLEŞMESİDİR"
Hiç kimse kendi marjinal siyasi ajandasını ya da başka hesaplarını bu sürecin içine katmamalıdır. Her zaman söylediğim gibi, odağımızı kaybetmemeliyiz. Odağımız en başından itibaren Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölgedir.
Dolayısıyla bu sürecin ana omurgası; terör örgütünün feshedilmesi ve silah bırakması, silah bırakmanın tam anlamıyla gerçekleşmesidir. Bu; terör örgütünün Irak’ta, İran’da, Suriye’de ve Avrupa’daki tüm şube, unsur ve uzantılarının silahlı güçlerinin yanı sıra ideolojik, mali yapılanmalarının ve propaganda faaliyetlerinin sona ermesi anlamına gelmektedir.
"HERHANGİ BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜN VARLIĞIYLA KAZANIM KAVRAMI YAN YANA GETİRİLEMEZ"
Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge meselesinin odağı tam olarak budur. Bu odaktan bakıldığında, herhangi bir terör örgütünün varlığıyla 'kazanım' kavramının yan yana getirilmesi, en temel akli faaliyetle bağdaşmaz. Bu yaklaşım, tüm bu grupların iyiliğini hedefleyen bir anlayışın da tam karşısındadır.
Eğer terör örgütleri ile kazanım kavramı yan yana getiriliyorsa, bilinmelidir ki bu; bölgemizde doğrudan görünmek istemeyen ancak vekalet savaşları yoluyla yeni haritalar çizmeyi, yeni yapılanmalar oluşturmayı amaçlayan güçlerin planlarıdır. Bunlar projelerdir. Bu durum defalarca görülmüş, defalarca test edilmiştir. Geçmişte de bunun örnekleri yaşanmıştır.
"TSK VE MİT SAHAYI GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE TARAMAKTADIR"
Türkiye Cumhuriyeti'nin bunları görebilecek keskinlikte gözleri vardır. Bu nedenle teyit mekanizması son derece önemlidir. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı sahayı güçlü bir şekilde taramaktadır. Silah bırakma yönündeki faaliyetler kayıt altına alınmakta, bunun tersine yönelik tahkimatlar varsa onlar da yakından takip edilmektedir.
"BAHÇELİ'NİN TARİHİ ÇAĞRISIYLA YENİ BİR FIRSAT PENCERESİ AÇILMIŞTIR"
Şimdiye kadar yapılan çok sayıdaki açıklamayla bu sürece destek verilmesi son derece önemlidir. Sayın Devlet Bahçeli’nin tarih, çağrısıyla yeni bir fırsat penceresi açılmıştır. Bu, hem Türkiye hem de yakın bölgemiz açısından büyük bir imkandır. Cumhurbaşkanımızın devlet kurumlarına verdiği talimatlar doğrultusunda, bu mesele bugün tüm devlet kurumlarının odaklandığı temel bir konu haline gelmiştir.
"BU ODAĞA ENGELLER ÇIKARILMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ"
Yüce Meclis’in kurulan komisyon vasıtasıyla sürece vaziyet etmesi; milli iradenin yüksek bir katılımla meseleyi sahiplenmesini, değerlendirmesini ve meseleye dönük yol haritasının oluşturulmasında bir özne olarak varlığını ortaya koymasını sağlamıştır.
Dolayısıyla yol haritası işlemektedir. Bazen yavaşlama olur, bazen duraksama varmış gibi görünür. Ancak bir sonraki hafta bakarsınız ki, bir önceki hafta yalnızca bir metre gidilmişken on kilometre yol alınmıştır. Süreç bu şekilde işler.
Biz de bu süreci işletmeye devam edeceğiz. Burada 'Terörsüz Türkiye' ve 'Terörsüz Bölge' hedefi ana odağımız olacaktır. Bu odağa başka ajandaların karıştırılmasına, marjinal gündemlerin sürece sokulmasına, gündemin şarampole yuvarlanmasına ya da önüne farklı engeller çıkarılmasına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz.

"BAHİS VE SANAL KUMAR MESELESİ ADETA BİR PANDEMİ HALİNİ ALMIŞTIR"
Bu bahis ve sanal kumar meselesi, toplumumuzu çürüten, yozlaşmaya sürüklemeye çalışan teşebbüs ve uygulamalara dönük ciddi bir tehdittir. Bu nedenle MYK'mızın da bu gündemi yakından takip etmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Bahis ve sanal kumar meselesi adeta bir pandemi halini almıştır. Dünyanın her tarafında olduğu gibi maalesef ülkemiz de bundan etkilenmektedir. Hatta bazı aile facialarının ve maalesef bazı intiharların arkasında bu ve benzeri yanlışlıkların olduğunu çeşitli şekillerde tespit ediyoruz.
"BAHİS VE SANAL KUMAR İLE EN GÜÇLÜ ŞEKİLDE MÜCADELE EDECEĞİZ"
Tabii ki bununla ilgili bir eylem planımız vardır ve en güçlü şekilde mücadele edeceğiz. Hem siyaset kurumu olarak hem de hükümet ve kabine olarak yapılması gerekenler, Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda ortaya konulmuştur.
Bir eylem planı çıkmıştı; ancak bundan sonraki süreçte bunun daha yoğun, daha sıkı bir şekilde takibiyle ilgili olarak partideki ilgili birimlerimiz, MYK’mız ve tüm mekanizmalarımız üzerine düşeni yapacaktır.
"SANAL KUMAR VE BAHİS KONUSUNA MİLLİ GÜVENLİK PROBLEMİ DESEK YERİDİR"
Burada özellikle sanal kumar ve bahis gibi meselelerde tavizsiz davranılması gerektiğinin altını çiziyoruz. Bu, toplumumuza dönük bir yozlaşma ve çürüme yayma girişimidir. Milli güvenlik problemi desek yeridir.
Aynı zamanda bir ahlak problemidir. Toplumsal güvenlik, toplumun geleceği ve gelecek nesiller açısından da son derece önemli bir meseledir.
"TEKNOLOJİK İMKANLARIN ZARARLI İÇERİKLERE ULAŞIMI KOLAYLAŞTIRMASI TEHDİDİ ARTIRIYOR"
Bugün elimizdeki cep telefonları ve çeşitli teknolojik imkanlar sayesinde bu tür zararlı içeriklere daha kolay ulaşılabilmesi, tehdidin büyüklüğünü artırmaktadır.
Bu nedenle hukuk çerçevesinde en sert ve en tavizsiz mücadelenin, hem devletin imkan ve kabiliyetleriyle hem de siyaseten oluşturulması gereken hassasiyetler ve stratejiler temelinde ortaya konulacağını ifade ediyoruz.

"SURİYE GELECEĞE YÜRÜME KONUSUNDAKİ İRADESİNİ GÜÇLÜ TUTMAYA ÇALIŞMAKTADIR"
Tabii ki 8 Aralık günü bölgemiz için son derece önemli bir gündür. Suriye devriminin ve kardeş Suriye’nin hürriyet günüdür. Yıllarca Esad rejiminin katliamları altında inleyen Suriye halkı, 8 Aralık günü hürriyetine kavuşmuştur.
Bir yıl içerisinde birçok meydan okumaya ve provokasyona rağmen, geleceğe yürüme konusundaki iradesini güçlü tutmaya çalışmaktadır.
"TÜRKİYE, SURİYE'DE HAYATIN NORMALLEŞMESİNE YÖNELİK GÜÇLÜ BİR YAKLAŞIM ORTAYA KOYMUŞTUR"
Türkiye, burada meseleye sadece bir güvenlik sorunu olarak yaklaşmadığını; ekonomik istikrarın sağlanması, Suriye’de okulların yeniden yapılması ve hayatın normalleşmesine yönelik güçlü bir yaklaşım ortaya koyduğunu göstermiştir.
Cumhurbaşkanımız, bugün sabah ve öğle saatlerinde yaptığı konuşmada; pek çok kişinin ölümden kaçarak ülkemize sığınmış kardeşlerimizi, Esad rejimi hala iş başındayken, rejimin sözde bazı açıklamalarına referans verilerek geri göndermeye çalışan anlayışın karşısında durmuştur. Özellikle herkese hatırlatmak isterim ki 14–28 Mayıs seçimleri sürecinde, Cumhurbaşkanımızın karşısındaki aday, buradaki misafirlerimizin gönderilmesi gerektiği yönünde bir kampanya yürütüyordu.
"CUMHURBAŞKANIMIZ SURİYELİ KARDEŞLERİMİZİN HİÇBİR ZAMAN YALNIZ BIRAKILMAYACAĞINI ORTAYA KOYDU"
Bazı anketçiler de bu söylemin karşılık bulduğunu, Cumhurbaşkanımızın "Hayır, biz bunları ölüme gönderemeyiz" sözünün seçimlerde aleyhine olacağını ifade ediyorlardı. Hatta bilindiği üzere seçimler ikinci tura kalmıştı.
O kritik dönemde, Cumhurbaşkanımıza bu söyleminden vazgeçmesi ve seçim sonuçlarını olumsuz etkileyecek bir durum oluşmaması için daha farklı bir tutum alması gerektiği yönünde telkinlerde bulunuldu.
Ancak Cumhurbaşkanımız o süreçte ahlaki duruşunu hiçbir zaman bozmadı. Neticede de o kardeşlerimizin hiçbir zaman yalnız bırakılmayacağını ortaya koydu.
"SURİYE ÜÇ TANE TEHDİTLE KARŞI KARŞIYA BIRAKILIYOR"
Üç tane tehditle karşı karşıya bırakılıyor kendi içerisinde.
Bir tanesi Esad artığı bir takım unsurların Lazkiye bölgesinde mevcut Suriye yönetimine karşı bir takım kalkışma planlaması.
İkincisi şunu söylemek isterim; Lazkiye bölgesinde biz Alevilerin Şiilerin hakkını savunmak üzere terör eylemi yapanları kastediyorum, hiçbir şekilde Suriye'deki Alevi kardeşlerimizle Şii kardeşlerimizle bir ilgisi yok.
Bunlar Esad'ın katliamcı rejimini bir şekilde diriltmek isteyen unsurlar. Bu Şebbiha unsurlarıyla Alevi Şii kardeşlerimizi birbirine karıştırmak çok vahim bir hata olur.
"GÜNEYDE SİYONİST YANLISI BİR KANAAT ÖNDERİ VAR"
Gerçekten Alevi kardeşlerimize Şii kardeşlerimize Nusayri kardeşlerimize dönük olarak dönük olarak yanlış yaklaşım olursa biz bunun karşısında oluruz.
İkinci tehdit güneyde hiçbir şekilde Dürzi kardeşlerimizi temsil etmeyen Siyonist yanlısı bir kanaat önderi var.
"SDG, SURİYE'DE BÜYÜK BİR TEHDİT"
Üçüncü tehdit SDG Terör Örgütü'nün ortaya koyduğu faaliyetler. Yaptığı işi Kürtlerin kazanımı olarak sunması tıpkı Lazkiye'deki Güneydeki Düzi Bölgesi'ndeki gibi yanlıştır. Suriye'de terör eylemi yapanlar rejimi diriltmek istiyor.
SDG Suriye'de büyük bir tehdit. 10 Mart Anlaşması silah bırakmayı öngörüyor.