Muşir Fuat Paşa Yalısı'nın bilinmeyen geçmişi

Muşir Fuat Paşa Yalısı'nın bilinmeyen geçmişi

İHANET VE ÇILGINLIĞIN YALISI

Arabistanlı Lawrence ile bir olup Ortadoğu'yu Osmanlı Devleti'nden ayıran Şerif Hüseyin ihanet planlarını burada yapmıştı. Cesaretiyle tarihe 'deli' lakabıyla geçen Müşir Fuat Paşa'nın sonu ise yalıda delirmek oldu.

Müşir Deli Fuat Paşa Yalısı'nı İran Büyükelçisi Hacı Muhsin Han 1870'lerin başında yaptırdı. Hem yalısını hem de İstanbul'daki hayatı çok seven Hacı Muhsin Han görevinden ayrılmamak için çaba gösterdi.

Bu konuda yıllarca başarılı oldu. Fakat 1890'ların başında İran'a dönmek zorunda kaldı. Ama fazla yaşamadı. İstanbul özlemiyle öldü. Yalının sonraki sahibi Billuri Mehmet Efendi, Posta ve Telgraf Nazırı olarak 5 yıl boyunca görev yapmıştı. Hayatı hakkında çok fazla bilgi olmayan Billuri Mehmet Efendi maddi olarak zorda kalınca yalıyı sonradan Hicaz Kralı olan ve Şerifler Yalısı'nda oturan Devlet Şurası üyesi Şerif Hüseyin'e sattı.

ARABİSTANLI LAWRENCE İLE İHANET ORTAKLIĞI

II. Abdülhamit, güvenmediği için Şerif Hüseyin'i İstanbul'da tutuyordu. Ama Şerif Hüseyin'in planları vardı. Arabistan'dan Suriye'ye kadar olan bölgenin kralı olmak istiyordu. İkinci Meşrutiyet sonrası, 1908'de Şerif Hüseyin, Mekke Şerifi olarak atandı. Şerif Hüseyin, yalısını Müşir Deli Fuat Paşa'ya satıp Arabistan'a gitti.

Birinci Dünya Savaşı sırasında uygun bir ortamın oluştuğunu gören Şerif Hüseyin planlarını hayata geçirmeye karar verdi. İngilizlerden destek gördü ve Arap İsyanı'nı başlattı. 1916'da kendisini Hicaz Kralı ilan etti. Arabistanlı Lawrence ile birlikte isyana önderlik etti. Ortadoğu İmparatoru olma hayali engellenen Şerif Hüseyin İngiliz ve Fransız Manda yönetimlerini kabul etmedi ve kendisini Arap halkının tek kralı ilan etti. İngilizler de intikam almak için Suudi saldırılarını örgütledi.

Halifeliğin 1924'te TBMM tarafından kaldırılması üzerine Mekke ve Medine'yi elinde tutan Şerif Hüseyin kendisini halife ilan etti. Fakat bu kararı kabul edilmedi. Sonra da Suudi hanedanının kurucusu Abdülaziz bin Suud tarafından devrildi. Taif'te tutuklandı ve İngilizlerce Kıbrıs'a sürgün edildi. Daha sonra Kıbrıs'tan ayrılıp, İngilizlerin Ürdün Kralı olarak tanıdığı oğlu I. Abdullah'ın yanına yerleşti ve 1931'de öldü. Şerif Hüseyin'in Büyük Arap İmparatorluğu hayalinden bugün sadece Ürdün Krallığı kalmıştır.

RUSLARIN KORKULU RÜYASI MUŞİR FUAT PAŞA

Müşir (Mareşal) Deli Fuat Paşa 1835'te İstanbul'da doğdu. Mısır'da öğrenim gördü. 1876'da Karadağ Savaşları'na katıldı. Cephede korkusuzca askerlerinin önünde ilerlemesi nedeniyle 'deli' lakabı verildi. Tarihe '93 Harbi' olarak geçen Osmanlı-Rus Savaşı'nda Osmanlılar büyük kayıp verdi ve savaşı kaybetti. Sadece Deli Fuat Paşa, Elena bölgesinde Rusları yenmişti. Fuat Paşa, bu olaydan sonra rütbe olarak babasını da geçti. Rusların İstanbul'a ilerlemesi üzerine şehrin savunmasını aldı. Ruslar hem zayıflamıştı hem de Deli Fuat Paşa'dan çok çekiniyorlardı. Bu nedenlerle İstanbul'a girmekten vazgeçtiler.

FUAT PAŞA'NIN YALIDAN ÖNCEKİ HAYATI

Rusların büyük saygı gösterdiği Deli Fuat Paşa diplomatik konularda da iyiydi. Dönemin Rus Çarı Aleksandr ile samimi bir şekilde görüşebiliyor, olağanüstü elçi olarak Viyana'ya ve St. Petersburg'a gönderiliyordu. Ama Deli Fuat Paşa'nın en önemli düşmanı Ruslar değil, Serhafiye Fehim Paşa'ydı. İstediği zaman istediği konuda fikir belirten Deli Fuat Paşa, Avrupa gazetelerine demeç veriyor, II. Abdülhamit'i açıkça eleştiriyordu. Buna rağmen protokolde padişahın yanında yeri vardı.

İKİ PAŞANIN AŞKTAN BAŞLAYAN DÜŞMANLIĞI

Ama Fehim Paşa, bir söylentiye göre geçmişte ikisinin de aynı kıza aşık olmalarından kaynaklanan bir husumetten dolayı Fuat Paşa'yı sevmezdi. Fuat Paşa böyle şeylere aldırmıyor, hayatın tadını çıkarıyordu. Fuat Paşa'nın Boğaziçi'nin iki yakasında geceleri düzenlediği mehtap eğlenceleri dillere destandı. Bu eğlenceler karada başlayıp denizde devam ediyor, mavnalara piyano yükleniyor, müzisyenlere kutu kutu mücevherler hediye ediliyordu.

Ama Fehim Paşa'nın kini gün geçtikçe artıyordu. Yaptığı takipler ise taciz derecesine varmıştı. Bütün olan bitenleri dakika dakika saraya bildiriyordu. Her hareketinin izlenmesinden sıkılan Fuat Paşa korumalarına Fehim Paşa'nın adamlarını gördüklerinde dayak atma, gerekirse ateş etme emri vermişti.

Bu yüzden Şehzadebaşı'ndaki konağın önünden geçen Cemil Paşa, Fehim Paşa'nın adamlarına benzetilince dayak yemişti. 1902'de Şehzadebaşı'ndaki konak çevresinde silahlı çatışma çıktı. Yaralananlar ve ölenler oldu. Konak Avrupa'ya kaçan Mahmut Celalettin Paşa'dan kiralanmış olduğundan, Fehim Paşa'nın 'Padişahı devirmek istiyor' yolundaki ihbarı sonucu Deli Fuat Paşa idamla yargılandı, rütbeleri söküldü. İdam cezası affedilen Fuat Paşa, Mısır'da 6 yıl göz hapsinde tutuldu.

3 EVLADINI CEPHELERDE ŞEHİT VERDİ

Halkın gözünde bir kahraman olan Deli Fuat Paşa, Meşrutiyet'ten sonra İstanbul'a davet edildi. Bütün unvanları iade edildi. Kiralık konaklarda hayat sürmekten bıkan Müşir Fuat Paşa, Şerif Hüseyin'den aldığı yalıya yerleştiği zaman eğlence hayatına bir son verdi. 1909'da Ayan Meclisi üyesi oldu. Deli Fuat Paşa, Balkan Savaşları sırasında 77 yaşında olmasına rağmen görev istedi. 1912'nin Aralık ayında Çatalca'ya vardığı sırada oğlu Said Fuat Bey'in şehit olduğunu öğrendi.

Ocak 1913'te ise diğer oğlu Reşit Fuat Bey şehit oldu. Deli Fuat Paşa'nın evlat acısı bitmemişti, 1915'te küçük oğlu Halil Fuat Bey, Çanakkale cephesinde şehit düştü. Yaşını sorun etmeyip her göreve koşan Deli Fuat Paşa, Cumhuriyet'in kuruluş döneminde Ankara hükümeti adına Sultan Vahdettin ile görüşmeler yaptı.

ÖLDÜRÜLECEĞİ KORKUSU PAŞA'YI ÇILDIRTTI

Ömrünün son yıllarında yalısından çıkmayan, öldürüleceği korkusu nedeniyle saklanan Deli Fuat Paşa, bileklerini keserek intihar etmeye çalıştıysa da başarılı olmadı. Ölmesine yakın kendisini bir odaya kilitledi, 96 yaşında olmasına rağmen üç kişinin zor tuttuğu ölçüde kuvvetliydi. Odasındaki halıları söküp yalının önünden geçen balıkçıların üzerine attığı kayıtlara geçmiştir. Deli Fuat Paşa, yalının önceki sahibi Şerif Hüseyin ile aynı yılda, 1931'de eceliyle öldü.

TERSANE İÇİN HAREM BÖLÜMÜ YIKTIRILDI

Fuat Paşa'nın mirasçıları yalıyı 1940'larda Deniz Yolları idaresine sattı. Yalı 1950'lerde İstinye Tersanesi'ne depo oldu. Tersanenin kaldırılmasıyla mülkiyeti Dışişleri Bakanlığı'na geçti. Tersane döneminde yer açılması için yalının Harem binası yıktırıldı. Yalı 1999'dan bu yana Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü tarafından kullanılmaktadır.

RÜDNÜ KRALI HÜSEYİN'İN UNUTAMADIĞI YALI

Günümüzde Ürdün Kralı olan Abdullah'ın babası Kral Hüseyin 1990'lı yıllarda Türkiye'ye gelmişti. O zaman gazetecilere herkesin bildiği Şerifler Yalısı'nın dışında Müşir Deli Fuat Paşa Yalısı'nın da bir zamanlar ailesine ait olduğunu söylemişti.

(Mehmet Çelik'in 03.03.2013 tarihli Posta Karnaval yazısı)