Safranbolu gezisi

Öyle bir yerdeyiz ki ne bir işgal görmüş, ne de el değmiş; öyle doğal, öyle duru bir şehir. Hepimiz, en çok da Osmanlı tarzı evlerinden tanırız Safranbolu’yu. Bir de adını aldığı safran çiçeklerinden. Şimdi tutturmuşlar bir ‘tarihi gezi’ modası, ne bir tarih görebilirsin ne bir eser. Oysa 1500 Osmanlı eseri ve 120 çeşmesiyle Safranbolu’ya ne demeli? Şehir başlı başına bir müzekent.

İSTANBUL’DAN 4,5 SAAT

İstanbul’dan arabayla çıktığımız yolculuğumuz 4.5 saatin ardından Safranbolu’da bitiyor. Camdan dışarıyı seyrederken gözüme çarpan ilk şey tabii ki o ahşap evlerin güzelliği oldu. Beyaz ve kahve renginin buluştuğu iki katlı binalar masallardan fırlamış gibi duruyor.

YAZIN SAFRANBOLU, KIŞIN BAĞLAR

İki vadi üzerine kurulu bu güzel şehrin kışlık adresi Safranbolu iken, insanlar yaz aylarını Bağlar denen bölgede geçiriyor. Şehrin mimarisi ve gezilecek yerlerinden önce dünya tatlısı yerlisinden bahsetmek istiyorum. Bir şehirde herkes mi kibar, herkes mi güleç olur… Tabii İstanbul gibi insan yığınından geçilmeyen bir metropolle kıyaslamıyorum ama huzur denen şeyi arayanlar için doğru adresi bulmuş bulunuyorum.

DÜNYA KÜLTÜR MİRASI

17 Aralık 1998 yılında UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girerek Türkiye’nin bu listeye giren 9 kültürel varlığından biri oldu.

HİÇBİR EV BİR DİĞERİNİN ÖNÜNÜ KESMİYOR

O evler nasıl şahane görmeniz lazım… Çizilmiş bir tablo gibi, aynı sıra boyunca duruyorlar. Genel olarak 2 ya da 3 katlı olan evler, birbirlerinin önünü kapatmayacak şekilde yapılmış, kimsenin evi bir diğerinin manzarasını kesmiyor.

MÜZEKENT SAFRANBOLU

Karabük’ün en büyük ilçesi olan Safranbolu tam bir müzekent. Her sokağı, her karışı bir eser; Merkez Cami, Cinci Hanı, Cinci Hamamı, kaymakamlar evi, güneş saati, eski kaymakam konağı, şehir saati, güneş saati, yörük köyü, hıdırlık tepesi, kale, demirciler ve el işleri çarşısı, kanyon, su kemeri… Seç, beğen, gez.

TOKATLI KANYONU

Safranbolu gezilecek yerleri başında Tokatlı Kanyonu geliyor. Tokatlı Kanyonu'nda sincap, at, kaz gibi hayvanlar bulunuyor ve paintball, at binme gibi etkinlikler mevcut. 9 km’lik kanyonda keyifli bir yürüyüş güzel bir fikir. Mutlaka kanyona inmeli ve dere boyu yürümelisiniz.

KRİSTAL TERAS

Kristal teras modası da şehir tepelerine yapılan bir klişe oldu ama önemli olan nasıl bir manzara olduğu tabii. Yerden 80 metre yüksekliğe inşa edilen cam teras, Safranbolu’nun yeşillerini ayağınızın altına seriyor. Ufuğu açık bir görüş alanıyla, sahip olacağınız en güzel fotoğrafı burada çekebilirsiniz.

İNCEKAYA SU KEMERİ

İncekaya Su Kemeri, 116 metre uzunluğunda, 6 kemerli oldukça büyük bir yapı. Bu kemer için yıllarca Safranbolu’ya su taşınmasına ayak olarak su problemini çözen yol diyebiliriz. Hem maddi hem manevi bir değeri var yani. Gökyüzüne açılan pencereleriyle de oldukça hoş gözüküyor.

KAYMAKAMLAR EVİ

Arnavut kaldırımlı bir yol üzerinden merkezde bulunan tarihi Kaymakamlar Evi’ne geliyoruz. Gerçek anlamda Osmanlı eseri bir Safran evi görmek için tam da olmamız gereken yerdeyiz. Ne bir çivi çakılmış, ne bir tuğla konulmuş. İki katlı ahşap evin haremlik ve selamlık iki alanı var. İçi de dışı da muzzam. Gezerken ‘’Böyle evler kaldı mı’’ diye düşünmeden edemedim; beton yığınlarından sonra gözümüze saray gibi geldi.

CİNCİ HANI VE HAMAMI

Osmanlı’nın Han ticaretinden kalan bir mecra burası. Hanın zemin katında 26 adet yatak odası, ahır,  tuvalet, şadırvan ve avlu var. ikinci katta ise han ağası odası ve üzerinde de gözetleme kulesi mevcut. Cinci Hanı’nın giriş kapısı, kilit ve anahtarı, Türk demir işçiliğinin ilginç bir örneği.

Her ne kadar halk arasında geçmişte 'Yeni Hamam' olarak ifade edilse de hem yaptıranın Cinci Hoca olması, hem de turistler tarafından daha fazla akılda kalıcı ve cezbedici olabileceği düşünülerek Cinci Hamamı olarak ifade ediliyor.

YÖRÜK KÖYÜ

Safranbolu’nun en güzel yerleşim yerlerinden birine düşüyor yolumuz. Yörük Köyü, tamamı Safranbolu evlerinden oluşan, koruma altına alınan yapılarla dolu. Köye girin, o sokaklarda yürüyün, bir de Yörük kahvesinde biraz demlenin. Anlatınca tam duyguyu veremiyorum ama kendinize bunu yaşatın.

‘’PABUCU DAMA ATILMAK’’

Safranbolu’nun ünlü çarşısında ilginç bir şey öğrendim; Osmanlı zamanı loncalarda birinin yemenisi hakkında şikayetler artarsa lonca başkanı gelir onun ayakkabısını alır dükkanının çatısına atarmış. Bu da onun kötü ayakkabı yaptığının göstergesi oluyor. “Pabucu dama atılmak” deyimi de buradan geliyor. Daha önce hikayeyi duymuş muydunuz?

EL YAPIMI HEDİYELİKLER

Bir şehre gidince hediyelik almadan dönmek adetimiz değil, mutlaka bir şeyler koparıp götüreceğiz. Şahsen ben, hediyelik eşyacı gezmeyi çok severim, hele de böyle orjinal ürünler satılıyorsa… Fiyatlar uçuk değil, her şey el yapımı, satıcılar dünya tatlısı; bıraksan zaten bedavaya verecekler.

ARASTA KAHVESİ

Yemeniciler (Arasta) Çarşısı’nda gezerken bir kahve molası vermek için tam da olmanız gereken yerdesiniz. Safranbolu lokumunu ve köpüklü kahvesini daha iyi nerede bulacaksınız...

SAFRAN KONAK VE DAHASI

Safranbolu yemekleri ve Safranbolu restoranları tarihi yapıları kadar zengin. Peruhi, bükme, su simidi, kuyu kebabı, safranlı lokum gibi yöresel yemekleri ve birbirinden meşhur lezzet duraklarını keşfetmeniz için sizi bekliyor. Son olarak manzarasıyla kartpostallara taş çıkaran bir restoran önereyim. Safran Konak restorana mutlaka uğrayın. Mönüdeki her şeyi sevmeniz muhtemel, o yüzden önerim yok. Bu konuda açık fikirliyim, yeni tatlar denemek adetimdir. Karabük'e özel Bağlar gazozunu içmenizi tavsiye edebilirim. Kilcioğlu’nun pidesini de denemelisiniz.

(Safran Konak)

...

Hıdırlık Tepesi

Kent Tarihi Müzesi

Saat Kulesi