Numantialıların destansı direnişi
Özel İçerik

MÖ 2. yüzyılda Roma, Akdeniz’in tartışmasız en büyük gücüydü. Onların büyük bir imparatorluk olması hiçbir savaşı kaybetmedikleri anlamına gelmiyordu. Bunca galibiyetine ve boyunduruğu altına aldığı toplumlara rağmen, küçük ve çok da değeri olmayan toprakların sakinleri, koskoca Roma İmparatorluğu'na kök söktürüyordu. Bunlar; Numantialılar’dı! Roma İmparatorluğu'nun ise onları alt etmek için acımasızca bir planı vardı. Plan sonunda teslim olmaları beklenirken hepsi intihara sürüklenecekti; hem de ne intihar. Bütün köy, teslim olmak yerine intiharı seçti. Kalanlar ise ölmeden önce neredeyse tüm şehri yaktılar.

Numantialıların destansı direnişi

KOCA İMPARATORLUĞA KÖK SÖKTÜRDÜLER

Numantialılar İberya’da yaşayan Keltçe konuşan dağ köylüleriydi. Köylüler, Romalılara kafa tutuyor, Romalı askerler ne zaman topraklarını işgal etmeye kalksa askerlerini utanç dolu bir yenilgiyle geri püskürtüyorlardı. Roma İmparatorluğu için bu büyük bir utançtı. Tabii ki akılalmaz bir plan düşündüler. Roma İmparatorluğu’na Kartaca zaferini hediye eden komutan Scipo, vatan sevgisi ve özgürlük sevdasından başka hiçbir şeyi olmayan Numantialılara boyun eğdirmesi için Roma tarafından görevlendirildi.

SAVAŞARAK KAZANAMAYACAKLARINI ANLADILAR

30 binin üzerinde Romalı asker, Scipo’nun komutasında Numantiaların yaşadığı bölgeye vardı. Scipo bu adamları savaşarak yenemeyeceğini anlamıştı. Gerçekten de Numantialıların cesareti ve savaşçılığını da takdir etmişti.

TEK BİR ADAM BİLE KAYBETMEDEN SAVAŞ KAZANMAK

General adamlarını boşu boşuna telef etmenin ona zafer getirmeyeceğini kavrayıp, başka bir taktik geliştirdi. Tek bir adamını bile kaybetmeden ve savaşmadan Numantialıları dize getirecekti. Scipio, dağ köyünün yollarını çevreleyerek Numantiaların dünyayla tüm ilişkisini kesti. Açlık ve yokluk Numantianın işini bitirecekti ve gerçekten de öyle oldu.

Numantialıların destansı direnişi

KÖLE OLMAKTANSA İNTİHAR ETMEYİ TERCİH ETTİLER

Aradan geçen bir sene sonunda savaşla dize getirilemeyen Numantialılar, açlık ve yoklukla mağlup edilmişlerdi. Her şeyin bittiğinin farkına varan Numantialılar bu zalim oyun karşısında köle olmaktansa kendi topraklarını ateşe verip, canlarına kıydılar.

Numantialıların destansı direnişi

(Numantia evi)

KAHRAMANLIĞIN SİMGESİ NUMANTİA

Numantia, bu olaydan sonra İspanyol bağımsızlığının ve cesaretinin sembolü haline geldi. Kasabanın yıkılışıyla sonlanan bu trajedi, aynı zamanda İspanya’nın geleceğini de etkiledi. Don Kişot'u yazan Cervantes Numantia Kuşatması adında bir trajedi yazdı. Şairler de yine aynı şekilde kanlarının son damlasına kadar savaşan köylüler için zafer şarkıları yazdılar, ressamlar tuvallerine aktardılar. 1882’de kasabanın yıkıntıları “ulusal anıt” ilan edildi ve İspanyol vatanseverleri için kutsal bir ziyaret hâline geldi. Konuyu özetleyecek olursak; bir imparatorluğu kurmak ve onun geleceğini sağlama almak için zalimce kararlar alınmasını gerekebiliyordu bazen, bu zalimce hareket bu konuya en iyi örnek.