Şule Akşun ile romanı, Karanlıktan Doğan Aydınlık üzerine konuştuk
Özel İçerik

“Karanlıktan Doğan Aydınlık Midhat Paşa”, Şule Hanım’ın ilk romanı. Biyografi/tarihi roman türündeki  bu kitabın ardından yeni çalışmalarına da başlamış bile. Pandemi, romanımı bitirmek için harikulade bir vakit sundu bana. Hatta ikinci kitabımı da bu süreçte yazdım.” diye özetliyor sürecini. Araştırma süreci nasıldı, neden özellikle Midhat Paşa’yı seçti, her şeyden konuştuk. İşte söyleşimiz.

Keyifli okumalar…

Şule Akşun ile romanı, Karanlıktan Doğan Aydınlık üzerine konuştuk

PANDEMİ, ROMANIMI BİTİRMEK İÇİN HARİKULADE BİR VAKİT SUNDU BANA


- Şule Hanım merhaba. Bu hep ilk sorum ve yanıtları için heyecanlandığımı söylemeliyim. Şule Akşun kimdir? Ulaşılanın dışında duyguları ve kalemiyle, kendi gözünden kendini nasıl anlatır?

1973 İstanbul doğumluyum. Çocukluğum, gençliğim hep burada. Ömrümün üç yılı dışında, bir senesi Urfa’da öğretmenlik, iki senesi de Edirne’de öğrencilik, tamamını İstanbul’da geçirdim. 1996’da İstanbul Üniversitesi Arkeoloji bölümünden mezun oldum. Aynı yıl öğretmenliğe başvurdum. 1997 yılından bu tarafa da öğretmenlik yapıyorum.  Ateş ve Güneş adında iki çocuğum var.

- Yazı sizin hayatınıza nasıl girdi? Yazma rutininiz nedir?

Edebiyat, ilkokuldan itibaren hayatımı şekillendirmiş büyülü bir dünyadır. Okumaktan haz duyarım. Yazı hayatım, ortaokulda başladı. Kısa öyküler yazıyordum. Öykü yazarlığı lise ve üniversite boyunca devam etti. Öğretmen olduktan sonra da öğrencilerime öyküler, skeçler, masallar yazdım. Öğretmenlik mesleği, kendi çocuklarımın sorumluluğu yazmaya çok vakit bırakmıyor. Bu nedenle güne erken başlıyorum. Sabah 5’te kalkıyorum. 8’e kadar çalışıyorum. Çok yorgun ya da hasta olmadığım müddetçe rutinim değişmiyor.

- Şimdilerde normalleşme sürecinde olsak da, malum zor bir süreçten geçiyoruz. Pandemi süreci sizin için nasıl geçti/geçiyor?

İlk zamanlar birçok kişide olduğu gibi pandemi gerçeğini kabul etmekte zorlandım. Aklım almıyordu. Sonra bunun bir süreç olduğunu ve geçeceğini düşünerek durumu kabullendim. Pandemi, romanımı bitirmek için harikulade bir vakit sundu bana. Hatta ikinci kitabımı da bu süreçte yazdım.

Şule Akşun ile romanı, Karanlıktan Doğan Aydınlık üzerine konuştuk

(Midhat Paşa)

BU TOPRAKLARIN YETİŞTİRDİĞİ ÇOK KIYMETLİ ŞAHSİYETLER VAR

- Bizi biyografi/tarihi roman türündeki ilk kitabınız, ‘Karanlıktan Doğan Aydınlık Midhat Paşa’ buluşturdu. Öncelikle sormak istiyorum: Neden biyografik bir roman?

Biyografi okumayı çok severim. Anı okumayı da. İki açıdan kıymetli bulurum: Birincisi sevdiğim bir karakteri tüm yönleriyle tanıma fırsatı sunar. İkincisi ise karakteri anlatırken yaşadığı dönemi de gözler önüne serer. Bir dönem değerlendirmesi yapar. Başka insanların hayatları bizi çeker.

- Peki neden Midhat Paşa?

Bizi bugüne taşıyan kıymetli aydınların, ilericilerin hatırlanmaya ihtiyacı var. İşte Midhat Paşa bizi aydınlığa götüren ve bu yolda canını vermiş bir aydın, büyük bir ilerici. Toplumun yitirdiği belleği yeniden inşa etmek zorundayız. İstedim ki hafıza tazelemeye buradan başlayalım ve asla unutmayalım, ışık ne kadar az da olsa aydınlıktır ve karanlığa tutunanları ürkütür.

- Biyografi türünde bir kitap hazırlamak nasıldı? Hazırlık süreciniz, araştırmalarınız nasıl geçti?

Kitabın hazırlık süreci yazmaktan daha uzun sürdü. Ama aynı zamanda hem öğretici hem de eğlenceli  bir süreç oldu.  Midhat Paşa üzerine yazılmış kitapları ve tezleri okudum notlar aldım. 19. yy Osmanlı tarihini inceledim. Aynı dönemde dünyadaki gelişmeleri gözden geçirdim. Osmanlı gündelik hayatıyla ilgili kitaplar okudum. Dönemin kıyafetleri, eğlence anlayışı, yemek kültürü ile ilgili eserlere göz attım. Okuma ve not alma işlerini tamamladıktan sonra kurgusunu yapıp yazmaya başladım.

- Midhat Paşa’yı yazarken onun en çok hangi yönünden etkilendiniz?

Yeniye ulaşmakta gösterdiği eşsiz çaba, amacına ulaşma konusundaki kararlılığı, doğru bildiğini şartlar ne olursa olsun söylemesi ve yapması.

- Onu yazarken başka kimler çarptı gözünüze. Başka hangi isimleri değerli buldunuz?

Bu toprakların yetiştirdiği çok kıymetli şahsiyetler var. Büyük Reşit Paşa mesela. Ali Paşa, Fuat Paşa, Namık Kemal ve Ziya Paşa’yı sayabilirim.

- Peki yazarken en zorlandığınız şey neydi?

İşin beni en çok yoran kısmı, elli yıla yakın bir süre devlet hizmetinde bulunmuş, iki kez sadrazam koltuğuna oturmuş, valilikler yapmış, Danıştay reisliği, Adalet Bakanlığı yapmış, hiç durmadan çalışmış bir zatın yaptıklarını, sadece başlıklar halinde sıraladığımızda bile sayfalar dolusu sürecek çalışmalarını önem sırasına göre değerlendirmek ve özetlemeye çalışmaktı. Umarım başarılı olmuşumdur.

Şule Akşun ile romanı, Karanlıktan Doğan Aydınlık üzerine konuştuk

TARİHİ, ROMANLARDAN ÖĞRENMEK BİR KOLAYCILIK MIDIR? OLABİLİR, AMA BUNUN NESİ KÖTÜ?

- Arka kapakta şöyle bir cümle karşılıyor bizi: “Yüzyıllardır karanlık mağaralarda kör kalanlar, açtığımız kapıdan yayılan ışığın tesirinden rahatsız olmuşlar, kapıyı yeniden kapatmak için fırsat kolluyorlardı...” Bu cümle hakkında biraz konuşalım mı?

Olur tabii. Söz konusu hangi dönem olursa olsun bir ilericilik gericilik mücadelesine tanık oluyoruz. İnsanlar yeniye çekinerek bakıyorlar. Statükoyu koruma kaygıları yüksek. Değişiklikten hoşlanmıyorlar. ”Böyle gelmiş böyle gider” deyip eskiye sarılıyorlar. Yapılan tüm yenilikler böyle düşünen kitlelere rağmen yapılıyor. Örneğin Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimleri.  Halk bu devrimleri olduğu gibi kabul etti,  muhalefet etmedi  mi zannediyorsunuz? Keşke bu kadar kolay olsaydı. Atatürk bu devrimleri,  ona karşı duranlara rağmen gerçekleştirdi.

- İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunusunuz. Biyografik roman, aynı zamanda bir tarihi roman. Okuduğunuz bölüm ile böyle bir roman yazmanız arasında bir bağ var mı?

Arkeolojinin tarih okumama etkisi olmuştur elbette. Tarihi bilmek, bugünü anlamak için en önemli etkenlerden biri. Anlamak ne yapacağını bilmek demektir. Anlamak zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Hem geçmişe hem de bugünümüze sahip çıkmak adına.

- Sizce bir toplum tarihini doğru öğrenmek ve özümsemek adına nasıl bir yol izlemeli?

Sanırım doğru kaynaklara ulaşarak, karşılaştırmalı okuma yaparak gerçeklere ulaşabiliriz. Yalçın Küçük, “Tarih darvinisttir.” der. Güç kimin elindeyse tarihi onlar yazıyor. Ama gerçeğe ulaşma ve gerçeği anlatma kaygısı taşıyan aydınlar da var. Onlar sayesinde manipülasyondan sıyrılabiliyor gerçek bilgiye ulaşabiliyoruz.

- Tarihi romanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Tarih kitaplarındansa tarihi romanlar daha çok ilgi çekiyor…

Kendi kendime şu soruyu soruyorum: “Tarihi,  romanlardan öğrenmek bir kolaycılık mıdır?” Olabilir ama bunun nesi kötü? Bilginin, bilmenin, kıymetini yitirdiği, değersizleştirildiği bir dünyada insanların bilgilenmesine yarıyorsa daha ne olsun. Ama bir de tehlikesi var bu işin. Eğer tarihi bilgiler çarpıtılıyor, gerçeğin dışında bir yerlere götürülüyorsa, o zaman bilgi kirliliğinden başka bir işe yaramayacak, kafaları bir hayli karıştıracaktır elbette.

- Midhat Paşa’yı, biyografisini yazmış biri olarak çok iyi tanıyorsunuz. Kendiniz ve Midhat Paşa arasında bir köprü kurdunuz. Yazarı ve kahramanının 3 kelime ile ortak özelliğini paylaşır mısınız bizimle?

İlerici karakteri, mücadeleci yönü ve patavatsızlığa varan doğru sözlülüğü. Midhat Paşa’nın bu üç özelliğini taşıdığı düşünüyorum.

- Bir biyografi yazarı olarak tanınmak istiyor musunuz? Örneğin bir sonraki isim için çalışmaya başladınızsa bizimle paylaşır mısınız?

Biyografi yazmak, yukarıda da değindiğim gibi çok öğretici bir şey. Yaptığım öğrendiğimi paylaşmak. Biyografi yazarı olarak tanınmanın bence bir mahsuru yok. Ama kurgu roman da yazmak isterim. Öykü de. Samed Behrengi’nin biyografisini yazdım. İran Azerilerinden olan dünyaca ünlü bu masal yazarının umut veren, ama aynı zamanda hazin öyküsünü anlatmaya çalıştım. Umarım beğenilir.

: Teşekkür ederim.

Şule Akşun: Teşekkür ederim.

Şule Akşun ile romanı, Karanlıktan Doğan Aydınlık üzerine konuştuk

Karanlıktan Doğan Aydınlık Midhat Paşa

Şule Akşun

Destek Yay.

S.: 392

Kitabı almak için tıklayınız: kitapyurdu

*

Instagram: biyografivekitap