Murat Meriç ile Hayat Dudaklarda Mey’i konuştuk
Özel İçerik

Murat Meriç

Murat Bey ile Kadıköy BİNA’da buluştuk. Sonra da küçük bir yürüyüşe çıktık. Sevdiğimiz şarkılardan, hikâyelerinden bahsederken fotoğraflar çekildik. Kitap diyorum; ama aslında Murat Bey, şarkıların yazılma hikâyelerini anlatan iki ciltlik bir ansiklopedi paylaşıyor bizimle. Kimler, hangi şarkılar yok ki… Sevdiği tüm şarkıları bir araya getirmiş, sevmediği tel şarkı yok 213 şarkı, türkü arasında. Üstelik vazgeçmeye niyeti de yok. “Bunları yazdım, okura sundum. Onlar bunu çoğaltırken, ben, bilmediğim hikâyelerin peşine düşeceğim.” diyor.

Kitabın yazım sürecini, 90’lar ruhunu, Rap müziğin günümüzdeki durumunu, her şeyi sordum. İşte o keyifli sohbetten kalanlar…

Murat Meriç ile Hayat Dudaklarda Mey’i konuştuk

FAHRİ MÜZİK TARİHÇİSİ TANIMINA HİÇ İTİRAZ ETMEM

- Hakkınızda bir şey öğrenmek için internet yetiyor artık. Ama ben özellikle sizin duygularınızı merak ediyorum. Kendi gözünden Murat Meriç kimdir?

Murat Meriç, meraklı biri. Kedi merakı var. Her şeyi ama “her” şeyi merak ediyor. Hadi üçüncü tekilden sıyrılayım, kendime döneyim: Bilmediğim şeyleri öğrenmek hoşuma gidiyor ve bunları insanlara anlatmak bana büyük haz veriyor. Başta yakın çevreme anlatırdım, sonrasında bunu radyo/televizyon programlarıyla, gazete ve dergi yazılarıyla çoğalttım. En sonunda kitaplarla yazılarımı sabit kıldım. Dinliyorum, dinlediklerim hakkında öğrendiğim yeni şeyleri yazıyorum ve sevdiklerimi çalıyorum. Özeti bu.

- Söz konusu müzik olduğunda sizin için müzik tarihçisi diyebilir miyiz?

Öyle diyorlar, evet ve ben buna karşı çıkmıyorum. Tarih okumadım; ama Türkiye’de popüler müziğin tarihini araştırıyorum, öğrendiklerimi insanlarla paylaşıyorum ama bunu sistematik bir şekilde yaptığım söylenemez. Aslında galiba en doğrusu, fahri tarihçilik: Fahri müzik tarihçisi tanımına hiç itiraz etmem.

Murat Meriç ile Hayat Dudaklarda Mey’i konuştuk

ŞARKILARIN YAZILMA HİKÂYELERİNİ HER ZAMAN MERAK ETMİŞİMDİR

- 213 şarkı ve türkünün hikâyesini bir sohbet ortamında anlatıyorsunuz. Bu kitap nasıl doğdu? Hikâyesi nedir?

Kitabı yazmaya başladığımda, muhabbet ortamlarında müziğin nasıl değiştiğini, hangi aşamalardan geçerek bugüne geldiğini, meyhanelerde incesazdan fasıla geçilirken neler yaşandığını anlatmak gibi bir hedefim vardı. Araştırdıkça öğrendiğim kimi hikâyeler bakış açımı değiştirdi ve kitabı kuru bir metinle okura sunmaktansa biraz eğlenceli kılmayı istedim; asıl hikâyeye küçük hikâyelerle ulaşma yolunu tercih ettim. Bu bir tarih kitabı, eğlence kültürünün nasıl değiştiğini örneklerle anlatıyorum ve bunu yaparken referansların bir kısmını kendi tarihimden alıyorum, tanık olduğum şeyler üzerinden ilerliyorum. Bence kişisel bir ansiklopedi bu: Ziyadesiyle öznel, alabildiğine yanlı.

- Bunca hikâyeyi topluyor muydunuz hep?

Elbette. Bir gün bunları yazacağım diye değil; ama merak ettiğim için topluyordum. Şarkıların yazılma hikâyelerini her zaman merak etmişimdir. Öğrendiklerimi zaman zaman yazılarımda kullandım, radyo programlarımda anlattım ya da müzisyenlerle yaptığım bütün söyleşilerimde onlara kimi şarkıların hikâyelerini sordum. Elimdeki hikâyeler fazlalaşınca artık yazma zamanının geldiğine hükmettim ve bu kitabı yazmaya koyuldum.

- Kitap, Zeki Müren’e ayrılmış özel bölüm ile başlıyor. Türkiye popüler müzik tarihinin en yetkin isimlerinden birisiniz. Zeki Müren’in şarkılarının hikâyesini anlatırken neler hissettiniz?

Zeki Müren hakkında bildiklerimiz, onun bize gösterdiği/anlattığı kadar. Yakın çevresi dahil kimse hakkında daha fazla bir şey bilmiyor. Bu yüzden benim için en heyecanlı figürlerden biri. Hakkında çok şey okudum, çok insanla konuştum ve her duyduğum şey beni Zeki Müren’e biraz daha yaklaştırdı. Her şey bir yana, her türde eser vermiş olması onu nezdimde özel kılıyor. “İyi ki tanımışız, iyi ki görmüşüz, iyi ki aynı dönemde yaşamışız” dediğim insanlardan.

Murat Meriç ile Hayat Dudaklarda Mey’i konuştuk

KİTABIN ÇATISINI BERLİN’DE ÇATTIM, ANKARA’DA KOLAYLADIM, İSTANBUL’DA SON NOKTAYI KOYDUM

- Hikâyeleri Berlin’den İstanbul’a, Diyarbakır’dan Bodrum’a, Çanakkale’den Ankara’ya uzanan bir coğrafyada kaleme almışsınız. Uzun bir araştırma süreci miydi sizin için?

Çok uzun bir araştırma süreciydi hem de… Saydığım yerler kitabı yazdığım yerler. Araştırma faslı, ilk cümleyi kurmamdan önceki üç buçuk yıla tekabül ediyor. Yazımı da yaklaşık bir buçuk yıl sürdü. Bavuluma, odaklandığım mevzuyla alakalı kaynakları doldurup gittim hepsine, bölümleri yazdım ve döndüm. Neşet Ertaş bölümü Diyarbakır’da, Müslüm Gürses ve Erkin Koray Bodrum’da yazıldı misal. Kitabın çatısını Berlin’de çattım, Ankara’da kolayladım, İstanbul’da son noktayı koydum.

- Alaturka, pop, arabesk, halk müziği ve rock müzik türlerinde seçilmiş şarkıların hikâyelerini anlatıyorsunuz. Neye göre belirlediniz o şarkıları?

Muhabbet ortamlarına uyacak şarkılar seçmeye gayret ettim ve onları art arda geldiklerinde akışı bozmayacak şekilde sıraladım. Dahası, çilingir sofralarında söylenecek, duyulduğunda muhabbeti çoğaltacak şarkılar olmasına özen gösterdim… Elbette seçerken ortak hafızamızda yer etmiş şarkıları ön plana çıkartmayı tercih ettim. Arada kıyıda köşede kalmış kimi şarkılar olabilir, onlar da benim okura önerilerim olsun.

Murat Meriç ile Hayat Dudaklarda Mey’i konuştuk

KİTAPTA SEVMEDİĞİM, BİR ŞEKİLDE BANA DEĞMEMİŞ TAK ŞARKI BİLE YOK

- Sizi en çarpan hikâye hangisiydi?

Bu çok zor çünkü pek çok şarkı çok çarpıcı hikâyeye sahip. İlla ki birini seçmem gerekiyorsa, “Kimseye Etmem Şikâyet” derim. Altından tahmin edemeyeceğim kadar çarpıcı bir hikâye çıktı. Anlatmayayım, merak eden kitaba baksın.

- Hikâyesini anlattığınız şarkılardan en çok hangisi sizin şarkınızdı? Ne hissettiriyor size o şarkı?

Sezen Aksu’nun “El Gibi” şarkısının yeri ayrıdır, kitapta sebebini anlatıyorum. En “benim” dediğim şarkı o. Onun dışında Zülfü Livaneli’nin “Gözlerin” adlı şarkısından MFÖ’nün “Yalnızlar Garı”na uzanan çok şarkı var. Aslında galiba hepsinin yeri ayrı. Şöyle söyleyeyim: Kitapta sevmediğim, bir şekilde bana değmemiş tek şarkı bile yok.

- Bir başka konudan da bahsetmek istiyorum. Hazır sizi bulmuşum : ) 90’ların değerini yitirmeyişini, hatta belki daha da çok seviliyor olmasını neye bağlıyorsunuz?

Her on yılda bir, geriye dönüp baktığımızda gördüğümüz zaman aralığı bugüne yaklaşıyor. Geçtiğimiz yıllarda 70’li yılları, 80’li yılları özlemiştik, şimdi 90’lı yılları özlüyoruz. Bunu, gençler ve orta yaş kuşağı belirliyor bence: Öğrencilikten çalışma hayatına geçme aşamasında insanlar eğlence mekânlarını doldururken eğlenmek için çocukluklarına denk düşen şarkıları dinlemeyi tercih ediyorlar. Şu ara 90’lı yılları özleyenler, 20-30 yaş civarındaki insanlar çünkü en masum oldukları dönemde yaşadıklarını hatırlatan şarkılar, onlara ziyadesiyle çekici geliyor. Açıkçası, “değerini yitirmedi” yerine “bu ara bu moda” demeyi tercih ederim. Bu, o dönemi değersiz kıldığım anlamına gelmesin elbette.

Murat Meriç ile Hayat Dudaklarda Mey’i konuştuk

RAP HER VARDI, BUNDAN SONRA DA HEP OLACAK

- Müzik dönüşüyor mu sizce? Şöyle sorayım, müziğin dinamiğini ne belirliyor?

Tek bir cevap var: Dinleyici. Ne kadar pompalarsanız pompalayın, bir şarkıyı dinleyici sevmezse o şarkı dinlenmez. Elbette bir sürü etken var; ama iş, dinleyicide düğümleniyor.

- Peki günümüzde Rap müziğin bu kadar popüler olması hakkında ne söylersiniz? Artık Rap müzik her kültürün içinde kendine bir yer bulmaya başladı neredeyse…

Rap hep vardı, bundan sonra da hep olacak. Bu kadar gözle görülür oluşu, dönemle ilgili. Döneme dair söz söyleyenler, itirazlarını şarkılarında dile getirenler, rap’çiler. Bu yüzden de bugünlerde fazla ortalıktalar. Aslında çok gecikmiş bir patlama bu: Daha önce yaşanmalıydı…

- Şarkılar ve seslendirenleri için illüstrasyonlar da var. Kitabın havasını günümüze taşıyor. Çizim konusuna da en azından fikir olarak dahil oldunuz mu?

Fikirden kasıt çizerleri yönlendirmeyse, hayır. Bu sürece [çizerlerin seçimi dahil] İsimler önüme geldiğinde aralarında beni çok mutlu edenler vardı: Tanıdığım, heyecanlandığım isimlerdi bunlar. Tanımadıklarımla da bu kitap sayesinde tanıştım. Açık söyleyeyim: “Şu olmasaydı” dediğim tek bir çizim yok. Hepsi birbirinden güzel ve her biri, şarkıya, şarkıcıya çok yakıştı.

- Bir de QR kod var tabii. Her hikâyenin girişinde yer alan bu kodlar sayesinde okuduğumuz hikâyenin şarkısını da dinlemeye başlıyoruz. Bunu anlatır mısınız? Bir uygulama gerekiyor, değil mi?

Gerekli değil elbette ama şarkılardan söz ediyorsanız, onları dinletmeden atılmış her adım eksik kalıyor. Bu yüzden dinletmenin yolunu aradık ve Sony Müzik Türkiye ile birlikte, şarkıları okura ulaştırabilecek kodları ürettik, listeleri hazırladık. Şarkılar Spotify üzerinden dinlenebiliyor. Elbette orada olmayanlar da var; ama çok değil.

Murat Meriç ile Hayat Dudaklarda Mey’i konuştuk

ŞARKILARIN HİKÂYELERİNİ HEP MERAK EDECEĞİM VE ÖĞRENDİKLERİM HİÇ BENDE KALMAYACAK

- Her bir öykü, adını şarkısından alıyor. Sonra kim yazmış, altında o yazıyor ve onun altında da tırnak içinde birkaç kelimelik bir anlatı var. Hikâyenin tasviri mi o?

Tasvirden ziyade, okuru o hikâyede nelerin beklediğini gösteren bir anahtar diyelim. Kitabı yayına hazırlayan sevgili Mesut Ergün, bu bahiste anılması gereken isim zira tırnak içindeki anlatılar ekseriyetle onun eseri. Harikalar yarattı. Açık söyleyeyim, ben bu kadar iyi anlatamazdım.

-Bu iki ciltte hikâyesini bildiğiniz bütün şarkılara yer verdiniz mi?

Başta hikâyesini bilmediğim şarkı çoktu. Bunları, kitabı yazarken öğrendim. Hikâyesini bildiğim ya da sonradan öğrendiğim şarkı sayısı kitaptakilerden çok. Bir noktada durmak gerekiyordu, durdum. Kim bilir, belki ilerleyen aylarda bildiğim diğer hikâyeleri başka yollarla su yüzüne çıkartırım. Şunu söyleyeyim: Şarkıların hikâyelerini hep merak edeceğim ve öğrendiklerim hiç bende kalmayacak.

- İlk kitapta Zeki Müren’den başka Müzeyyen Senar ve Sezen Aksu’ya, ikincide de Müslüm Gürses, Neşet Ertaş ve Erkin Koray’a mercek tutuyorsunuz? Neden bu isimler?

Her türde bir temsilci belirledim, onlara biraz torpil yaptım. Belirlerken elbette çilingir sofrasıyla, muhabbet ortamlarıyla bağlarını ön planda tuttum. Başka biri, hikâyeyi, başka isimleri merceğe alarak anlatabilir elbette. Bunlar tamamen kişisel tercihler.

Murat Meriç ile Hayat Dudaklarda Mey’i konuştuk

BİLDİKLERİMİ AKTARMAKTAN ÖTE, ONLARI ÇOĞALTMAK İSTİYORUM

- Kitap daha çok yeni; ama tepkiler nasıl? Bu kitapla ulaşmak istediğiniz hedef nedir?

Kitabın çok okunmasını istiyorum, çünkü içinde çok şey var. Uzun bir çalışmanın ürünü. Yazarken ben de çok şey öğrendim, bunları paylaşmak istedim. Birileri okur, öğrenir, başkalarına anlatırsa, mutlu olacağım. Bildiklerimi aktarmaktan öte, onları çoğaltmak istiyorum. Bunları yazdım, okura sundum. Onlar bunu çoğaltırken, ben, bilmediğim hikâyelerin peşine düşeceğim.

- Devam edecek, başka şarkıların da hikâyelerini paylaşacaksınız o halde…

Bu kitabın devamı olur mu, bilmem; ama anlatacak çok şey var ve bunları, yaşadığım sürece her zaman her yerde anlatacağım.

: Teşekkür ederim.

Murat Meriç: Teşekkür ederim.

Murat Meriç ile Hayat Dudaklarda Mey’i konuştuk

Hayat Dudaklarda Mey

Murat Meriç

Overteam Yay.

Kitabı satın almak için tıklayınız: idefix

*

Instagram: biyografivekitap