Özüne aşık bir yazar: Osman Cemal Kaygılı
Özel İçerik

Kaygılı, İstanbul’da dünyaya geldi. Askeri okuldan mezun olduktan sonra kâtip olarak çalıştı. Memurluk hayatını sürdürürken bir yandan yazmaya başladı ve ardından hastalandı. Tedavisinin uzun sürmesi üzerine 27 yaşında zorunlu olarak emekliliğe sevk edildi. Ardından ailesinden kalan evin yanması maddi zorlukların habercisi oldu. Kaygılı, yaşama tutunmak için birçok işte çalışmak zorunda kaldı. Yaşadığı bütün sıkıntılara rağmen umutsuzluğa kapılmadan hayat ile cebelleşmek onun için basit bir işti. O, mütevazı bir halk çocuğuydu. Sütçülük yaptı. İstanbul pazarında topladığı meyveleri sattı. Vapurlarda biletçilik yaptı. Mütarekenin ilk yıllarında seyyar semt pazarında manifaturacılık bile yaptı. Ardından bir okulda öğretmen olarak çalışmaya başladı. Gelin birlikte 129. doğum gününde, hayata tek başına savaş açmış ve asla kaybetmemiş bir yazarın romanlarına şöyle bir göz atalım.

Özüne aşık bir yazar: Osman Cemal Kaygılı

ÇİNGENELER

“Her gün bu karmakarışık kafayla insan hiç böyle şeylerle ciddi olarak uğraşabilir mi?”

Kaygılı, yazın hayatına mizah yazılarıyla başlayıp, hikâyeyle devam etti. Ardından kısa hikâyeden romana geçişi 1930’lu yıllarda gerçekleşti. Geçimini sağlamak için sürekli yazı yazmak zorunda kalan yazar, sanatın teknik meselelerine pek fazla zaman ayıramadı. “Çingeneler”, kaygılının ilk ve en çok okunan romanıydı. Birebir yaşadıkları ve gördüklerini konu alan yazar, ustalıkla zihnindekileri kâğıda aktardı. Roman, musiki meraklısı İrfan, çingene çadırlarının etrafında dolaşırken ninni söyleyen bir kadına âşık olması ile başlardı. Bunun üzerine çingenelerin arasına karışıp, acı sonunu hazırladı.

“Çingene bizzat bahardır.”

Özüne aşık bir yazar: Osman Cemal Kaygılı

Çingeneler

Osman Cemal Kaygılı

Can Yay.

S.: 304

Kitabı satın almak için tıklayınız: D&R

Özüne aşık bir yazar: Osman Cemal Kaygılı

AYGIR FATMA

“Aygır Fatma”, Kaygılı’nın roman alanındaki en ilginç eserlerindendi. “ Çingeneler” e benzeyen yönleri de var; fakat birçok farklı yönünden de söz etmek mümkün. Kaygılı, “Aygır Fatma” ile çocuklukta başlamış bir aşk hikâyesinin İstanbul’dan Anadolu’ya savrulup gidişini başarı ile kaleme aldı. Yoksul insanların sıkıntıları dolaylı biçimde yansıttı. Hayatın zorluklarına rağmen gülmeyi ve güldürmeyi hem günlük hayatında hem de yazın hayatında başarıyla gerçekleştirdi.

Özüne aşık bir yazar: Osman Cemal Kaygılı

Aygır Fatma

Osman Cemal Kaygılı

Mavi Çatı Yay.

S.: 191

Kitabı satın almak için tıklayınız: idefix

Özüne aşık bir yazar: Osman Cemal Kaygılı

BEKRİ MUSTAFA

Kaygılı, “Bekri Mustafa” fıkralarından yola çıkarak yazdığı bu romanı ilk olarak Son Telgraf gazetesinde tefrika edildi. Kaygılı, eserini 40 alt başlık altında kaleme aldı. Her başlık Bekri Mustafa’nın başka bir macerasını anlatıyordu. Olaylar Bekri Mustafa’nın yaşamını sırasıyla anlatıyordu. Bu nedenle eser “biyografik roman” olarak tanımlandı. Nükteleriyle, gerçekçiliğiyle, yaşadıklarını inkâr etmeden, aksine guru duyarak, göğsünde bir madalya taşır gibi taşıdı. Eleştirmekten ve eleştirilmekten hiçbir zaman korkmadı. Kaygılı beğendiği yazarları şöyle açıklamıştı:

“Büyüğünü, küçüğünü, ortancasını pek anlamam. Fakat ben eskiden “Eylül”e ve rahmetli Rauf’a meftundum. Ve “Eylül” okuduğum zamanlar henüz büyük üstat Halit Ziya’yı okumamıştım. Sonraları çılgıncasına Hüseyin Rahmi’ye tutuldum. Daha sonra Yakup Kadri gönlümün baş sedirine çıkmıştı. En sonunda bizim Aka Gündüz’de mola verdim. Yani sizin anlayacağınız en büyük deyin, en yüksek deyin, iyi deyin yahut bence en sevilen romancı deyin. Bu Hüseyin Rahmi, Yakup Kadri ve Aka Gündüz halitasıdır.”

Özüne aşık bir yazar: Osman Cemal Kaygılı

Bekri Mustafa

Osman Cemal Kaygılı

Arma Yay.

S.: 208

Kitabı satın almak için tıklayınız: Kitap Yurdu

*

Sonay Karaman

Instagram: biyografivekitap