Vakanüvis yazdı: 127 yıl önce II. Abdülhamid'e sunulan rapor

II. Abdülhamit’e sunulan rapor: Oyun aynı oyun

Vakanüvis

Terör örgütü PKK/PYD, alçakça saldırılarını sürdürüyor.

İstiklal Caddesi’ndeki patlamanın ardından Türk Silahlı Kuvvetleri, onlara anladıkları dilden cevabı verdi. İnleri başlarına yıkılan teröristler, bu defa da Gaziantep Karkamış’ta yeni bir alçaklığa imza attı.

Bütün bunlar olurken, diğer kimi şeyler de tam da beklendiği gibi gelişiyor. PKK’lı teröristlerin Karkamış’a saldırıya hazırlandığı saatlerde, “müttefikimiz” ABD’nin bir subayı ise örgütün sözde eğitim programından mezun olanların törenine katıldı, militanlara başarılar diledi. İsveç’te ise PKK’lılar Türkiye’ye karşı birçok gösteri yaptı, yapıyor, iftira atıyor, hakaret ediyor. Verdiği sözlerin aksine İsveç hükümeti ise militanlara müzahir oluyor. Daha pek çok Avrupa ülkesinde de durum aynı; teröre hâmilik tüm hızıyla sürüyor.

Eski bir belgede, 127 yıl önce Padişah II. Abdülhamit’e sunulan bir raporda, “layiha”da yer alanlar ise oyunun köklerinin ne kadar eskilerde ve derinlerde olduğunu gösteriyor.

“Doğu ve Güneydoğu’nun Ahvaline Dair Layiha”

Doç. Dr. İbrahim Caner’in, Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi’nde (2020-13) yer alan “XIX. Yüzyılın Sonunda Osmanlı Devleti’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Topraklarının Ahvaline Dair Bir Layiha” başlıklı makalesinde “oyun”un geçmişteki kökeni detaylarıyla anlatılıyor.

Eski Siirt Naibi Ahmed Fazıl Efendi tarafından “Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Ahvaline Dair Olmakla” başlığıyla hazırlanan layiha, 19 Eylül 1895 tarihinde Padişah Abdülhamit’e arz edilmişti.

Avrupa ve Amerika’da hâmileri var

Layihada öncelikle, coğrafi şartların da etkisiyle bölgede dış ülkelerin tesirlerine açık kitlelerin, aralarına karışan kişilerce bu etkiye daha da kolay kapıldıkları vurgulanmıştı.

Bölgedeki olumsuz şartların ecnebilerce sürekli suistimal edildiği ve resmi otoriteye karşı başkaldırma için gerekçe haline getirildiği anlatılan layihada, şu ifadeler kullanılmıştı:

“Bu haller, bilhassa Ermeniler arasında gezmekte olan erkan-ı fesadiyeye (fesatçı gruplara) azim serrişteler (büyük deliller) veriyor. Bu ahvali, hemen günü gününe Avrupa ve Amerika’daki ihvan-ı hamiyetmendane (yardım edenlere) ihbar ediyorlar. Katolik, Protestan ve Cizvit papasları da eksik olmazlar. Kendilerine matuf arz-ı mezalimi hemen Avrupa’ya ihbar etmekten geri kalmazlar. Ki zaten, bu şekavetlerin (yasa dışı olaylar) çoğu da Avrupa’dan intikal eyler.”

Ecnebi konsoloslar şakilerle kol kola

Bölgedeki gizliden gizliye işlerin günden güne genişlediği kaydedilen layihada, “Bunlardan birincisi, Avrupa’dan gelme ecnebi Cizvit papaslarıdır. Bunlar, merkezi Musul’da olmak üzere Diyarbekir, Bitlis, Hakkari, Van vilayat ve kıtalarından alelumum köylü cahil Hristiyanlarla bazı Müslüman üzerinde icra-yı tesir etmektedirler. Bu papaslar mezkûr vilayatın hemen her kaza ve kasabasında, her yerde birer ikişer bulunmaktadır. Bu papaslar, ecnebi konsolosların himaye-i mahsusalarına sahiptirler. Bunlar birbirleriyle muavenet (dayanışma) içinde olurlar.” ifadeleri geçmişti.

Papa, Şark Hıristiyanlarına “Kondak” atadı

Ahmet Fazıl Efendi’nin layihasında, Avrupa’nın en güçlü dini otoritesi olan Papalık makamının da bölgeye tesir etmeye çalıştığı dile getirilmişti.

Bu çerçevede, Hıristiyan ilahiyatında önemli bir yeri olan yortu törenlerini idare etmeye yetkili din adamı (kondak) ataması Roma’daki Papalık tarafından yapılmıştı.

“Bu papazlar, ‘Sizi himaye ederiz vergiden kurtarırız’ vaatleriyle vakit vakit zavallı köylüleri Katolik olmaya sevk ederler. Bu hal birtakım yerli Hıristiyanlara da tesir ediyor. Beş sene kadar evvel, Papa'yı (Papa XIII. Leo) ziyaret eyleyen Katolik Patriği Azaryan Efendi, Papa tarafından Şark Hristiyanlarına ‘kondak’ tabir olunur mukaddes vesaya ve beyannameyi hasıl olarak avdet eylemişti. Bunun mealine göre, ‘Şark Hristiyanları Roma Kilisesi’ne itikad eyledikleri taktirde Papalığın nüfuzu berekatıyla (bereketli etkisiyle) maddi manevi hürriyetleri iade ve kendileri himaye kılınacağı’ anlatılınca kiliselerde heyecan-ı mucib olmuştur.”

Dönemin IMF’si Duyun-u Umumiye de devrede

Layihada, devrin ekonomik şartlarında çok büyük etkisi olan Duyunu Umumiye’nin kimi temsilcilerinin de sık sık bölgeye geldikleri anlatılmıştı. Bu çerçevede Duyun-u Umumiye’yle çalışan “Mösyö Birje”nin bölgedeki papazlarla çok sıkı ilişkiler içinde olduğu vurgulanan layihada, “Mösyö Birje, papazlarla o yolda açık ve şifreli muhaberesi eksik olmamaktadır. Bu papazlar da senede birkaç defa duha (araziye) çıkarak efkar (fikirleri) satarlar. Diğer tarafdan da ahaliye hediyeler takdim ederler. Bunların Musul’da serbest matbaaları vardır.” denilmişti.

Vakanüvis yazdı: 127 yıl önce II. Abdülhamid'e sunulan rapor

Vakanüvis yazdı: 127 yıl önce II. Abdülhamid'e sunulan rapor