“Gücenmedim desem yalan olur”. Bu cümleyi en son siz ne zaman kurdunuz hatırlıyor musunuz? Tüm imkansızlıklara rağmen kalbimizin bütün imkanları ile sevdiğimiz ne varsa, işte onların hepsine bir nabza göre şerbet veren, kırıldığımızı karşımızdakinin şiddet derecesini ölçerek gösterme şeklidir.
Başak Buğday ile ilk kez “Ihlamur Günlükleri”yle tanıştık. 2014’ten bu yana da OT Dergi’de yazılarından takip ediyoruz. Şimdi ise, tam da şu nabız ölçen noktadan yakaladığı cümle üzerinden yazmış son romanını: Gücenmedim Desem Yalan Olur…
(Başak Buğday)
GÜCENMEDİM DESEM YALAN OLUR
Buğday, romanının açılışını, “İki insan ayrılınca bütün o hatıralar ve hayaller be oluyor? Uzayın sonsuzluğunda mı kayboluyor, ‘Biri bana biri sana’ diyerek her iki tarafa taksim mi ediliyor?” şeklinde yapıyor.
Eğlencesini yitirmeyen, ama bir yandan da içimizdeki o en eski yaraya dokunan bir roman bu. Gidebildiğimiz en uzak menzilin köşe başı olduğu, hiç vazgeçemeyeceğimizi düşündüklerimizin henüz bizi terk etmemiş olduğu o güvenli alanın giderek daraldığı, içimizdeki her boşluğu doldurabileceğimize inandığımız o anların toplamı kadar da sevecen…
Başak Buğday, sizi en derin yaranıza dokunurken gözünüzden yaşlar akıtmaya davet ediyor. Ancak bu seferkiler hep gülmekten…
Gücenmedim Desem Yalan Olur
Başak Buğday
İthaki Yay.
S.: 280
Kitabı satın almak için tıklayınız: idefix
Instagram: biyografivekitap
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış