
Rönesans’ın en büyük figürlerinden biri olan heykeltıraş, ressam, şair Michelangelo Buonarroti’nin sıra dışı yaşamını konu alan Michelangelo, ünlü isme dair kapsamlı bir anlatı sunuyor. Kitapta sanat tarihçisi Costantino D’Orazio, Michelangelo’nun hayat hikâyesi kurmaca bir otobiyografi aracılığıyla sanatçının kendi ağzından akıcı bir üslupla anlatıyor.
İtalyan sanat tarihçisi Costantino D’Orazio, yirmi yıldır yayınları, konferansları, Roma’nın tarihî mekânlarındaki antik ve çağdaş̧ sanat sergileri aracılığıyla bu şehri ve sanatçılarını anlatıp keşfetmeyi sürdürüyor. Sanat üzerine çeşitli yazıları ve kitapları bulunan D’Orazio’nun, ünlü ressam Vincent Van Gogh’un hikâyesini ve yaşama bakışını ortaya koyan
DERİNLİKLİ BİR YOLCULUK
Van Gogh Gizemi eseri 2022’de Ketebe Yayınları’ndan okurla buluşmuştu. Costantino D’Orazio’nun, Rönesans’ın büyük ustasının ailesine ve arkadaşlarına yazdığı mektuplardan ilham alarak kaleme aldığı bu biyografik eser, Michelangelo’nun yaşamı ve sanatına dair derinlikli bir yolculuğa çıkarıyor.
Bir tür içsel yolculuk ve sanatsal hesaplaşma olarak okunabilecek bu kitap, daha hayattayken çağının en büyük sanatçısı olarak benimsenen Michelangelo’nun yaşamının son döneminden başlayarak hem geçmişe dönüp anılarını aktardığı hem de yaşam, sanat ve inançla olan mücadelesini yansıttığı özgün bir anlatı sunuyor.

Sayfa: 200
GENİŞ KAPSAMLI KİTAP
Kitapta Michelangelo’nun ilham verici ayrıntılarla dolu yaşam öyküsü, ölüm döşeğinde iken en sevdiği yeğeni Leonardo’ya yazdığı uzun bir otobiyografik mektup biçiminde kendi ağzından anlatılıyor. Medici Sarayı’ndan Sistina Şapeli’ne uzanan kitap; tarihsel gerçeklik, kurgu ve içsel monolog biçimlerinin dikkat çekici bir bileşimini oluşturuyor.
Rönesans döneminin siyasi, entelektüel ve estetik atmosferi; Lorenzo de’ Medici, Savonarola, Poliziano ve Leonardo da Vinci gibi figürlerle kurulan ilişkiler üzerinden çok katmanlı olarak işleniyor.

Michelangelo
Kitaptan bir alıntıyla devam edelim;
"HEYKELTIRAŞIM BEN, ATEŞİM"
“Leonardo, sevgili yeğenim, en kısa zamanda Roma’ya gelmene ihtiyacım var, zira
kendimi tutamayabilirim. Öfkenin, işimin tüm izlerini yok etmeme sebep olmasından önce, açıklığa kavuşturacaklarım için bana kalan az vakti değerlendirmeliyim. Mirasıma ilaveten, seni anılarımın koruyucusu yapmak istiyorum. Beni yaratmaya iten şeyin ne olduğunu, neden hiç yorgunluk hissetmediğimi anlatmak istiyorum, çöküşün eşiğinde olduğum anları itiraf
etmek ve nasıl ayağa kalktığımı anlatmak istiyorum. Göğsümde hâlâ yanan alevi seninle paylaşmak istiyorum, zira onu tutuşturacak sadece sesim kaldı. Çünkü ben hâlâ bir heykeltıraşım. Ben ateşim..”