Senem Kuyucuoğlu mektup yazdı

Senem Kuyucuoğlu mektup yazdı

2009 Türkiye Güzeli Senem Kuyucuoğlu, uyuşturucu tedavisi görmek için yattığı klinikten taburcu edildi. Kuyucuoğlu, dört duvar arasında geçen o zor günleri yazdığı mektupla anlattı:

Nefes alamıyorum, yutkunamıyorum. Boğazımda oturan yumru, konuştuklarım, sustuklarım, anlatmak zorunda olduklarım, hazmetmeye çalıştıklarım... Sokakta yürüyorum, yol bana yürüyor sanki ben sabit... Hastaneyi gördüm! Beni bekliyorlar.

“Senem Hanım?” “Evet?” “Siz oturun, biz işlemlerinizi halledelim.” Çok güzel gülümsüyorsun yüzüme de gel bana sor bakalım ne kadar sevimli buluyorum seni?

'ARTIK GÖZYAŞIM KALMAMIŞ'

İçimde korkular dalgalanıyor. Ağlamak istiyorum. Artık gözyaşım kalmamış. Bir damla düştü önüme öyle ağır çekim, öyle yavaş. Yanağımdan inerken her salise hissettim sıcaklığını. 3. Kat ah hayatımın dönüm noktası, karşımda saçları jöleli, canti tabir ettiğimiz, daha sonraları alkolden yattığını öğrendiğim arkadaş gözlerini büyüttü.

“Yeni yatış mı?” Hani 5 yaşında çocuğa şeker verseniz bu kadar sevinirdi zaar. Ağır adımlarla bir diğeri sinsi sinsi sokuldu yanıma: “Yeni misin?” O an yanlış bölümde olduğumu düşündüm. Anneme yalvarıyorum: “Kalk gidelim, vallaha bağımlı değilim, sadece abarttım, kalk.”

Ben sanıyordum ki benim gibi kendini bilmez üç-beş bağımlı bir arada uyuşturucu tedavisi. Meğer benim bölüm, 3. Kat Psikiyatri imiş, hayda! 3. katta 3 kuruşluk aklı bırakmaya geldik. Odamı seçmeye gidiyoruz, beni memnun etmek için her şeyi deniyorlar.

Dört duvarı çevrili hastane odası işte, altın kaplama olsa ne olur? İç sesimle konuşmalarım meşhurdur benim, belki de burada bulunuş nedenlerimden biri de budur, kim bilir?

'HER ŞEY GEÇECEK'

İç sesim diyor ki atlatacaksın, bir gün güleceksin tekrar. Her şey geçecek, geçecek, geçe... Annem, ah annem ne çekti benden. Bir anda sevgi patlamamla boğarken bir an hışmımla öldürüyorum kadıncağızı. Bu duvarlar bana bastıkça ben ona basıyorum.

Bir geçerli nedenim de yok hani. Bazen sabrediyor, bazen edemiyor haliyle. Toplantı salonuna gidiyorum. Herkesin derdi kendine büyük. Kimi çoklu kişilikten, kimi alkol, madde, şizofreni, panik atak, refakatçi, ziyaretçi...

Yok yok bu salonda, isteseniz toplayamazsınız. Duyan gelmiş. Komedi dizilerini aratmayacak bir ekip hep bir ağızdan kendi dertlerinden yakınıyor. Arada bir grubun bilirkişisi “Zıkkımın pekini iç!” deyiveriyor. Herkes kahkahayı basıyor, o hariç. Zaten odadan çıktığını görmedim, hastası kendine refakat etti, o herkese.