Şiirlerinden seçkilerle Emily Dickinson ve şiir anlayışı
Özel İçerik

Emily Dickinson

Tam adı ile Emily Elizabeth Dickinson, 10 Aralık 1830’da doğduğu Massachusetts’teki Amherst kentinden yaşamı boyunca pek ayrılmadı. Hatta kız kardeşi ile birlikte hiç evlenmediler ve aileleriyle birlikte yaşadılar. Emily, 1862’den sonra tamamen eve kapandı ve bir daha ölünceye kadar kimse ile görüşmedi; en yakın arkadaşlarıyla bile. Onlarla ilişkisini sadece mektuplar ve küçük hediyeler göndererek sürdürdü. Bundan böyle kapandığı odasında sadece yazdı, sürekli yazdı. Eleştirmenlere göre bunun sebebi umutsuz bir aşktı. Emily, ilk mektuplarında kendini betimlerken canlı bir ruh ön plana çıkıyorken kendini odasına, evine kapatmasından varmışlardı bu sonuca.

Emily belki kendi dünyasında, dışarıdaki hayatla bağlantı kurmadan yaşamıştı; ama yazılarında her şeyin yerli yerinde olduğu bir dünya vardı. Yaratıcılığı ve yüksek imge gücü ile dikkat çeken bir edebiyatçı oldu.

1886’da öldüğünde kız kardeşi odasından 1.800 kadar şiir buldu. 1890’a kadar şiirlerin neredeyse tamamı yayımlandı.  Emily Dickinson, 1920’lerde, Amerika’nın en sevilen şairlerden biri olarak ünlendi. Ünlü şair Emily Dickinson’u, ölüm yıl dönümünde şiirlerinden seçkiler ve şiir anlayışına değinerek anıyoruz…

Şiirlerinden seçkilerle Emily Dickinson’un şiir anlayışı

ŞİİR YAZMAYA BAŞLADI

Emily, ilk şiirlerini yazmaya başladığında henüz pek eğitim almamıştı. Elizabeth Browning ve Bronte Kız Kardeşler gibi kadın yazarlarla ilgileniyordu sadece. Henüz Shakespeare ile de klasik mitoloji ile de tanışmamıştı. Ancak Ralph Waldo Emerson, Hawthorn ve Thoreaut’yu biliyordu. Geleneksel olarak din ile ilgilenen birisi değildi; ama İncil’i incelemişti. Böylece pek çok şiirinde dinsel formlara da yer verdi.

Yaşamının farklı dönemlerinde öğretmenleri de esin kaynakları da hep öğretmenleri oldu. Kendini eve kapattığı için Amerika’da süregelen iç savaş, Emily’i pek etkilemedi. İnzivaya çekildiğinde yazdığı şiirlerin bir kısmını döneminin önemli eleştirmenlerinden Thomas Higginson’a gönderdi. Ancak beklediği ilgiyi görmediğinde daha da içine kapandı. Yine de yazmaya devam etti. Ancak yaşarken sadece 7 şiiri basıldı…

ŞİİR ANLAYIŞI

Emily, çoğunlukla tek bir imge ya da simgeye dayanan kısa şiirler yazdı. Yine de yaşamındaki en önemli duyguları en etkili şekilde aktarabilmişti. Doğa hakkında da yazdı, ulaşamadığı başarı ve hep arkadaşı olarak gördüğü başarısızlıktan da söz etti; ama şiirlerinde asla yaşayamadığı aşkı ve kavuşamadığı sevgilisi hep başrolde oldu.

Neyi anlatırsa anlatsın şiirlerinde dili hep etkileyiciydi. Amerika, onu ancak ölümünden sonra keşfedebildi…

Şiirlerinden seçkilerle Emily Dickinson’un şiir anlayışı

BİR ANDA

Bir anda olur biter ölmek 
Hiç canın yanmaz diyorlar 
Solmaktır aşama aşama 
Sonra gözden tamamen yitmek

*

BİR SAAT BEKLEMEK ÇOK UZUN İŞ

Bir saat beklemek çok uzun iş, 
Aşk biraz ötede duruyorsa,
Kısadır sonsuzluğu bekleyiş, 
Sonunda aşk armağanı varsa…

*

BİLSEYDİM

Bilseydim sonbaharda olacağını bu işin
Yazı bir yana iterdim
Yarı kızgın, yarı gülüşle
Ev kadınlarının sinekleri kovduğu gibi…

Bilseydim ne zaman biteceğini ömrün;
İkimizin ömrünün,
Onları bir meyve kabuğu gibi soyar,
Tatlarına bakardım…

Şiirlerinden seçkilerle Emily Dickinson’un şiir anlayışı

ANLATMAKTAN VAZGEÇENLER SUSARLAR

Anlatmayı beceremeyenler susarlar.
Anlatmaktan vazgeçenler susarlar.
Anlaşılmayacağına karar vermiş olanlar susarlar.
Diğerlerinden ümidi kesmiş olanlar susarlar.
Hata yapmaktan korkanlar susarlar.
Kendilerini açığa çıkarmaktan korkanlar susarlar.
Zannettikleri kişi olmadıkları,
Zannettikleri dünyada yaşamadıkları gerçeğini hazmedemeyecek kadar güçsüz olanlar susarlar.
Olaylar ve olgular dünyasıyla baş edemeyenler susarlar.

ÇİÇEĞİMDE GİZLİYORUM KENDİMİ

Çiçeğimde gizliyorum kendimi,
Göğsünde taşıdığın, habersizce,
Beni de taşıdığından kuşku duymadan
Ve melekler biliyor ötesini.

Instagram: biyografivekitap