Osmanlı’da kayak birlikleri
Özel İçerik

I. Dünya Savaşı sırasında Enver Paşa, Avusturya-Macaristan askeri temsilcisi Pomiankowski vasıtasıyla Viyana'daki savaş bakanlığından, Türk subay ve askerlerin kayak konusunda eğitilmesi için heyet gönderilmesini istedi. Bu eğitim Nisan 1919 yılına kadar devam etti. Enver Paşa'nın başlangıçta spora yönelik bir eğitim istemesine rağmen Sarıkamış'taki trajik hezimetten sonra eğitimin askeri yönü ağırlık kazandı.

Osmanlı’da kayak birlikleri

ÇOK SIKI BİR EĞİTİMDEN GEÇTİLER

Paşa'nın isteği üzerine Avusturyalı kayak uzmanları grubu tarafından Mart 1915'te Erzurum/Palandöken'de Osmanlı ordusuna bağlı bir kayak birliği kuruldu. 3. Ordu komutanıyla beraber eğitim için Erzurum ve Palandöken'in yamaçları seçilmişti. 5 Nisan 1915'te kayak eğitimi başladı. Türk ordusundan seçilen 80 er ve küçük zabıtların hepsi sağlam, çevik kuvvetli ve dikkatli olmaları göz önünde bulundurularak seçilmişti. Eğitimciler katılanları yeteneklerine göre iki gruba ayırmışlardı.

Osmanlı’da kayak birlikleri

KAYAKTA SİLAH ATIŞLARINA GEÇİLDİ

Eğitim iki değişik kayış tekniği üzerine yoğunlaşıyordu. Sarp arazide geçerli olan tek bastonlu Zdarsky sistemi ve diğer çift bastonlu İsveç sistemi. Çalışmalar çok sıkıydı, geceleri bile yürüyüşler yapılıyordu. Kayakçılıkta ilerledikçe, kayakta silah atışları, çığ düşmüş ve kar yüzeyinde bir çok set kurulmuş yerlerde, uçurum kenarlarında da talimlere devam edildi.

Osmanlı’da kayak birlikleri

AYNI YIL BUZ PATENİ SPORU BAŞLADI

Türk Kayak Federasyonu genel sekreteri Fehmi Tekelioğlu, 1970 yılında Avusturya Büyükelçiği ile temasa geçerek Türkiye'de buz pateni sporunu başlatmak hususunda bir olanağın olup olmadığını sordu. Kendisine Graz Spor Akademisi’nde bir eğitim ayarlandı. Tekelioğlu döndükten sonra Ankara Çebeci Parkı'nda doğal bir buz pisti kurarak vals melodilerinin eşliğinde Türkiye'nin ilk halka açık buz paten sahasını açtı.

ARİF HİKMETOĞLU’NUN MEKTUBUNDAN KAYAKÇILIK ANILARI

I.Dünya Savaşı’nda, 1925 Şubat ayında yedek subay olarak Erzurumda’ydık. Sarıkamış bozgunundan sonra orduda yeni teşkilat yapılıyordu. Atandığımız yeni kıtalarımıza gitmek için şiddetle devam eden tipinin, fazla fırtınanın durmasını beklemek zorunda kalmıştık, bu ara ordu kumandanlığından çağrıldım.

Cephemizde bir kayak teşkilatı yapılmasına karar verilmiş ve bu teşkilat için Avusturya’dan bir öğretmen heyeti geliyormuş. Harbiye nezareti bunların buyruğu altında zamanın oldukça değerli bazı gençlerinin atanmasını emretmiş, bunların içinde ben de vardım. İlk öğrenim yeri olarak Kiremitlik Tabyası’nı seçmiştik. Kayak ve kayakçılıkla ve bu işe ait türlü malzeme hakkında bazı bilgileri öğrendikten sonra Palandöken dağında 3000 rakımda çadırlarımızı kurmuştuk. Kayak talimlerine başladık. Öğretmenlerimiz bizi sıkı bir surette çalıştırıyor. Geceleri bile yürüyüşler yaptırıyorlardı. Kayak çalışmalarımız iki sistemde oluyordu. Biri(Avusturalyalıların sarp arazi için kabul ettikleri) tek baston Zdarski sistemi, diğeri çift bastonlu İsveç sistemiydi.

Kayakçılıkta ilerledikçe de kayakta silah atışları, çığ düşmüş ve kar yüzünden birçok sedler, manialar oluşturmuş yerlerde uçurum kenarlarında da talimlere devam ediyorduk. 2 ay gece-gündüz devam eden bu çalışmalar sonucunda öğretmenlerimiz bizleri dikkatli bir imtihandan geçirdiler, sonra bu işlerlerde faydalı birer öğretmen olacağımıza kanaat getirdiler. Bunu övücü bir raporla orduya bildirdiler.

Bir müddet sonra Erzurum’dan ayrıldık. Kayakçı taburamızla beraber Bakü, Erivan vs civarında vazifeler alarak çarpıştık. Savaş sonunda Kars’a çağrıldım. Arkadaş ve erlerime veda ettim, orada terhis edildim.(terhis tarihi 12.04.1919)

Osmanlı’da kayak birlikleri